Kur’an bir rehberdir, insanlık adına yol göstericidir. Nasıl ki insanlar güzergâhlarını şaşırdıklarında yol kılavuzlarına başvuruyorlarsa; Kur’an da Müslümanların navigasyonu, başvuru kitabıdır. Toplumlarda baskın olan -iyi yöndeki- ahlak anlayışı O’na göre ayarlanır. Kur’an, insanlığın faydası için yapılması ve sakınılması gerekenleri bir bir açıklar. Bireysel ve toplumsal alan olarak dinde, tam egemenlik vasfının karşılığı kutsal kitaba eksiksiz hâkim olma durumuna dayanır. Kur’an-ı Kerim’i amel edinen bireylerin yaşam tarzları oldukça dinamiktir. Kur’an, insanı yatırmaz, ona uyuşuk, tembel bir yaşam vadetmez; bilakis onu sürekli mücadele için sahaya sürer. Birey, güzel ahlak üzere var olduğu için önce aile daha sonra da toplum bu durumdan olumlu yönde etkilenir. Kur’an’ın birçok ayetinde Müslümanlara “Salih amel işlemeleri” yönünde telkinler yapılır. Kur’an’ı yaşayan insan, her alanda Allah’a tam tevekkül olma durumunu yaşar. Attığı adımların hiçbirinden zerre derecede tereddüt etmez, tedirgin olmaz, kaygı duymaz. Kimseye sorma ve danışma ihtiyacı da duymaz. Aldığı kararlarda fevridir. İnsanda cesaret ve korkusuzluk hali vuku bulur. Bu dinin müşterek düşmanlarıyla girilmiş olunan mücadelelerde Müslümanların başarılı olabilmeleri için kesinlikle Kur’an’a ihtiyaçları vardır.

Günümüzde Kur’an, toplumlar üzerindeki etkisini maalesef kaybetmiş durumdadır. Kendisine saygı duyulması gerekli bir nesne olarak evlerimizin en yüksek duvarlarında, kapalı kılıflar içerisinde muhafaza edilmektedir. Kur’an-ı Kerim, elbette saygıların da sevgilerin de en büyüğünü hak etmektedir. Ancak bir koruyucu çantanın içerisinde, senelerce kendisine hiç dokunulmadan, sayfaları karıştırılıp okunmadan bekletilmesi; Kur’an-ı Kerim’in yaratılış ve indiriliş gayesine tamamen terstir. Çünkü O, toplum nizamı için gerekli olan bir kitaptır. Kur’an anlaşılıp, tatbik edilmek üzere bütün insanlığa indirilmiştir. Birey, başlangıç olarak zihinsel bütün önyargılardan “O’na temiz olmayanlar yaklaşmasınlar.” (Vakıa-79) ayetine binaen arındıktan sonra Kur’an-ı idrak ederek okumalıdır. Akabinde Allah’ın izniyle kalplerde oluşan imanla amel edilerek Kur’an yaşanmalı, tatbik edilmelidir. Kur’an-ı yaşamıyla bütünleştiren insan, toplumda örnek teşkil etmek suretiyle hem yaşantısı hem de icraatlarıyla “Hak” olanı tebliğ etmelidir. Ancak günümüzde İslam ve Kur’an’la alakalı verilen bireysel ve toplumsal mücadelelerde ne yazık ki işin özünden giderek uzaklaşıldığı görülmektedir. Bugüne kadar Kur’an-ı Kerim’e saygı gösterilmesi gerekli bir nesne hüviyeti kazandırmanın ve O’nun nasıl daha etkili ve doğru telaffuz edilebilir gayretlerinin yanı sıra mukaddes kitapta yer alan hükümlerin açıklanması ve anlaşılması yönünde de aynı çaba ve gayretler gösterilebilmiş olsaydı; bugün toplumsal alanda yaşanılmakta olan birçok durum oldukça farklı olabilirdi. “Devamı Haftaya”