Aydınlanma, "soft düşünce" ve "light aydın" ile nihayete ereli yüz yıldan fazla zaman geçti.
Batı pek tabii bunu erken fark etmiştir ama artık iktidardadır. İktidarın kölesi olmakla muktedir olma yarışının adını artık özgürleşme” koymuştur.
Düğmeye basabilen bir parmak çocuk özgürlüğü…
Aydınlanma artık elektrik ampulüdür yahut buzdolabı.
Eleştirellik” efsanesi, kuyruğunu ve hem de gönüllüce, bile bile ısırarak kendi etrafında dönen bir canavarın gözleridir.
"Medya" bugünün "Leviathan Filozofu"dur. Bazen bir striptizci, bazen hattâ Nobelli yazardır, bazen Afro-amerikan bir siyasetçidir. Hepsi aynı sahnede seansını, sırasını beklemektedir. Rollerini demeye bile gerek olmayacak kadar, ezberlenmiş bir dünyada yaşamaktadır hepsi.
Bana düşeni de söylemeliyim: El-ezberî olmamak…
Çünkü din günü var!
Ne özgürlük, ne zincir; konumuz insan...
Özgürlüğe aday adayı olmaktan çıkan insan...
Çayıra bağlanan bir hayvanın, kazığının sökülüp başka bir çayıra bağlanması gibi bir şey mi özgürlük?
Öyleyse özgürlük hem garantilidir, hem de sigortalı...
Batı fark etmiştir de ne olmuştur?
Tam anlamıyla hijyenik kanalizasyon sistemine dönüşmüştür...
Üretim araçlarına el koyan öküzün, yeniden boğaya dönüşmesi mümkün değildi. El koyamadı da zaten, tahterevallidir kalanı.
İnsan artık kısırlaşmıştır...
Kevsersizlik halidir.