Geçtiğimiz günlerde (30 Kasım 2024), “Ortak Paydamız Eğitim” mottosuyla, bir özel okulun ev sahipliğinde eğitim forumu düzenlendi. Forumun katılımcıları arasında Talim Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cihad DEMİRLİ de olunca, özellikle katılmak istedim. Dinleyiciler arasında eğitimciler, üniversite ve lise öğrencileri çoğunluktaydı ve hakikaten pür dikkat dinlediler.
Eğitim kurumunun kurucu temsilcisinden hemen sonra ilk konuşmayı İl Milli Eğitim Müdürü Necati YENER yaptı. Bilgi-ilgi ve algı-olgu ilişkisine dikkati çekerek; Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin köklerinin bin dört yüz yıl öncesine kadar götürebileceğini ifade etti. İstiklal ve de istikbal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un, “Kenar-ı Dicle’de Bir Kurt Aşırsa Koyunu, Gelir de Adl-i İlahi Sorar Ömer’den Onu” beytinde Hz. Ömer’e atfedilen ve bugün merkezinde insan yani öğrenci olan maarif modelinin çatı değerleri olan adalet, saygı ve sorumluluğu hatırlattı. O gün bu anlayışta olan da öğretmendi, bugün de bir okulun kenarında kalmış bir öğrenciyi, zamanının kurtlarına kaptırmamak için mücadele eden de öğretmendir, dedi.
Daha sonra 1.Oturuma geçildi ve Eğitim Yöneticisi Recai GÜLEZ moderatörlüğünde “Eğitim ve Becerilerin Geleceği” konuşuldu. 1.Oturumun konuklarından olan Sivas Sanayi ve Ticaret odası Başkanı Zeki ÖZDEMİR; “Organize Sanayi Bölgesinde bir mühendis ihtiyacı olduğunda belki yüz başvuru oluyor ama bir kaynakçı lazım olduğunda on başvuru bile olmuyor, meslek lisesi hayata kısa yoldan başlamaktır” dedi. Aslında sadece bu cümle bile çok şey anlatıyor sanırım. İş-Kur İl Müdürü Hikmet CANPOLAT ise günümüzde diplomadan çok, yetenek ve becerilerin ön plana çıktığından ve iş gücü piyasasının istediği çalışan profillerinden bahsetti. Oturumun konuklarından olan SCÜ Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr Yunis TORUN ise; yapay zekânın çok hızlı ilerlemesinden mütevellit, robotlar tarihe karışacak, yapay zekâ endüstri devriminin önüne geçti, dedi.
Eğitim Forumunun 2.Oturumunda başlık; “Türkiye’nin Eğitimde Yol Haritası” idi. Eğitimci- iletişimci, tv program yapımcısı İsmail YOLCU moderatörlüğündeki bu oturumun konukları Talim Terbiye kurulu Başkanı Prof. Dr. Cihad DEMİRLİ ve Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Kurulu Üyesi, Selçuk PEHLİVANOĞLU idi. Cihad Hoca, bugün konuştuğumuz Maarif Modelinin arka planında, hem dünyada hem de ülkemizde yaşanan birçok husus olduğunu belirterek başladı. İlk emri “oku” olan İslâm-Türk geleneğinin, “İlim Çin’de bile olsa, gidip alınız” ve “bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” öğüt ve söyleminin, “köklerden geleceğe” yapacağı çok şey vardır, dedi. 2004-2024 yılları arasında yapılan güncelleme, yenileme, iyileştirme ve program değişiklikleri sonucunda, bugün artık eğitimde paradigmanın değiştiğini belirtti. Fiziki iyileştirmeleri sayısal verilerle ortaya koyarak, ilkokul kademesinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısının 18’e indiği, bu sayının ortaöğretimde daha da düşerek 14’e kadar gerilediği, 4 milyar 430 milyon ücretsiz kitap dağıtıldığı, okul öncesi okullaşma oranının yüzde 11’den yüzde 84’e çıktığı gibi birçok veriyi paylaştı. Ayrıca; EBA, ÖBA, MEBİ gibi dijital platformlarla bilgiye erişimi ne kadar kolaylaştırdıklarını da ifade etti.
