Aziz Vlas hikayesinin sadece mezar yerini bulma ya da evini bulmaktan öte bir başka yere evrilmiş olduğunu Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünce yayınlanan “Aziz Vlas Kültü “İsimli bir yüksek lisans tezini okuyunca bu çalışmanın bir başka noktaya evrilmiş olduğunu gördüm.

Sanmakta idim ki ,Aziz Vlas ile gelecekte Anadolu coğrafyasını paylaşma arzuları tükenmeyen emperyalist ülkelerin paylaşım planlamasında Sivas’ı elde etmek için buraya bir taş koymak ve bir sınır taşı elde etmek için kullandıkları bir koç başı malzemesi.

Bu tezi gördükten sonra anladım ki bu çalışmanın birde dini boyutu varmış. Anadolu’yu Hristiyanlaştırma projesinin bir ön çalışması olarak da Aziz Vlas kullanılacak.

Şubat 2022 yılında yayınlanan yüksel lisans tezini Sivas’ta kaç kişi okudu bilemiyorum ama önce Diyanetin Sivas temsilcilerinin okumalarını öneririm. Sonrasında da milliyetçi geçinenlerin tabi ki...

Anlaşılan o ki Anadolu’yu siyasi ve dini açıdan işgal etmenin yolunun en iyi Sivas’tan geçtiğini birileri çok iyi anlamışlar. Sivas’ın boşalması küçülmesi bu planın uzun vadede bir ön çalışması gibi gözükmekte.

Müslümanlıkta kendi inanışları dışında bir başka mezhebi dahi hazmedemeyen dini çevrelerin, yanı başlarında bir Hristiyanlık fidanının yeşertilmesine karşı bilgisizler,ilgisizler.

Ya millici geçinenlere ne demeli?Millici olmayı artık “Çerkez’in kahvesi”inde gözükmek kahve yudumlamak ve geçmişi yad etmeye bağlamışlar.

Ben Sivas’tan yıllar oldu uzakta olalı. Ancak Sivas ile olan ilgim ve bilgilenmem bitmedi.1994 yılından beri Sivas’ın gündemine düşmüş Aziz Vlas ile ilgili çalışmaları hep izledim.

Birçok yerde gördüğüm görüntüyü yine izlemeye başladım.Toplum olarak bir sorun olduğunda herkes “Kendi adına konuşacak,kendi adına konuşacak”adam aramaktalar.

Kimisi partisi ile ters düşmemek,kimisi memur olduğundan bahisle öne çıkmamayı yeğlemekte. Kimileri ise turist gelecek avuntusu sessizliklerini korumaktalar.

Bu tezin bir sahibi var.Ancak bu tezin hangi kuruldan geçtiği bilgisi yok.Sadece tez danışmanının ismi var.

Bu tezin yazılmasını kimler istedi?Bu tez ne zaman kitaplaştırılacak?İzlenmesi gereken bir durum.

Üniversitelerin tezlerinin bilimsel olması gerekmez mi?Bu kişiye o kadar çok mucizeler yüklenmiş ki bütün kitaplı dinlerin peygamberlerini toplasan bu kadar çok mucizeyi bir araya getiremez.

Bir de su sorulara yanıt aramak gerekmez mi?Bilimsel tezlerin en başta akla uygun olması gerekmez mi?Aziz Vlas Erciyas dağındaki mağarasında hayvanlar ile konuştuğu söyleniyor. Ancak konuştuğu coğrafya da hiçbir dönem Anadolu coğrafyasında bulunmayan leopar,Arslan gibi hayvanlarında olması çelişki değil mi?

Son günlerini Erciyes dağında geçiren bir ermiş nasıl olmuş da Sivas’a gelmiş de mezarı olmuş. Ölümünden sonra nasıl Sivas’a gelmiş?

Üniversiteler bilim üretilen merkezlerdir. Bilim üretilen merkezlerde dini söylentiler nasıl olur da bilimsel bir nitelikte görülür de yayınlanabilir ki?Cumhuriyet Üniversitesinin bu konuda öz eleştiride bulunması gerekmez mi?

Bu tez çalışması ile ilgili çelişkileri burada tartışacak değilim. Çünkü bu konuya dolaylı yoldan tanıtım malzemesi olmak istemiyorum.

Buradan Sivas’taki Sivas’ı seven ülkesini seven herkese bu planlı çalışmaya karşı uyanık olmaya davet ediyorum.

Dubrovnik kentini görmeden Aziz Vlas üzerine yorum,yazan değerlendirmelerde bulunan sözde aydın geçinenleri kınıyorum. Yaptıkları yanlışın gelecekte nelere sebep olacağını düşünmeye davet ediyorum.

Bir hatırlatmada bulunmak istiyorum.1836 yılında ıslahat Fermanı boşluklarından yararlanıp, Anadolu’da kolejler açanların yetiştirdiklerinin 90 yıl sonra bu ülkenin başına ne belalar açacağını unutmamak gerekmektedir.

Sevr’i bizler unutmuş olabiliriz. Görülüyor ki birileri unutmamışlar. O güne hazırlık olmak üzere dini ve siyasi çalışmalarını aralık vermeden sürdürmektedirler. Aziz Vlas’ı kale kapısını açmak için koçbaşı olarak kullanmayı seçtikleri çok açık olarak görülmekte.

Aziz Vlas ile açılacak kapının arkasında mezar,ev bulduktan sonra Erciyes dağında bir mağarada bulacaktır. Kim bilir bulmuşlardır da.

Ardından aydınlanma evleri ile Hristiyanlaştırma faaliyetleri sonrası bekledikleri sayıya ulaşıldığında da kiliseler şapeller açma yoluna gideceklerdir.

Bu çalışma böyle sürdüğü takdirde görülecektir ki bugün dedeleri ekşi elma yemiş dedelerin torunlarının dişleri kamaşır atasözündeki gerçek gibi sessiz duranlar,ilgisiz duranların torunları da Aziz Vlas köprüsü üzerinden Hristiyan olma erdemine ereceklerdir. Öylelikle Anadolu’nun taksiminde uygun cemaat yapısı da var olacaktır.

Umuyorum ki o günler gelmeden Sivaslılar ,Anadolu Türklüğünün tohumu çekirdeği oldukları bilincine ererler,savrulmuşluktan kurtulurlar.

Sözlerimi Mehmet Akif’in şu dizeleri ile bitiriyorum.

“Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.”

SİVAS’A SAHİP ÇIKMAK,ANADOLU’YA SAHİP ÇIKMAKTIR.