Çocuktan al haberi, demiş atalarımız. Düşüncesini kırk süzgeçten geçirdikten sonra evirip çevirip söylemez onlar.  Dimdik konuşurlar. Çocukların sözleri samimi ve içtendir; davranışları, sıcak ve dobra dobradır.
Çocukluk hayatın cennetidir; ancak çocuklarımız cennette yaşadığının bilincinde midir, bilinmez. Çocukların söylem ve eylemleri saf ve temizdir. Masal gibidir hayatları, onlar daima iyilerin ödüllendirilmesini ve kötülerin cezalandırılmasını isterler.
Öğretmenler mesleğe heyecanla başlar, hele ki mesleklerinin ilk yıllarında yerlerinde duramazlar. Anlatırlar, anlatırlar, anlatırlar; kendilerini paralarlar? Baltalarını bilemeye zaman bulamayan oduncular misali gece gündüz çalışır; hem kendilerini perişan ederler hem de öğrencilerini yorarlar. Geriye dönüp bakmazlar. Baktıklarında ise yıllar geçmiş olur. Bazen de işi biraz abartır, kendilerini roman kahramanı sanıp kılıçlarını çeker yel değirmenlerine saldırırlar. Az giderler, uz giderler, dere tepe düz giderler sonunda bir arpa boyu yol kat ettiklerini görünce şaşırır kalırlar.
Öğretmenler ara sıra dinlenip baltalarını bilemelidir. Ne yaptığına bir bakmalı, öğrencinin gözünde nasıl gözüktüğünün farkına varmalıdır. Hiçbir derse hazırlık yapmalı,  sınıfa yorgun argın bir vaziyette girmemelidir. Sık sık empati yapmalıdır.
Öğretmen bunu nasıl başaracak, diyorsanız. Gelin kafa yoralım:
Şimdiye kadar mesleğinde başarılı olduğunu düşündüğüm öğretmenleri dinlemekten büyük haz alırım. Tecrübe çok önemlidir. Tecrübesinden yararlandığım ve güzel örneğini alıp kullandığım mesleğinin duayeni bir öğretmen arkadaşım der ki ben bu işi şöyle çözüyorum:
?Her dönem en az bir defa öğrencilerimin önlerine bir kâğıt uzatıp birkaç soru yöneltiyorum.  Bunlardan birisini sizle paylaşayım. Onlardan, ?Ben öğretmen olsam?? cümlesini tamamlayan özgün bir paragraf yazmasını istiyorum. Bu benim işimi çok kolaylaştırıyor. Öğrenciler nasıl bir öğretmen istiyor, size açık yüreklilikle yazıyor, ben de bu röntgene bakıp durumumu değerlendiriyorum.
İşte öğrencilerin paragraflarından birkaç örnek, birlikte okumaya var mısınız?
?Ben öğretmen olsam?.?
Öğrencilerimin merak etmesini, soru sormasını, çözüm için düşünmesini, düşüncelerini ifade etmesini, çözümlerini çekinmeden savunmasını sağlardım. Onları çok konuşturur ben daha çok dinlerdim.
?Ben öğretmen olsam?.?
Öğrencilerimin hayal kurmasına, duygularını harekete geçirmesine ve onları ifade etmesine yardım ederdim. Hiçbir çocuk hayalini kurmadığı başarıyı gerçekleştiremez. Ben öğrencilerime hayal kurmayı öğretir, kendi hayallerimi onların hayalleriyle süslerdim.
 
?Ben öğretmen olsam?.?
 En güzel ve gerçekçi öğrenme öğreterek kazanılır. Ben öğretmen olsam öğrencilerimin kendi kendine öğrenmesi, öğrendiklerini anlaması, anladıklarını içselleştirmesi ve ona göre davranması için çaba harcardım. Onları bilgisiz ve çocuk görmez, onlara geleceği emanet edeceğim için çok değer verirdim.
?Ben öğretmen olsam?.?
Öğrencilerimin kendini tanımasına, kendisi olmasına, kendini keşfetmesine, becerilerini geliştirmesine katkı sağlardım. Onları yoklarından değil varlarıyla haberdar ederdim. Sözlerine bakar sanata, gözlerine bakar projeye, hareketlerine bakar spora yönlendirirdim. Hiçbir öğrenciyi zayi etmezdim.
?Ben öğretmen olsam?.?
İnsanların birbirinden farklı olduğu, farklılıkların zenginlik olduğu ve bu farklılıkların birlikte yaşaması gerektiği konusunda ikna ederdim. Herkes benim gibi düşünmek zorunda değil, ben de herkes gibi düşünemem. Her fikrin gökkuşağının rengi olduğuna inandırırdım öğrencilerimi. Onların farklı ve haklı düşüncelerine asla karşı çıkmazdım.
?Ben öğretmen olsam?.?
Öğrencilerimin bir toplumda yaşadığını görmesine, sorumluluklarının farkında olmasına; onların ailesine, toplumuna, insanlara, hayvanlara ve doğaya karşı görevlerini yerine getirme bilinci ile hareket etmesine rehberlik ederdim. Sorumluluğunu bilen öğrenci çözüm üretir, sorun çıkarmaz.
Aynı soruyu siz devam ettirin lütfen!
?Ben öğretmen olsam?.?