Soru:1)
Şeytan bana iman konusunda sürekli vesvese veriyor. Ondan korunmak için bir dua yok mudur?
Cevap:
İnsanlığın yaratıldığı günden beri şeytan insanların özellikle inananların düşmanıdır. Herkes görevini yaptığı gibi şeytan da görevini yapıyor ve bir şekilde inanan müslümanları şaşırtmak için gayret gösteriyor. Bunlardan birisi de insana vesvese vermesidir.
Bizim görevimiz de ona tâbi olmamak, onun şaşırtmasına direnç göstermek ve bütün manevi silahlarımızı kullanmaktır. Bunların başında da Euzübesmele gelir. Bizi şeytanın vesvesesinden koruyacak olan en büyük silah, “Euzübillahimine’ş-şeytanirracim, Bismillahi’r-rahmanirrahiym.” demektir. Bu mübarek kelam bizi şeytanın şerrinden korur. Hemen arkasından da Felak ve Nas sureleri ile Âyete’l- Kürsî’yi okumak, kişiyi muhafaza eder.
Felak Suresi:
BENİM KİTAPLARA DA KONABİLİR (KONDU)
Arapça
Okunuşu
Meali altalta
Nas Suresi:
BENİM KİTAPLARA DA KONABİLİR (KONDU)
Arapça
Okunuşu
Meali altalta
Soru:2)
Karabasan gerçek midir? Detaylı bilgi alabileceğim bir kaynak var mı?
Cevap:
Peygamberimiz (s.a.v.) yatağa girdiğinde iki elni birbirinin yanına getirirdi ve Eüzübesmele ile üç tane İhlâs Suresi’ni (Gulhuvallahu ehad), bir tane Felak Suresi’ni (Gul eüzü birabbil felak), bir tane Nas Suresi’ni (Gul eüzü birabbin nas), bir tane Âyete’l-Kürsî’yi (Allahüla), bir tane de Fatiha (Elham) Suresi’ni okur, avcuna üfler ve elinin yetiştiği yere kadar bütün vücudunu mesh edip sağ yanına yatardı.
Dua müminin silahıdır. Biz de dua silahına sarılmalıyız. Yatağımıza yattığımızda biz de bu duaları okursak hem Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) sünnetini yerine getirmiş ve hem de kendimize bir zırh temin etmiş oluruz. Dolayısıyla da gece uykumuzda iken bize kötülük yapılmasına mâni bir set çekmiş oluruz. Karabasan dediğiniz olay da bundan başka bir şey değildir.
Doktorların açıklamalarına göre; karabasanın tıptaki adı uyku felcidir. İnsanlar rüya gördükleri REM uykusu sırasında, göz ve solunum kasları dışında tamamen fizyolojik bir felç durumundadırlar.
Hiçbir kasları çalışmaz. Böyle olmasaydı, biz rüyalarımızı oynar hale gelirdik. Rüyamızda ne yapıyorsak, yatakta da onu yapmaya başlardık.
Bazen rüyadan uyandığımızda beynimiz uyanık ve etrafın farkında olduğumuz halde, hareket edemez, ses çıkaramaz ve göğsümüzün üzerinde bir ağırlık varmış gibi hissederiz.
Bunu herkes hayatının bir döneminde en az bir kez yaşamıştır. Korku verici bir durumdur. Ama saniyeler içinde kendiliğinden düzelir. Karabasanın olma nedeni; uykudan uyanmamıza rağmen REM uykusundaki fizyolojik felç halinin, uyanır uyanmaz çözülmemesine bağlıdır.[1] Misalli Büyük Türkçe Sözlük’te karabasan: Basmak’tan isim-fiil ekinin kalıplaşmasıyla kara bas-an ve kâbus: Uykuda basan sıkıntılı ağırlık.
karabasan: Acaba bunlar bir rüya, kabus muydu? Fakat uyanıktı (Ömer Seyfettin). Değil hakikatte, kâbus geçirirken bile karşılaşmanızı tavsiye etmeyeceğim bir cadı (Refik H. Karay). Hangi kâbus bastı ki seni uykularında /birdenbire cehennem kaynadı sularında (Necip F. Kısakürek). Etkisi insanın bütün benliğini kaplayan sıkıntılı, dehşet verici hal: Artık otuz yıldan ziyâde süren kâbustan kurtarılmış, gözlerimizi silmiş uyanmıştık (Cenap Şahabettin).
Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasülullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Biriniz yatağına yatacağı zaman elbisesinin bir ucuyla yatağını silksin. Çünkü yatağından ayrıldıktan sonra oraya hangi zararlının girdiğini bilemez. Sonra da şöyle desin: Bismike Rabbi, vaza’tü cenbi ve bike erfeuhu, in-emsekte nefsi ferhenha ve in erselteha fahfeazha bima tahfazu bihi ibadeke’s-salihin.”
