Yaşanabilecek en çirkef bilim hırsızlığından ve edep dairesine uyarak bahsetmeye gayret ettim. İçerisinde edebî hassasiyeti olanların tüylerini ürpertmesi gereken fiilleri dile getirdim. Belki dedim bunlarda, en azından bazı yüreklerde, olmadı sadece birinde "insanlığın üstün değerleri" için, "emek" uğruna, "meslek haysiyeti" adına bir ufak kıpırtı vardır. İnanın sadece bir kişiye bile razıydım, sadece bir kişiye evet. Bu zevata benden önce göçerlerse ?er kişi? diye şahitlik eden namert olsun! İktidar hırsının, çıkarcılığın insanları böyle noktalara sürükleyebileciğini tahmin etmiyordum. İnançlarının bir yerde akıllarına geleceği umudumu koruyordum. ?Bu da olmaz!? diye kendimce eşikler koymuştum; artık akla hayale gelebilecek hiç bir çirkinliği şaşırtıcı bulmam.
"İslamcı" ve "İslam" adını çekinmeden kullanan sivil kuruluşları da dinledim. Bir tane "Allah´ın kulu" sormadı işin aslını, sormadığı gibi alenen ve afişe ederek yolsuza ve arsıza dinî içerikli destek bildirdiler. "Allah´a kulluğu" olanların rıza göstermesi mümkün olmayan en kritik alanlardan bahsediyorum. Yalan, hırsızlık ve ihanet aynı anda, üçü bir arada yani... Bırakın İslam´ı, imanı; sadece dünyadaki insaf sahibi insanlardan olun. Bunun yarısı başka bir yerde; bir hristiyan ekseriyetli ülkede, o ülkenin kurumunda yaşansaydı kıyamet kopardı. Kendi adıma da şunu söylüyorum: Bütün secde anlarınız içinde sadece bir tane bile, Allah´a samimi olarak secde ettiğinize bu saatten sonra asla inanmıyorum.
Bu sözler, yeni nesiller için hem vasiyet, hem nasihat olsun: Adaletin olmadığı yerde İslamî ahlakın değil, nifak ve riyanın hâkimiyeti vardır. Yaşadım bunları, çok sayıda ve mümince hayat süren nice insanla beraber üzülerek yaşadık. Etki ve açılımlarını hepimiz zamanla göreceğiz. Bunları bize yaşatanların, karşılığını Allah´tan en şiddetli biçimde görmelerini dilerim. Sığındığım başka bir merci hiç bir zaman olmadı, bundan sonra da olmayacaktır. Basında ayrıntılı olarak yer alan havadisi ?ihbar? olarak görmeyenlerin bilmesini de isterim. Gücümün neye yettiğini takdir etme kudretinde değilim; bu yüzden elbette başka yollara, makamlara başvuracağım. Sahte tevekkül, sahtekârlıktır.
Şeytanın dini olur mu? Dini en ince noktasına kadar bilir ama dini olmaz. ?Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır!? ilkesi, müslümanım diyenin ve kendini de özellikle müslüman olarak tanıtanların en önemli şiarından olmalıdır. Bu sözden anladığım: ?dilsiz şeytanlık?ın, şeytanlıktan daha kerih bir vasıf olduğudur. İslamî terminolojiyi kullanmak gerçekte ağırıma gidiyor. Ne yapalım ki, bu terminolojiyi makamlarında temsil ettiği iddiasında olanların gayr-i islamî tavırları sadece beni değil, herkesi zorluyor. Eleştiri odağı olarak birilerinin İslam´ı ve İslamcılığı hedefe koymaları da bu uygulamaların bir sonucudur.
Bize daha yüksek makamlara arzuhâl düşer, hem de sonuna kadar. Yâre kesin ulaşır ama hangi yere varır, sonu ne olur kul kısmı bilemez. Kargısına dayananlardanız; sonunu sayanlardan değiliz.
BİZE DAHA YÜKSEKLERE ARZUHÂL KALDI
Berat Demirci
Yorumlar