Kur’an-ı Kerim’in en büyük özelliği bütün dönemlere hükmedebilme mukabilindeki ölümsüzlüğüdür. “Yeryüzünde yürüyen hayvanlar, iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi topluluklardır. Biz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” (En’am-38) ayetiyle bu kitapta insanoğlu için her şeyin açıklandığı ifade edilmektedir. Dünya üzerinde insan eliyle yapılmış ne kadar kanun, hüküm, yargı, anayasa vb kurallar bütünlüğü varsa hiçbiri de evrenselliği yakalayamamıştır, yakalayamazlar da. Çünkü aklın öngörebildiği bir kapasiteyle oluşturuldukları için ancak toplumlara cevap verebildikleri süreç dâhilince toplumlarda var olurlar. Aklın ürünü olan bu yasalar, insan aklı geliştikçe daha da güncellenmeye muhtaçtırlar. Kimse dün ki aklını beğenmediği gibi dün ki akıl ürünü olan yasalar da günümüz de beğenilmemekte, mantıklı bulunmamaktadır. Bundan dolayı bu kanunlar ya zaman zaman çağa uyarlanarak güncellenmekte ya da top yekûn atılarak değiştirilmektedirler. Günümüzde Dünya’da uygulanmakta olan birçok hukuk sistemi mevcuttur. Roma Hukuku, İslam Hukuku, Anglo-Sakson Hukuk Sistemi, Cermen Hukuku gibi. Örneğin Roma Hukuku, yüzyıllar içerisinde oluşmuştur. Zamanında kilise kanunlarından da etkilenmiştir. Tamamen insan aklı ürünü değildir. O da zaman zaman kanunlarını yenilemek zorunda kalmaktadır.

Toplumların ihtiyaçlarına cevap verebilme mukabilinde çıkarılacak ya da oluşturulacak yasalarda o ülkenin hukuk doktrininde söz sahibi akademisyenlerinden ve meclis komisyonlarından yardımlar alınır. Çok yönlü araştırmalar, incelemeler, veriler ve düşünceler neticesinde toplumların yönetimi için gerekli olan kanunlar yasalaşarak oluşturulur. Ancak bunlar da belirli bir döneme kadar toplumların gereksinimlerine cevap verebilmektedirler. Demek ki insanoğlu alanında ne kadar uzman olursa olsun çok ileri dönemleri öngöremediği için toplumlar adına uzun soluklu kanunlar üretememektedir. Ya Kur’an-ı Kerim, 1400 yılı aşkın tek bir harfi dahi değişmeden toplumlara hükmedebilme yeterliliğini ve özelliklerini her daim kendisinde var edebilmektedir. Baş döndürücü bir değişimin yaşandığı günümüz dünyasında Kur’an hiçbir değişime ve güncellemeye maruz kalmadan, cemiyet nazarındaki geçerliliğini korumuştur. Kur’an gerek bugünün gerek yarının ihtiyaçlarına cevap verebilecek prensiplere sahip bir kitaptır. Bu ilkeler, her dönemde geçerlilikleri olan genel ilkelerdir. Bu sırada okur, “Meydana getirilen kanunlar ile Kur’an-ı Kerim arasında yapılan şu an ki kıyasın nedenini” sorabilir. Şunun için; Hala bu mukaddes kitaba “insan ürünü” yakıştırmasını yüklemeye çalışan gafiller güruhuna rastladığımız için. Peki, bu insanların savundukları tutarsız tezleri nereye konumlandırabiliriz? Dönemin en iyilerinin meydana getirdikleri kanunlar dahi çok uzun yıllara hükmedemezken; bir insan hem de akla gelebilecek her alanda, haşa nasıl olur da 14 asra hükmedebilen bir nizam kitabı yazabilir? “Devamı Haftaya”