?Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su Kim bu denli dutuşan odlara kılmaz çare su.? * Fuzûlî Sözlerim gözlerine takılı kaldı, kulağım gramofonda : ?Karadır kaşların ferman yazdırır./Bu aşk beni diyar diyar gezdirir./ Lokman Hekim gelse, yaram azdırır./ Yaramı sarmaya yar kendi gelsin?? Bir türkü aldı beni terkisine... Gözdağı korkutamaz, gözler kelepçe takar. Ceylan gözler ufkumda binlerce fener yakar. Aydınlık sarayların mimarıdır bir çift göz. Gözlerine dalarım, şiir söyler bakışın. Başım alır giderim Çin´e maçine doğru. Gözden aşkın hikâye okumaz insanoğlu? Kuyusunda boğulur, sensiz geçen anlarım. Kılıç yarası açar kirpiğinin okları. Mana deryası eyler, bir bakışın yokları? Ayna gerçek, suret yalandır. Söz şekilden mürekkep gözler ayan beyandır. Her can bir kuyu, göz kuyunun ağzıdır, ne varsa kuyuda gözler onu yansıtır. Kuyu bazen bulanık, bazen arı durudur. Kuyu bazen çekilir, bazı bazı kurudur. Kuyu bazen dalgalı, ara sıra kabarır, taşınca çağlar gider. Suyun sessiz çığlığı yüreği dağlar gider. Nice koç yiğitleri bir ahu bağlar gider. Kuyu tutsak alınca Yakuplar ağlar gider. Yusufların destanı nesiller çağlar gider. Göze gelir tüm canlar, göz göz olur yaralar, iki gözdür çoğu kez sımsıcacık yuvalar. Göz ressamın ışığı, civanmerdin yakışığıdır. Yalanı sözden değil gözden anlar meftunlar. Demiri eritir de özden anlar meftunlar? Kaçan ceylan tutulur, gözler çok yaman kaçar. Paslanan gönülleri içli bir bakış açar. Kuşlar vurulur ama vurgun yürekler uçar. Gönül kale kapısı ne top işler ne tüfek. Aşılmaz hisarları bakışların parçalar. Öz çınar, göz pınardır. Göz konuşunca gönül susar. Sükût kıvamında kabuk tutar yaralar. Ezeli bir gerçeği aşikâr kılan ressam: "Ruhunu gördüğümde gözlerini de çizeceğim." der. Shakespeare: "Gözler ruhun penceresidir.? derken bunu işaret eder. ?Dîdem ruhunu gözler, gözler ruhunu dîdem./ Kıblem olalı kaşın, kaşın olalı kıblem.?. Gözlerinden ruhuma gidilen bir yol vardır; zülfün kıvrım kıvrım bağlayıverir beni. Gözlerinin sükutu aşk çayına dem verir? Göz mabettir, kaş minber... Göz deryadır, kaş amber? Sana meftun âşıklar, seni çağırır dilber? Bir ses gelir sessizce sokulur yüreğime? Rüzgarlar ıslık çalar, iklimler lime lime? Seni hatırlatıyor duyduğum her kelime? ?Gözlerinden gönlüme ılık bir bahar indi. Simsiyah hatıralar hayallerle silindi. Tazelendi sevgiler, eski ağrılar dindi. Simsiyah hatıralar hayallerle silindi.? Gözlerini açınca pır pır eder yüreğim? Rüzgârlara karışır, hayallerim, dileğim? Masmavi denizlerde bitmeyen yolculuğum, dalar dalar giderim büyüsüne gözlerin? Sürgünlerden döndürür kadifemsi sözlerin? Pelesenk etme beni ağyarın dillerine, as beni nakış nakış sazının tellerine? ?Şurası göz göze geldiğimiz yer Şurası söyleşip güldüğümüz yer Şurası baş başa kaldığımız yer Buralara sık sık gelişim ondan?? * (Ey gözlerim! Gözyaşlarından oluşan suyu gönlümdeki ateşlere serpme! Zira bu kadar fazla tutuşmuş ateşin (aşk ateşinin) söndürülmesi için su çare değildir.)