1995 yılında, Bizim Türkümüz isimli televizyon programının çekimleri dolayısıyla Türkmenistan'daydım.
Türkmenistan 4,5 milyon nüfuslu bir kardeş Cumhuriyet. Türkmenler bizim soy kökümüzden. Anadolu Selçuklu Devleti'ni Türkmenler kurdu. Türkmenlerin veya Oğuzların Kınık boyu, Anadolu'da ve çevresinde Büyük Selçuklu Devleti'ni tam 117 yıl omuzladılar. Daha sonra Türkmenlerin veya Oğuzların Kayı boyu, Selçuklu'nun son yıllarında bugünkü Türkmenistan-Horasan üzerinden Anadolu'ya geldiler. Söğütçük’te bir uç beyliği oldular. Zamanla 1.000 kilometrelik alandan yayılarak, gelişerek, büyüyerek muhteşem Osmanlı Devleti'ni kurdular. 1595 yılında Osmanlı Devleti'nin yüzölçümü 23 milyon 334 bin 600 kilometrekare idi. Türkmen boyu, Osmanlı Devleti'ni 623 yıl yaşattı. Osmanlı Devleti o 623 yıllık ömrünün 322 yılını, cihanın en büyük, en güçlü, en zengin, en medeni devleti olarak geçirdi.
1923 yılında Cumhuriyetimizi kurduk. Cumhuriyetimiz daha 100 yaşında. Osmanlı'nın son paşaları, bize yepyeni bir Cumhuriyet kazandırdılar. Bugünkü Cumhuriyet, dünkü Selçuklu'nun ve Osmanlı'nın devamı. Yeni cumhuriyetimiz, Selçuklunun ve Osmanlı'nın üzerinde, bir zafer takı gibi daha binlerce yıl yaşayacak.
Bunları şunun için özetliyorum:
Bizim kökümüz Türkistan'a, Türkmenistan'a bağlı. 1995 yılında Türkmenistan'da bir televizyon için çekim yaparken, aklımda hep Selçuklumuz, Osmanlımız ve Cumhuriyetimiz vardı.
Kameranımız, Aşgabat üzerinde çalışıyordu. Aşgabat Türkmenistan'ın başşehri. 400 bin nüfuslu şirin ve sıcak bir şehir. Aşgabat'ın geniş caddelerinden geçerken, karşımıza birdenbire Türkmenistan Milli Kütüphanesi çıktı. Büyük bir bahçe içerisinde, yeşilliklerle, çiçeklerle, ağaçlarla, havuzlarla gülümseyen bir güzel bina! çekim programımızda olmamasına rağmen durduk ve Türkmenistan Milli Kütüphanesi’ni önce mimari yapısıyla tespite başladık. Sonra binanın içine girdik. Kütüphane müdürü ekibimizi tam bir kardeş yüreğiyle karşıladı. Makamında bir süre sohbet ettik. Bir ara kendisine sordum:
“Aşgabat Milli Kütüphanesi’nde kaç kitap var?”
Cevabı hepimizi hem sevindirmeli, hem de düşündürmelidir:
“Bu gördüğünüz Milli Kütüphanemizdeki kitap sayısı tam 5 milyondur” dedi.
Türkmenistan 4,5 milyon nüfusu bir kardeş Cumhuriyet. Başşehri Aşgabat'ta 400 bin Türkmen yaşıyor. 400 bin nüfuslu Aşgabat'ın Milli Kütüphanesi’nde 5 milyon kitap var.
Türkiye 70 milyon nüfuslu bir ülke. Ankara'nın nüfusu bütün Türkmenistan'ın nüfusu kadar. Ama ne kadar yazık. Bizim Ankara'mızdaki Milli Kütüphanemizde sadece 1 milyon kitabımız duruyor.
İslamiyet başka, Müslüman kişi başkadır. Nitekim Kur'an'ın “oku!” emrine rağmen, Sevgili Peygamberimizin, “İlim kadın, erkek her müslümana farz kılınmıştır!” ikazına rağmen, dünyada en az okuyan milletlerin başında maalesef biz de varız. Bizim altımızda, Orta Doğu İslam ülkeleri bulunuyor. Onların altında ise Afrika topladıkları! Nijerya, Kongo, Angola, Sudan, Etiyopya gibi topluluklar.
Evlerimizin %95'i kütüphanesizdir. Kitapsız ev, kitapsız insan olur mu? Türkiye okumadan, bilmeden, öğrenmeden aydınlığa ulaşamaz. Şu dehşetli tabloya bakın:
Amerika Birleşik Devletleri'nde her yıl 1.000 kişi için 4.000 kitap basılıyor. Almanya'da 1.000 kişiye 2.700 kitap. Fransa'da 1.000 kişiye 1.700 kitap, Japonya'da 1.000 kişiye 1.000 kitap düşüyor. Türkiye'de 1.000 kişi için basılan kitap sayısı sadece yedidir, yedi, yedi!..
Hal böyleyken, biz bir de evlerimizin ancak %5'inde bulunan kütüphanelerimizin, kitaplarımızın dilini, hem de devlet kurumlarının da gayretiyle değiştiriyor, kurutuyoruz. Böylece, dedelerimizin, babalarımızın, hatta ağabeylerimizin aldıkları kitapları taşlaştırıyoruz, onları okunmaz hale getiriyoruz.
Bin yıldan beri konuşa konuşa Türkçeleştirdiğimiz kelimelerin dilimizden sökülüp atılması yerine, uyduruk kelimeler konulması, beyinlerimize, gönüllerimize bir atom bombasının düştüğünü gösteriyor.
(Sözün Doğrusu Kitabı’ndan)
AŞGABAT'TA KİTAP
Yavuz Bülent Bakiler
Yorumlar