Masahuri Anesaki, Bütün Yönleriyle Japon Kültürü adlı eserinin bir bölümünü ev kültürüne ayırır. Japonların Ev yaşamında Sanat adlı bölümde ev yaşamı ve mekânsal kültürüne ilişkin bilgiler veren Anesaki’nin tasvirleri, aklıma geleneksel Divriği evlerinin en temel mekânsal birimi Toyhane’yi getirdi. Evet, birbirinden çok uzak iki coğrafya; iki mekân. Japon Evi ve Toyhane. Kullanılan geleneksel yöntemler, çevresel verilerle bağ, yerel malzeme seçimi gibi özellikleriyle tanınan Japon Evi, Japon kültürü ve toplumun yaşam biçiminin yanında Zen-Budizm felsefesinin de etkisiyle çok sade planlanmıştır. Anesaki için ise bu ev, doğrudan tabiat ve onun ruhuna göre tanzim edilmiştir. Tabiat unsurundan zevk alma konusunda derin bir tecrübeye sahip olan Japonların tabiatın ruhunu ve kokusunu mümkün olduğunca evde tutmak için malzeme seçtiklerini, mimarların evleri buna göre planlandığını belirten Anesaki’nin eve ilişkin diğer saptamaları ise şöyledir: Bir Japon evi asla tam kare veya dikdörtgen bir formda değildir. Bahçe evin devamı niteliğindedir, ev ve bahçe arasındaki birlik “atmosfer ahengi”ni sağlamaktadır. Giriş kapısı ‘genkan’ adı verilen bir antreye açılır. Yine giriş kapısıyla revak arasındaki patika ise, evin manzarasının hoş görünmesi için düzenlenmiştir. Cephede ‘engawa’ adı verilen üstü saçakla örtülü, yanları açık bir veranda evin uçlarına inşa edilmiştir ve odadan bahçeye çıkış kolaydır. Hemen hemen her noktada, dilerseniz tavandan zemine uzanan bir pencere oluşturulabilir. Bölme duvarı sadece kısmen ahşaptır; esas olarak ileri geri kayan ve kaba kâğıttan panellerle doldurulmuş ‘fusuma-shoji’ denen çerçevelerden oluşmuştur. Yarı saydam kâğıttan(washi) oluşturulan shojinin üzerindeki motifler, gün içerisinde değişen güneş ışınları ile iç mekânda oluşan desenler, mekânı estetik açıdan zengin bir görünüme kavuşturur. Kâğıt sürgüleri bir kenara itince hava serbestçe odaya nüfuz eder. Japon odasında az mobilya vardır. Zemin her zaman geleneksel bir şekilde düzenlenmiş, siyah veya grimsi kenarlıkları olan uçuk sarı hasırlarla kaplıdır. Odanın bir yanında bir girinti vardır ve içindeki raflarda bir veya iki oyma, birkaç kitap ve parşömen olabilir. Rafları olan bu girintinin yanında, zeminin biraz üzerinde yükseltilmiş ‘tokonoma’ adı verilen başka bir girinti veya oyuk vardır. Basit güzelliğe tapınmaya adanmış bir tür tapınak, bir onur ve sanat başköşesi sayılan tokonoma’nın içinde bir kakê-mono yani dikey kaydırma üzerine monte edilmiş bir resim veya bir kaligrafi örneği asılıdır yine önüne, pencereden doğal ışık alan bir masa (yemek, oturma, çay) konur. Parşömen ve çiçeklerin görevi odayı süslemekten ziyade gölgelerin derinliğini zenginleştirmektir. Bir parşömeni asarken, onun duvardaki nişle uyumuna fazlasıyla önem verilir… Anesaki, evlerin tabiatla sürekli temas halinde yaşadığını, bu durumun insanların kendine özgü sanatsal anlayışıyla çok yakından ilgili olduğunu vurgular: “Bambu