Ne çocuklarımız, ne torunlarımız bakır mutfak eşyalarını tanıyor. O kalaylı tasları, tencereleri, tavaları. Hiçbiri kalaylı bir maşrabadan kaynak suyu içmedi.

Bakır eşyalar onlar için artık bir aksesuar, bir süs unsuru. Oysa vaktiyle o tavalar, o tencereler kimlerin elinden geçti. Kaç gelinin, kaç dedenin, kaç babaannenin bir ömrü dolduran hatırasını taşıyorlar. Bir kahve cezvesinin kulpundan tutan el kaç kuşağın eli ile ısınıyor, onlardan miras kalan duyguları paylaşıyor. Ama biz redd-i miras ettik.

Bakırları sattık.  

Yerine alüminyum tencereler, melamin tabaklar aldık. Bu tabaklar düştü mü kırılmıyordu.

Makalenin devamını yenisafak.com'den okuyabilirsiniz.