Anlamı: “Rabbim senin isminle yatağıma yattım, yine senin isminle yatağımdan kalkarım. Eğer uykuda canımı alacaksan, bana merhamet edip beni bağışla! Şayet hayatta bırakacaksan, iyi kullarını muhafaza ettiğin gibi beni de fenalıklardan koru!”
(Buhârî, Daavât 13, Tevhîd 13; Müslim, Zikir 64. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Edeb 98; Tirmizî, Daavât 20.)
Soru:2)
Kalbimde vesveseler oluyor, bunlardan kurtulmak için ne yapmam gerekiyor? Bana yardımcı olursanız çok sevinirim.
Cevap:
Fısıltı, hışırtı gibi gizli söz, fiskos, kuruntu, gibi anlamlara gelen vesvese; ıstılahta, kötü bir işin yapılması, iyi bir işin terk edilmesi veya geciktirilmesi ya da eksik yapılması için insanı kışkırtması, aklını çelmesi, nefsin bayağı arzularına uymaya teşvik etmesidir.
Bu kelime Kur’ân da dört yerde geçer. Vesvesecinin şerrinden Allah’a sığınılması emredilmiş (Nas,114/1–6), Şeytan’ın Hz. Âdem ile eşini cennetten vesvese yoluyla çıkardığı bildirilerek müminlerin bu konuda duyarlı olmaları ısrarla istenmiştir (A’raf, 7/20).
فَوَسْوَسَ لَهُمَا الشَّيْطَانُ لِيُبْدِيَ لَهُمَا مَا وُ۫رِيَ عَنْهُمَا مِنْ سَوْاٰتِهِمَا وَقَالَ مَا نَهٰيكُمَا رَبُّكُمَا عَنْ هٰذِهِ الشَّجَرَةِ اِلَّٓا اَنْ تَكُونَا مَلَكَيْنِ اَوْ تَكُونَا مِنَ الْخَالِد۪ينَ
"Derken şeytan, kapalı olan avret yerlerini birbirine göstermek için onlara fısıldayıp kafalarını karıştırdı ve "Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî yaşayanlardan olursunuz diye yasakladı" dedi." (A'râf; 20)
Peygamberimiz de (s.a.v.) müminlere vesvese ile hareket etmemelerini tavsiye etmiştir.[2]
Hocalarımız bizi eğitirken, “Çocuklar, gençler; şeytan insana yaklaşamayınca vesvese ile vurur.” derlerdi. Vesvese şeytandandır. Şeytan bizi bu yolla ifsat etmenin gayreti içindedir. Çünkü onun görevi odur. Bizler de ona tâbi olmamak için vesveseye itibar etmeyip yolumuza devam edeceğiz. Şeytanın bu tasallutundan kurtulmak için de Rabbimizden yardım isteyeceğiz; başka da sığınacağımız bir başka liman yoktur.
Yüce Allah da Kur’ân’da (A’raf Suresi, 7/200):
وَاِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِۜ اِنَّهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ
"Eğer şeytandan bir fitleme seni dürtüklerse hemen Allah’a sığın! Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir." (A'râf; 200)buyurarak bizi kendine sığınmaya davet ediyor.
Âyet gayet açık ve net bir şekilde bizi ikaz ediyor: “Şayet şeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah’a sığın...” Ona sığınınca vesvese kalmaz ama böyle bir dürtü neticesinde, “acaba şöyle miydi, böyle miydi…” gibi tereddütler çoğalırsa insan o zaman vesvese hastalığına yakalanmış demektir. Önemli olan bu hastalığa yakalanmamaktır.
Ruhu’l-Beyan Tefsiri’nin (Erkam Yayınları, 2006) 6. cildinin 487. sayfasında Hz. Peygamber’in (s.a.v.) bir ikazı var ona kulak verirsek bu hastalığa yakalanmayız.
Rivayete göre Resulullah (s.a.v.), Müslüman kardeşiyle kavga eden bir adam gördü. Adamın yüzü kıpkırmızı kesilmiş, öfkeden boyun damarları şişmişti.
Allah Resulü (s.a.v.) buyurdular ki: “Ben bir söz biliyorum, eğer şu adam bu sözü söylese muhakkak öfkesi gider. Eğer, ‘Eüzü billahi mine’ş-şeytan’ (Şeytandan Allah’a sığınırım.) dese muhakkak öfkesi sakinleşir.”[3]
Bir başka hadiste de şöyle buyrulmuştur: “Öfke şeytandandır, şeytan ise ateştendir. Ateş de ancak su ile söndürülür. Öyleyse sizden biri öfkelendiği zaman abdest alsın.[4]
Buna ilave olarak şu hususa da dikkat çekmek istiyorum. Bize vesvese konusunda sorulan sorularda umumiyetle bazı vatandaşlarımızın abdest ve gusülde “tam olmadı” diye defalarca abdest alıp banyodan çıkmadan yıkandıklarını, bundan nasıl kurtulacaklarını bilmediklerini sorarlar. Bu sorulara da umumi bir cevap olması açısından Emekli Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi saygıdeğer ağabeyim Abdullah Ayan Bey’in sayfasından[5] buraya aynen nakletmek istiyorum. Buyurun beraber okuyalım:
Abdest alırken vesvese yapanlar ne yapmalıdır?
