Birlikte dünyayı kurtaracaktık. Açların mide sızısını yüreğimizde hissedip nerede bir yoksul varsa doyuracak, açık varsa giydirecek, fakir varsa yardım edecektik. Çabucak büyüyecek darda kalanı kurtaracak, zorda kalanın elinden tutacak, yolda kalanın menzile ulaştıracak, harda kalanı tutup ateşten kurtaracaktık. Halis muhlis, samimi duygular taşıdığımız heybemizden önce hayallerimiz düşüverdi, sonra sadakat kayboldu, ardından samimiyet sizlere ömür... Yola çıktıklarımız yolda kaldı bir bir... Kimi yoldan çıktı, kimi yarı yolda yoruldum dedi, kimi bu yolun sonu yok deyip ayrıldı. Çok geçmedi vefa edebiyatı yaptığımız dillerimiz hakikat konuşamaz oldu. Güzel niyetlerle başladığımız yollar çetrefilleşti, mazluma atacağımız eller çürüdü. Aşklarımız tarihe karıştı, sevgiyle sarılmayan kollar çürüdü.
Ne güzel çocuklardık, Tanrı dağı kadar Türk, Hıra dağı kadar Müslümandık, büyüyecek ülkeyi kurtaracaktık. Kimimiz mimar, mühendis; kimimiz cerrah, tabip; kimimiz esnaf, sanatkâr olacaktık. Sırt sırta verip el ele tutuşacaktık. Huzurlu yuvalarımız, mutlu yavrularımız alacaktı. Bir nesil yetiştirecektik çağları aşan. Öyle bir gençlik arzuladık ki işini aşkla yapıp dağları delen. Gül mevsimi müjdeleyip bağları kuran... Petrol başka arkadaşlık başka söylemleriyle önce onca renkli hayaller soldu, bizim dediğimiz haller çürüdü. Ağaçlar kurudu, meyveye durmayan dallar çürüdü. Bülbüller sustu, güneşle açmayan güller çürüdü. Sular bahçelere hayat taşıdı, gülistana varan seller çürüdü. Ummanlar kurudu göller çürüdü.
Ne güzel çocuklardık ne dünyayı değiştirdik ne ülkeyi kurtarabildik. Baş başa verip düşünüp taşındık. Bari kişiliğimizi kimliğimizi kaybetmeden kendimiz olalım. Anadolu kokup toprak soluyalım, diye içimizdeki çocuğa sahip çıkmaya karar verdik. Bundan böyle kendimizi kurtaracaktık. Özlem, aşk, hüzün taşıyan türküler söyleyecektik. Elimize alıp bağrımıza bastığımız kara libas giyen sazlara akort verip içli içli türküler söyledik. Hüseynikten çıktık şeher yoluna, dağlar senin ne dumanlı başın var… İnci boncuk olmuş yârin kafesi, Leyla umut kesmiş, vur Leyla Leyla… Ses verin sesime dağlar, benim kuzum orda mıdır? Gurbet ilde bir hal geldi başıma, ağlama gözlerim Mevla kerimdir… Derken aşıklar yoruldu, Mecnun yetiştiren çöller çürüdü. Türküler yas tuttu, teller çürüdü.
Ne güzel söylemiş söyleyen: “İnsan doğunca ölür, yaşadıkça çürür.”
Yaşarken çürüdük vesselam…