yapraklarının veya erik ağacı dallarının, verandadaki kâğıt sürgülere ay ışığının etkisiyle vuran gölgesinde sanatlarına ilham bulan ressamların sayısı hiç de az değildir; doğayı inceleme ve taklit etme arzusu, insanların iç güdüsel bir mirasıdır ve yaşamlarının her aşamasında kendini gösterir.” Tabiatla kurduğu ilişkiler, yalınlık, içtenlik gibi unsurlar nedeniyle Japon Evi’ni kusursuz bir ev olarak tarifleyen Anesaki’nin özdeyişlerinden sonra gelelim Toyhane’ye… Geleneksel Anadolu konut tipolojisi dikkate alındığında; yalnızca Divriği evlerinde görülen Toyhane, karakteristik özellikleriyle çok fonksiyonlu, özel bir mekândır. Aşağı seki, kilim üstü ve kürsübaşı gibi üç mekânsal kademeyle şekillenen Toyhane, harem kısmında konumlanır ve kışlık, yeme-içme; misafir ağırlama; düğün eğlence gibi çok işlevli fonksiyonları barındırır. Esasında aşağı seki, kilim üstü ve nimseki gibi üç kademeli ve de hiyerarşik bir düzen Geleneksel Türk evi odasının tipik özelliğidir. Toyhane’nin farklılığı ise dördüncü kademe olarak eklenen kürsü başı mekânıdır. Bir kenarı yaklaşık 3-4 metre aralığında olan kare alan ahşap dikme ve silindirik formda korkuluklar ile kilim üstü bölümünden ayrılan kürsü başı, kot olarak en üst kotta yer alır. Kürsü adı verilen ısınma aracı nedeniyle kürsü başı ismini almış olan mekân, Toyhane’nin ana mekânıdır. Toyhane’de kürsü başı ne ise, Japon Evinde de kotatsu o dur. Mekân dizelerinin benzer anlamlar vardır. Toyhane de sekialtı, sekiüstü’nün mekânsal kademelenmesini yine Japon Evi’nde genkan karşılar. Toyhane ya da Japon Evi’nin anlamsal içeriğinde her donatı bütüne hizmet ederken kendi okunaklığını kaybetmez. Toyhane ile bir Japon Evi’nin ortaklığında; yapısal sistemi oluşturan malzemenin dışavurumcu biçimlenişinden tutunda mekanın kademelenişindeki anlamsal bütünlüğe kadar bir çok benzer tutum göze çarpar. Seth Godin’in dediği gibi, çok kullanışlı sözcükler inşa eden Japonlar, aynı üretkenliği evleri için de kullanmışlardır ki; bizde de farklı değildi… Ocağın adı vardı; dikmenin, kaplamanın adı vardı; evi var eden her unsur sonrasında tek bir anlama hizmet eder; adlarını unutarak, bir bütüne hizmet ederdi... Gölgeye Övgü kitabında Çuniçiro Tanizzaki şu soruyu sorar: Siz hiç Japon stili bir odaya girdiğinizde, odayı kaplayan ışığın sıradan bir ışıktan farklı olduğunu hissetmediniz mi? Kendine özgü kıymetli bir sükuneti olduğunu? Bu gizemin anahtarı nedir? Anahtar, nihayetinde gölgenin büyüsüdür… Biz de şunu soralım: Toyhane ya da Japon Evinin odalarındaki gibi dışarıdan gelen ışığın artık ulaşamadığı bir karanlığın içinde uzaktaki bir bahçenin parıltısını yakalayan ve onu bir rüya gibi belli belirsiz yansıtan bir odamız var mı? Kaynak: Masaharu Anasaki, Bütün Yönleriyle Japon Kültürü, Maya Yayınları, Çeviren: Cemal Can Tarımcıoğlu,2022. Japon evinde kotatsu fotoğrafı; Toyhane de kürsübaşı Solda Tevrüzlü Konağı Toyhane; sağda Mühürzade Konağı Toyhane Çizim: Necdet Sakaoğlu