Cahit Zarifoğlu, Abdürrahim Karakoç ve Cemil Meriç... Değerleri gün geçtikçe daha da anlaşılan, yoklukları her an hissedilen bu üç güçlü kalemimizin üçü de haziran ayında ahirete irtihal eylediler. Bu hâliyle haziran, edebiyat dünyamız için hazin bir mevsime dönüşmüş adeta. Bıraktıkları hoş sada ile her daim hatırlanan bu güzide insanlar bugün olduğu gibi gelecekte de yolumuzu aydınlatmaya devam edeceklerdir. Onların açtığı yolda yürüyenlere ne mutlu...
***
Yedi Güzel Adam'ın en zarifi Cahit Zarifoğlu 7 Haziran 1987'de 47 yaşındayken "kırlarda çiçekler artık bensiz açacak" diyerek gözlerini dünyaya yumdu.
Kendisine ait bir ses ve kendine has bir üslupla şiirler yazdı Cahit Zarifoğlu. Türk şiirinin mihenk taşlarından biriydi aslında, ama döneminde çok da tanınmadı. Şiirlerinde Sezai Karakoç etkisi bariz bir şekilde görülmekteydi. Kalemiyle daima davasını ve kendi dünya görüşünü ortaya koymuştu. Kapalı, içe dönük bir mizacı vardı onun. Şiirlerinde de bu durumun etkisini pekâlâ görmek mümkündür. Mektupları edebiyatımız için çok önemlidir.
“Ne çok acı var." derken bir taraftan da kardeşlerine "Acılarıma da kardeş olur musun?" diye sesleniyordu Cahit Ağabey.
'Sakalları şiirle karışık, yüreği Allah'la barışık adamları' severdi. "Bir duruşu olmalı insanın, Bir bakışı, bir anlayışı, bir davası olmalı” söylemi herkesin aklındadır.
"Seçkin bir kimse değilim/İsmimin baş harfleri acz tutuyor" ifadelerinden bile ne kadar mütevazı olduğunu anlayabiliriz aslında.
"Bir değirmendir bu dünya öğütür bir gün bizi” ve "Bir ölüm vefalı, bir de sonbahar." sözleri bu dünyanın faniliğini ve ahirete olan inancını en güzel bir şekilde ortaya koymaktadır.
O, zarif bir şair, zarif bir insan ve 'içine bakan' zarif bir Müslümandı. Şahidiz.
***
Sade ve sıcak üslubuyla herkesin gönlünde taht kuran Abdürrahim Karakoç, edebiyat dünyamızın en donanımlı şairlerinden biriydi. Halk şiiri geleneğini sürdürmüş olup şiirlerinin konusunu çoğunlukla insan teşkil etmekteydi. Mistik şiirleri de vardı. Çok sayıda şiiri bestelenmiştir. Mihriban, bunların en meşhur olanıdır.
Geleceğe umutla bakmış, kutlu davayı omuzlarına yüklemiş, "Gergin uykulardan, kör gecelerden,/Bir sabah gelecek kardan aydınlık." diyerek hayalini kurduğu güzel günleri umutla beklemiştir hep Abdürrahim Karakoç.
"Gölgesinde otur amma/Yaprak senden incinmesin./Temizlen de gir mezara/Toprak senden incinmesin." ifadelerinden onun ne kadar ince ruhlu olduğunu anlayabilirsiniz.
"Umudum her zaman bakidir, ama zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun ..." diyen Abdürrahim Karakoç, 7 Haziran 2012'de hayata veda etti. Bu milletin evlatları her daim ona dua edecektir.
"Beden ölür, çürür, cana bakın siz.
Kim kiminle yürür, ona bakın siz.
Bırakın dönsün dönme dolaplar,
Haktan, hakikatten yana bakın siz. "
***
Kızı Ümit Meriç'in ifadesiyle ‘Körlüğün nârını, ilmin nuruna çeviren bir yazar’ Necip Fâzıl’a göre ‘Allah’ın, iç gözü daha iyi görsün diye, dış gözünü kapattığı sahici münevver’ kendi bakış açısıyla ‘Hayatını Türk irfanına adayan, münzevî ve mütecessis bir fikir işçisi’ olan Cemil Meriç 13 Haziran 1987'de vefat etti.
Tarihimizi 'mührü sökülmemiş bir hazine' olarak gören "Güneş ülkeleri aydınlatır, sözler milletleri." diyerek eserleriyle ilim, kültür ve düşünce dünyamıza önemli katkılar sağlayan irfan hazinemizin daha da zenginleşmesine vesile olan büyük mütefekkir Cemil Meriç milletin gönlündeki yerini hep korudu.
Cemil Meriç, hayatı boyunca 'kendini tanımayı marifetlerin marifeti' olarak bildi ve "Kitaptan değil kitapsızlıktan korkmalıyız." diyerek milletimizin dili, ruhu ve şuuru için yoruldu, ter döktü.
“Bizler ki aynı kitaba baş eğmiş insanlarız, bizden âlâ akraba mı olur ?” diyen Cemil Meriç'i onunla aynı kitaba baş eğen Bu Ülke'nin güzel insanları hiç unutmadılar.
***
Ülkemizin ve milletimizin irfan hazinesine sözleri, eserleri ve yaşantılarıyla katkı sağlayan Cahit Zarifoğlu, Abdürrahim Karakoç ve Cemil Meriç’e ayrı ayrı rahmet olsun, dua olsun...