Vesvese, çeşitli sebeplerle insanın yaşadığı kararsızlık, şüphe ve kuruntu halidir. Bu hal, çoğu kere abdest ve guslün tamam olup olmadığı şeklinde görülmekte, elde olmayan kötü ve yanlış düşünceler şeklinde de olabilmektedir.
Vesvese sebebi ile gusül ve abdestin tekrarlanması gerekmez. Vesvese edilse bile abdest ve gusle devam edilmelidir.
Vesveseden kurtulmanın tek yolu, kesinlikle vesveseye itibar etmemek, içe doğan şüphe ve tereddüt hallerinin asılsız olduğuna inanmak ve zaman zaman Felak ve Nas surelerinin anlamlarını düşünerek okumaktır.” (Abdullah Ayan)
Soru:3)
Ben üniversitede tahsil yapan bir öğrenciyim. Bazen ders çalışırken aklıma çok saçma düşünceler geliyor. Bir defasında uzaylılar dünyayı yapmış olabilir mi, diye geldi aklıma. Sonra hemen aklıma Kur’ân geldi, mucizeler geldi… Hemen tevbe ettim. Şirke düştüm mü, diye çok korkuyorum, huzursuzum.
Cevap:
Sizin bana sorduğunuz bu sualin aynısını Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz’e de sormuşlar:
“Aklımıza öylesine kötü sözler geliyor ki, normal zamanlarda bunları söylemek küfür olur.”
Resul-i Ekrem (s.a.v.) onlara sordu:
−Siz bundan üzüntü duyuyor musunuz?
−Evet Ey Allah’ın Resulü, elbette üzüntü duyuyoruz.
−Öyle ise bunlar size zarar vermez. Üzüntü duymak imandandır. İmanlı insana vesvese zarar vermez, buyurmuşlardır.[6]
Aklımızdan geçenleri tatbikat safhasına koymadığımız müddetçe hiçbir şeyden sorumlu olmayız. Siz de zaten tövbe etmişsiniz. Bir daha böyle şeyler düşünmediğiniz müddetçe Allah affeder.
Soru:4)
Sık sık ayaklarım necasetli diye yıkıyorum; yıkadım mı, yıkamadım mı diye şüpheye kapılıyorum. Bu da beni yıpratıyor. Ne yapmam lazım? (Canım Yusuf Hocam, bu soruyu annem adına soruyorum, annem bunlarla çok uğraşıyor. Ailemiz size çok itibar ediyor, onun için söyledikleriniz bizim için çok önemli. Bir ricam daha olacak lütfen anneme biraz nasihatte bulunun.)
Cevap:
Sizin sorduğunuz bu sorunun değişik bir versiyonu bu kitapta daha önce de geçti ve cevabını yazdım oradan okuyabilirsiniz. Bu vesile ile soruyu adına yönelttiğiniz muhterem annenize de selâmlarımı saygılarımı iletin.
Vesvese şeytandandır. “Eüzü billahimine’ş-şetanirracim” dediğinde şeytan kaçar, anneciğin de rahatlar. Anneniz Allah’a sığınacak, her aklına geldiğinde. Allah’a yalvarıp şeytanın şerrinden Felak ve Nas surelerini okuyarak O’nun korumasına girecek ve böylece vesveseden kurtulmuş olacak inşallah.
Soru:5)
Hocam ben 15 yaşındayım. Aklıma öyle şeyler geliyor ki, biri şüpheyle inkâr ettirmek istiyor. Vesveselerden nasıl kurtulabilirim? Bir defasında aklıma gelen vesveselerle “acaba” dedim ama hâşâ kalben tasdik etmedim. Şirk mi işledim? Tevbe ettim ama korkuyorum. Yaşım küçük, bu konularda bilgim yok. Yardım eder misiniz?
Cevap:
Vesvese şeytanidir. Şeytan insana musallat olur, Müslüman’ın aklına türlü şeyler getirir. Böyle bir hal vuku bulduğunda inanan insanların nasıl hareket etmesi gerektiğini Kur’ân bize haber veriyor:
“Eğer şeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah’a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.” (A’raf , 7/200) Şeytan insana anormal şeyleri telkin etmeye çalıştığında yapılacak iş, Allah’a sığınmak ve O’ndan yardım istemektir. Onun şerrini Allah’ın yardımıyla defetmiş oluruz.
Bir de “Euzübesmele” çekerek Fatiha, Âyete’l-Kürsî, Felak ve Nas surelerini okuyarak yüce yaratıcıdan yardım ister, O’nun himayesini sığınır ve şeytanın şerrinden kurtulmuş oluruz.