Azerbaycan'da Türk Dili, Türk Edebiyatı, Türk Tarihi üzerinde çok büyük bir dikkatle, anlatılmaz hassasiyetle duran kardeşlerimiz var. Azerbaycan'da yaşayanlar da bizim gibi tamamen Oğuz boyundan. Azerbaycan Türkleri de Oğuz Türkçesiyle konuşuyorlar, biz de! Yalnız aramızda basit bir ağız farkı var. Türkiye'de Erzurum ağzı, Sivas ağzı, Ankara ağzı, Aydın, İstanbul, Edirne ağzı nasıl birbirinden farklı ise ama hepsi de Türkçe ise Azerbaycan ağzı da öyle. Yüzde yüz Türkçe; ama farklı bir ağızla. Mesela biz, “Geliyorum, gidiyorum, görüyorum” kelimelerini bazan, “celirim, cidirim, cörürüm” şeklinde de telaffuz etmiyor muyuz? Veya “geliyim, gidiyim, göriyim” diye veya “geleyyon, gedeyyon, göroyyon” diye söylemiyor muyuz? Aynı kelimeleri Azerbaycan Türkleri ise “gelirem, gedirem, görürem” şeklinde söylüyorlar. Azerbaycan Türkleri de bal gibi Türkçeyle ama basit ağız farklarıyla konuşuyorlar.
Geçenlerde Azerbaycan'dan Bakü'den benim aziz şair dostum Abbas Abdulla telefon açtı. Abbas Abdulla daha sosyalist rejim yıkılmadan da, Türkçe ve Türklük üzerinde büyük bir hassasiyetle duran ve Türk dünyası üzerinde oynanan bütün oyunları çok iyi bilen bir gönül adamı. Abbas Abdulla dedi ki:
“Türkiye ile Azerbaycan bir bütünün iki parçası gibidir. Türkiye'deki bazı kardeşlerimiz bunu dikkate almadan konuşuyorlar, bize Azeri diyorlar. Yeryüzünde Azeri diye bir millet yoktur. Biz Türk’üz Azerbaycan bir coğrafya adıdır. Bu coğrafyadan doğan ve yaşayan Ruslar da var Ermeniler de Yahudiler de. Ama onların milliyetleri Türk değildir. Türkiye için de aynı değerlendirmeyi yapabiliriz. Türkiyeli başkadır Türk başkadır. Biz Yunus Emre gibi elbette yaradılanı yaradandan ötürü severiz. Kimsenin milliyetine bir şey demeyiz. Ama bizim milliyetimizin de bilinmesini isteriz. Biz Azerbaycan Türkü’yüz, bize Azeri denilmemeli, Azerbaycan Türk’ü denilmeli. Bizim dilimiz Azerbaycanca veya Azerice değildir, dünyada Azerbaycanca veya Azerice diye bir dil yoktur. Azerbaycan Türkçesi vardır. Türkiye’deki kardeşlerimiz bu çok önemli konuya lütfen dikkat etsinler.”
Abbas Abdulla elbette çok haklı. Şimdi ben bu çok önemli konuda bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Bize Osmanlı denildiği yıllarda Azerbaycan'da yaşayan kardeşlerimize Türk deniliyordu. Bizim dilimiz Osmanlıca olduğu zaman onların dili Türkçeydi. Biz 1923 yılında Cumhuriyetimizi ilan ettik, Türkiye Cumhuriyeti ismini aldık, anayasamızda devlet dilimizin Türkçe olduğunu yazdık. Bu beraberlik büyük ve emperyalist devletleri korkuya düşürdü. O zaman Azerbaycan Türklerine Azerbaycan halkı veya Azeri dendi, dillerini de Türkçe olmadığı Azerbaycanca olduğu iddia edildi.
Azerbaycan bizden 5 yıl önce Cumhuriyet ilan etti ve Moskova 1926 yılında bütün Türk topluluklarını eski Türkçe alfabeden kopararak latin alfabesine geçirdi. 2 yıl sonra biz de latin alfabesini kabul ettik, alfabelerimiz tekrar aynı oldu. Fakat bu defa Moskova bütün Türk topluluklarına Kiril alfabesini uyguladı. Böylece alfabe birliğimiz tekrar ortadan kaldırıldı. Niçin acaba? Niçin acaba? Niçin acaba? Her milletin bir tek alfabesi var. Yeryüzünde 29 ayrı alfabe ile okuyup yazan tek millet biziz. Niçin acaba? Bunları düşünmeliyiz.
(Sözün Doğrusu Kitabı’ndan)