Bazı maçlar vardır ki, galibiyetin anlamı sadece 3 puan değil, bir kültürün, bir tarihin devamıdır. Sene boyu çok kötü bir grafik çizilse de, bazı maçların kazanılması o sezonun olumsuz tüm taraflarını siler.
İşte Kayserispor maçı da bizim için üzerinden yıllar geçse de asla eskimeyecek, anlamını asla yitirmeyecek bir maç olmuştur. Bu nedenle, maçın sonucunda yaşadığımız sevinç de her zamankinden daha farklıydı.
Maçın başında takım olarak tutuk başlasak da, Ziya’nın ayağından bulduğumuz erken bir gol rakibin daha risk alarak oynamasına, galibiyetimizin de 3 golle taçlanmasına vesile oldu. Müsabakanın ilk yarım saatinden sonraki diliminde bulduğumuz her fırsat, bana önümüzdeki Avrupa maçı için de umut verdi. Özellikle Rıza Çalımbay’ın yaratıcı orta saha rolünde oynattığı Fayçal Fajr, sezon öncesi transfer başarımızı da yeniden ispatlamış oldu. Getafe’den 3.2 Milyon Euro karşılığında transfer ettiğimiz Fajr, La Liga’da edindiği tecrübeyi takım arkadaşlarına aktaracak, takımımızı da deneyimiyle bir üst sıralara taşıyacaktır.
Geçen sezondan İstanbul takımlarına kaptırdığımız iki önemli yıldızımızın yokluğuna rağmen, Rıza Çalımbay sezonun başından beri oyun sistemimizde bir değişikliğe gitmediği gibi, Erdoğan Yeşilyurt’a da Sivasspor’un yeni yıldızı görevini vermiş olduğu görünüyor. Oynadığı mevkiinin hareket alanı kısıtlı olmasına rağmen sahanın her yerine ayak basması ve çok çalışması da takdir topladı. Elbette onun bu kadar rahat etmesinde de sağ bekimiz Marcelo Goiano’nun çok büyük katkısı oldu. Kendi bölgesinden hemen hemen hiç rakip hücumu görmememiz, gerektiği yerde yaptığı hücum katkısı sağ kanadımızın güvenli ellere emanet olduğunu gösterdi.
Elbette bireysel katkılardan bu kadar söz etmişken Max Gradel’e değinmeden geçmek istemiyorum. Ziya’nın orta alana yöneldiği anlarda kanattan onu desteklemesi ve yaptığı koşularla her pozisyonda rakipten bir ya da iki oyuncu eksiltmesi galibiyetimizde önemli bir etken oldu. Maçın az görünen kahramanlarından birisi olan Gradel, 90 dakika sahada kalabilseydi skor katkısı da yapabilirdi. Gradel’in yerine oyuna giren Kayode arkadaşını hiç aratmadı. Gradel oyunda kalmalıydı. Çalımbay’ın maç boyunca yaptığı tek hata bana göre bu değişiklik oldu. Kayode oyuna doğrudan katkı sağlayan bir oyuncudur. Yatabare-Kayode değişikliği daha doğru bir değişiklik olurdu. Galibiyet bu hatayı belkide gölgede bıraktı.
Milli arada oynanan Başkent Kupası’nı da izleyen okuyucular tahmin ediyorum bana katılacaklardır ki, henüz sezon başında olmamıza rağmen gerçek bir takım olmanın emarelerini gördük. Sahanın ikinci ve üçüncü bölgelerinde akan oyunda yaptığımız baskı, duran toplardaki organizasyonlarımız ve savunma hattımızın ve kalecimizin güven vermesi hem lig, hem Avrupa için çok zevkli ve başarılarla dolu bir sezon izleyeceğimizin sinyallerini veriyor.
Umuyor ve güveniyorum ki, sezon sonu geldiğinde gurur duyacağımız, sonucundan ise mutlu olduğumuz bir yıl geçirmiş olacağız. Sezonun ilk maçı olan Alanyaspor karşısında yaptığımız hatalardan ders almış bir takım olarak Kayserispor karşısına çıkan takımımız, önümüzdeki hafta zorlu ve çok gol atabilen bir takım olan Ç. Rizespor ile karşılaşacak. Derbi maçımızda “nazar çıktı” diyebileceğimiz bir gol dışında kalemizi çok güzel kapatan takımımız, dilerim aynı performansı zorlu rakibimize karşı da gösterecektir.