Asım´ın Nesli Vatanseverdir  

1915 yılının Mayıs´ında Teşkilatı Mahsusa tarafından bir heyetle Arabistan´a giden Akif, her namazında Çanakkale´de yedi düvele karşı varlık yokluk savaşı veren Mehmetçiğe uzun uzun dua ediyordu. Göz pınarları coşuyor, secdeye kapanıp ?Yarabbi vatanımıza göz diken düşmana fırsat verme. Çanakkale´de savaşan Mehmetçiğimize yardım et?? diye Mevla´ya yalvarıyordu. Asım, Akif ´in idealindeki Müslüman Türk gençliğiydi. Bu gençliğin Allah´a imanı tam, inancı bir bütündü. Ülkesini işgal etmek isteyenlere karşı aklıyla ve var gücüyle verdiği mücadele sonunda yokluktan bir varlık inşa etti. Bunun en canlı örneğini Çanakkale Savaşları´nda verdi. Çanakkale çok önemliydi. 1915´in 18 Mart´ında Yeni Zelandalısı, İngiliz´i, Fransız´ı, Yunan´ı, Rus´u kim varsa toplanıp geldi Haçlı ordusu. Anadolu´nun semasından ezanı, Anadolu´nun bağrından İslam´ı sökmek için geldiler. Emindiler önce Çanakkale´yi, ardından İstanbul´u, tüm Anadolu´yu alacaklarından. Asım´ın neslinin imanını hesap etmediler. Allah´ın inayetini hesaba katmadılar. Çanakkale´de Asım´ın nesli büyük bir bedel ödedi. O yıl memleketin hiçbir lisesi mezun vermedi. O yıl Asım´ın nesli, emanetine sahip çıkar ve Kütahya, Afyon, Çankırı, Kastamonu, Çanakkale, Sivas askerlik şubelerine gönüllü asker olmak üzere koşar, askerlik şubelerinin önü gönüllülerle dolar, taşar. O bilir ki Çanakkale geçildi mi ne Anadolu kalır, ne de kurtuluş mücadelesi verilebilir. Bunu bilen Asım´ın nesli, Çanakkale´ye bu bedeli canıyla ödemek için gönüllü gider.  Asım´ın nesli, Çanakkale´de devleşti, ufuklardan, asırlardan ve tarihten taştı. Milletin makûs talihini yenerek gençlere azim ve heyecan aşılamıştır. Mehmetçiğin göğsünde demir gibi duran esaret, ümitsizlik ve yeis çemberini kırıp parçalamıştır. Bu öyle destansı bir parçalayış ki kalanlara ışık olmuş, şehadete ulaşanları Hazreti Peygamberimizin kollarına teslim etmiştir.  Çanakkale; vatan uğruna ateşle imtihanımız, var olmak adına yanan canımız, yedi düvele akseden şanımızdır. Çanakkale bir destandır. Azmin, iradenin, imanın destanıdır. Bu destanı, kahraman milletimiz; bir asır önce Çanakkale´de bütün dünyaya karşı ?Çanakkale geçilmez.? diye Allah yolunda, din, iman, millet, vatan, bayrak, hak, adalet, erdem, fazilet ve mukaddesat uğruna yazmıştır. Nice civanmertler, bu cennet vatanı gül yüzlü nesillere bırakmak gayesiyle şehadet şerbeti içmiş, yeni bir zaferin ön sözünü kanıyla, canıyla yazmıştır.  Bir asır önce bu aziz millet, Çanakkale´de; hakkı, hakikati, tevhidi savunmuş, iman dolu göğüslerini siper etmiş, cesaretiyle, fedakârlıklarıyla, Allah´ın inayet ve yardımıyla inancın destanını yazmıştır. Bir asır önce bu millet, çağdaş dünyaya savaş ahlakını ve savaş hukukunu öğretmiştir. Yeri geldiğinde yaralı düşman askerlerini sırtlarında taşımış, onlara kırbalarından su içirmiştir. Savaş ortamında bile insanlığın ölmediğinin destanını yazmıştır. Bu aziz millet; bir asır önce, Çanakkale´de kardeşliğin destanını yazmıştır. Anadolu´nun her evinden, Rumeli´nin her bölgesinden, İslâm coğrafyasının her beldesinden; Şam´dan, Bağdat´tan, Filistin´den, Beyrut´tan, Kahire´den, Kosova´dan, Üsküp´ten, Saray-Bosna´dan gelen kardeşlerimiz bir hilal uğruna Çanakkale´de can vermiştir. Çanakkale; illeri, kavimleri, ırkları, beldeleri farklı; ancak imanları, idealleri, azimleri, gayeleri, niyetleri, duyguları bir olanların koyun koyuna yattığı yerdir. Akif ´in dediği gibi:  Sahipsiz bir vatanın batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır. Asım´ın nesline düşen, Çanakkale ruhunu yaşatmaktır. Binlerce gencimizin uğruna canlarını verdikleri yüce değerlere sahip çıkmaktır. Bir olmaktır, birlik olmaktır. İstikbalimiz için istiklalimizi korumaktır. Her karış toprağı şehit kanıyla sulanmış bu toprakları hayırlı hizmetlerle donatmaktır. Asım´ın nesline düşen, dillere ve gönüllere destan olan 57. Alay´ı, sessiz gecenin kahramanı Nusret Mayın Gemisi´ni, gizli darbenin başrol oyuncusu Mesudiye Zırhlısını, insanlığın savaşı yendiği Gelibolu´yu, efsaneleşen gerçek Koca Seyit´i, cesur yürek Yahya Çavuş´u ve Kınalı Ali´yi unutmamaktır. Asım´ın nesline düşen, Çanakkale´de metfun bulunan şehitlerimizin aziz ruhlarındaki muhabbet ve birlikteliği medeniyetimizin kodlarına taşımaktır. Kardeşliğimizi, birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere; aramıza fitne, fesat ve nifak tohumu ekmek isteyenlere asla fırsat vermemektir. Bugün de aynı iman, aynı gaye, aynı azim, aynı niyet, aynı duygulara sahip kardeşler topluluğu olarak barışı, huzuru, kardeşliği, adaleti, fazileti yeniden egemen kılmaktır. Bakınız Akif ne de güzel ifade etmiştir: Girmeden tefrika bir millete, ona düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.? Unutmayalım ki, millet olarak tarihten ibret alıp Çanakkale ruhunu, birlik, beraberlik ve kardeşlik şuurunu diri tuttuğumuz müddetçe ulaşamayacağımız hiçbir hedef, başaramayacağımız iş, üstesinden gelemeyeceğimiz sorun yoktur. Asım´ın nesli vatanını canından aziz bilir. Bu altın nesil, vatan söz konusu olduğunda çoluğunu çocuğunu damadı Ömer Rıza Doğrul´a bırakıp bir an bile tereddüt etmeden Anadolu yollarına düşen Akif ´in izindedir. Kuru kuruya vatan sevgisi olmaz. Vatan, özgürlük, aşk, ideal, hedef bir bedel ister. Gencin niteliği ödediği bedel kadardır. Asım´ın nesli bu bedeli Çanakkale´de, Sarıkamış´ta, Sakarya´da ödemiştir. Türk askerine küçük Muhammed anlamında Mehmetçik ismi ilk olarak Medine müdafaasında verildi. Çünkü Mehmetçikatası Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem gibi vatanınıbüyük bir gayretle savundu. Hülasa: ?Vatan muhabbeti, millet yolunda bezl-i hayat; Hulâsa, aile hissiyle cümle hissiyat; Mukaddesatı için çırpınan yürekte olur.?