Deplasmanlarda kazandığımız puanları evimizde de kazanmış olsaydık, bugün zirve ortağı olmuştuk. 5 dış saha maçıdan, 2 galibiyet, 3 beraberlik çıkararak toplamda 9 puan almış olduk. Teknik direktörü başında olmadan, eksik, yorgun Sivasspor bir deplasmandan daha puanla döndü.
Takımımızdan geçen seneden esintiler görüyoruz. Bu işin umut vaat eden tarafıdır. Geçen sezon deplasmanda elde ettiğimiz puanlar bizi zirveye taşımıştı. Öte yandan, her ne kadar fikstürümüzün en sıkışık döneminden geçsek de iç sahada yaşadığımız kayıplar devam ederse, sonu hüsran olabilir.
Maçın ilk 15 dakikalık kısmında rakibimizin etkili ataklarına karşı savunma yapmak durumunda kaldık, top tamamen onların kontrolündeydi. Bu bölümü gol yemeden atlatmış olmamız hücum anlamında bizi cesaretlendirdi ve maça ortak olmayı başardık. İlk yarının son yarım saati dengeli bir oyun sergilemiş olsak da son dakikada basit bir hatadan gelen gole engel olamadık ve soyunma odasına geride gitmek durumunda kaldık. Burada maça Sivasspor’un başında çıkan Bülent hocayı ayrıca tebrik etmek istediğim bir nokta var. Trabzonspor maçının, ikinci yarının hemen başında ve 65. Dakikada oyuna aldığı Barış ve Kerem için çok önemli bir dönüm noktası niteliğinde olduğunu düşünüyorum. Zira bu iki genç oyuncuya tecrübe kazanmaları için değil, geride olduğumuz maçta tekrar dengeyi sağlayabilmemiz için oyuna alındıklarını gösterdi. Elbette Goiano’nun yokluğu da Barış ve Kerem’in fırsat bulabilmesi için önemli bir etkendi. Birlikte emanet aldıkları sağ kanadı çok doğru idare ettiler. Her ne kadar attığımız gol sol kanattan gelse de, golün oluşumunda da bulundukları pozisyon, oyundan düşürdükleri rakipler itibariyle gelecek adına bize ümit verdiler.
Herhangi bir dış etken olmadan bu maçı galip bitirebilir miydik, çok emin değilim. Bu nedenle kimseye haksızlık etmek istemem, ancak maçın ilk yarısında Ekuban’ın eliyle taşıdığı topa hakem tarafından neden müdahale edilmediği, ikinci yarıda Trabzonspor’lu birkaç futbolcunun görmesi gerektiği kartların neden es geçildiği benim için bir merak konusudur. Bu hafta sadece Sivasspor karşılaşması için değil, oynanan diğer maçlarda da aynı hatalı/kasıtlı uygulamaların yapıldığına şahit olduk. MHK’nin, Sivasspor da dahil olmak üzere ligin bazı takımlarına “operasyon çektiği” algısı hiç hoş gelmiyor kulağa, bunun böyle olduğuna inanmak da istemiyorum. Eminim bu hafta yapılan “hatalar”, MHK tarafından takip edilmiştir ve tekrar etmemesi için önlem alınacaktır.
Bugün genel itibariyle beni yeniden ümitlendirse de, ilk cümlemde belirttiğim gibi; artık evimizde yaşadığımız hüsranı bir an önce çözüme kavuşturmamız gerekiyor. Dış saha namağlubu bir takımın evinde maç kazanamamasını olağandışı karşılıyorum. “Evimizde galip gelemiyoruz” psikolojisini bir an önce üzerimizden atmamız ve her maçı kendi özelinde değerlendirmemiz icap ediyor.
Son söz olarak, haftalarca yazdığım, değişmezse daha haftalarca yazacağım üzere fikstür konusuna tekrar değinmek istiyorum. 10 yedek alınabilen bir müsabaka için 7 tane yedek oyuncu getirebiliyoruz. Ajitasyon yapmak istemiyorum, ancak gerçekten Sivasspor’un haftalardır hangi şartlarda maçlara çıktığını, Başakşehir’in şampiyonlar liginden elendiğini hesap edersek, içinde bulunduğumuz sezonda ülke futbolunun elinde kalan son değeri olan takımımızın, tüm eksiklerine rağmen bir hafta içerisinde kaç maç oynadığını yalnızca biz Sivasspor taraftarları mı görüyoruz? Umarım hafta içi oynayacağımız M. Tel Aviv karşılaşmasında galip gelir, bir üst tura çıkar ve TFF’ye kendimizi gösteririz. Maçlarımızın ertelenmesi için bundan başka bir çözüm göremiyorum.