Cihad DEMİRLİ, Maarif Modelinin kademeli olarak uygulanacağını ve programın oturmasının 4 yıl süreceğini belirterek, bu model ile “bilişsel yükü” azalttıklarını söyledi. Daha önceden var olan birçok hususun, sistematik olarak maarif modeline dâhil edildiğini de belirtti. Esas değişmeyen şeyin kadim değerlerimiz olduğunu ve sadece kendisine haksızlık yapıldığında değil; başkalarına haksızlık yapıldığında da susmayan, itiraz eden bir nesil yetişsin istiyoruz, dedi. 2018 yılında 10 olan kök değerleri maarif modeli ile 20’ye çıkardıklarını da hatırlatarak kısaca EDE yani erdem-değer-eylem vurgusu yaptı.
Öğleden önceki oturumlarda başka konuşmacılar da vardı. Bunlardan biri de Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Kurulu Üyesi Selçuk Pehlivanoğlu idi. Kendisi, özellikle gençlerin hoşuna giden ve bolca alkış alan söylemlerde bulundu. Milletin çocukları ancak eğitim ile sınıf atlamaktadır, dedi. “Eğitimdeki gayret; millet ve milletin çocukları için sarf edilir” dedi. “Seçim kurtarmak, nesil kurtarmanın önünde oldu” şeklinde eleştiride de bulundu. Gençlerin kafasına bilgi tıkmaktan vazgeçmeliyiz ve sınavlarla değil; becerilerle ölçebileceğimiz işler yapmalıyız, dedi. Öğretmenlerimize haklarını verirken sorumluluklarını da göz ardı etmemeliyiz diyerek, öğretmenlerde de beceri, heves ve adanmışlığa dikkati çekti. Ülkemiz eğitim sisteminin en büyük sendromlarından birinin “iz bırakma sendromu” olduğunu, bunun nedeninin de her bakanın, her müsteşarın, her müdürün tarihe geçme isteği olduğunu ifade etti. Öğrencilere de seslenerek; MEB’in uygulamalarını kullanan, gereğini yapan öğrencilerin dershaneye ihtiyacının kalmayacağını söyledi.
Toplumsal uzlaşıyla hazırlanmış eğitim politikalarına ihtiyaç olduğunu belirtti ama bırakın toplumun uzlaşıyı, sendikalar hatta öğretmenlerin bile eğitim politikaları konusunda uzlaşabileceği, şimdilik mümkün görünmüyor. Kendi görüşlerini taparcasına savunan ve karşıdakinde de hakikatten pay olabileceğine ihtimal verenimiz az, maalesef. “Veliler, çocuklara karışmasınlar” dediğinde salonda alkış tufanı kopsa da kendi adıma bunu kabul etmem mümkün değil. Dünyanın neresinde ve de bizim kadim kültürümüzün neresinde çocukların kendi haline bırakılması vardır. Muhtemelen kastı başkacadır. Ama salonda en yalın anlamıyla anlaşıldı. Bir de “çağdaşlık” vurgusu yapıldı ki bu vurguyu da pek anlamlı bulmadım. Türk Eğitim Sistemi, John Dewey tarafından organize edildiği 1930’lardan beri zaten çağdaştır. Hatta kimilerine göre eğitim sorunlarının membaında zaten bu anlayış vardır. Dünya ülkeleri arasında eğitim sistemleri başarılı bulunan ülkeler, çağdaş olan ve başka ülkelere ait olan sistemleri tatbik ettikleri için değil, kendilerine özgü bir sistem organize ettikleri için başarılı oldular.
Es-selam…
ORTAK PAYDAMIZ EĞİTİM FORUMU
Ömer Emir Doğan
Yorumlar