Sayın Cumhurbaşkanın ?İSLAMIN güncellenmesi gerektiği?ne ilişkin konuşması üzerine eski yazılarımdan bazı pasajlar
Eski Dünya?Yeni Dünya ve Türkiye (Karar 20 Nisan 2016)
?Eski dünyanın durağan hayatı ve ihtiyaçları için yeterli olan kurallar, yeni dünyanın sürekli değişen ve çoğalan ihtiyaçlarını karşılayamaz oldu. Bu kaçınılmaz bir durumdu. Ama ?bence- İslâm dünyası (özellikle de siyaset, din ve eğitim kurumları) bu gerçeği göremedi; çünkü şartlarını kendisinin üretmediği bu değişim ve dönüşümü yaşamadı; yaşananları da izlemedi. Durumun vahametini anlayınca da çok geç kalmış, alışılmış hayat ile değişen hayat arasındaki mesafe çok açılmıştı.?
*Nereye Gidiyoruz? [Karar 27 Nisan 2016]
?? Ya da Türkiye, zor olanı ama olması gerekeni tercih edecek; yani İslâm´ı ve Kur´an´ı Peygamber´in Sünneti ve kültürel birikim ile içinde yaşadığımız somut olgular ve evrensel insanî değerler ışığında kavrayıp yaşayan yeni bir çığıra öncülük edecek.?
*
?Fıkıh?ımızın Sorunları (4 Mayıs 2016)
?Eski yüzyılların hayat şartlarına göre üretilmiş olan fıkhımız yeni hayattan kopmaya başladı. Çünkü hayat canlıdır, onu düzenleyen kurallar da canlı olmalıdır. Yoksa hayat değişirken kurallar geçmişte donup kalır, er veya geç işlevini kaybeder. Nitekim öyle de oldu.
Fukahamızın, önceki âlimlerin kendi dönemlerinin şartları içinde oluşturdukları kuralları yeni olgular ve gerçekliklerle yüzleştirip gerekli uyumu sağlamaları, buna uygun bir eğitim zihniyetini geliştirmeleri gerekirdi. Ancak onlar bunu yapmak yerine, o kuralları kutsallaştırıp dondurdular. Eski kurallarla yeni hayat arasındaki uyumsuzluk sorununu, fıkıh kültürüne ekledikleri ?kitâbu´l-hiyel?ler gibi sözde çözümlerle aşmaya çalıştılar.?
*
Bir İslâm Ülkesinde ?İnsan´ Olmak [25 Mayıs 2016 Karar]
?İnsana değer verilmesinden rahatsız olan bir zihniyet ortamında onurlu bir toplumsal gelişmenin sağlanması mümkün mü! Acı ama gerçektir ki, bugün İslâm dünyasında İslâm adına konuşanların çoğu, geçmişten gelen bir alışkanlıkla, insan ve onun ayırıcı yetenekleri olan aklın ve özgürlüğün ?neden o kadar da önemli olmadığı´nı kanıtlamayı neredeyse dinî bir görev saymakta, aksine davrananları bazı ucuz suçlamalarla bastırmaktadır. SIRF BU YÜZDEN İSLÂM ÜLKELERİNDE SON BİR ASIRDA NİCE ÜRETİCİ BEYİNLER HEBA EDİLDİ.?
*
Cemaatleri Sorgulama Zarureti [17.08.2016 Karar]
?FETÖ´cülerin ortalığa saçılan itirafları -iyi niyetlerinden emin olduğumuz- devlet ve siyaset adamlarımızın uzunca bir zamandan beri ciddi bir yanlışı tekrar ettiklerini gösteriyor.
O da şu: Devlet ve siyaset adamlarımız, beyinleri asırların ürettiği sakat bilgilerin çöplüğü haline gelmiş bulunan ve bu yüzden din anlayışları ciddi şekilde sorunlu olan kişilere ve gruplara fazla güveniyor, fazla itibar ediyorlar. Bu da ülke içinde ve dışında başımızı derde sokuyor. Bugün FETÖ yeteri kadar güç biriktirince bu ihanete kalkıştı; onca Müslümanın kanına girdi. Şimdi muteber kabul edilen başka bir yapının, yarın aynı gücü elde ederse kirlenmeyeceğinin, benzer şeyler yapmayacağının hiçbir garantisi yok. Dünyada İslâm dinini kötü amaçları için kullanan sapkın hareketler de güçsüz zamanlarında masum görünüyorlardı.?
*
Cemaat müdafilerine birkaç kelâm [2 Kasım 2016 Karar]
?Bugün İslâm toplumlarının içine düştüğü bataklığın başlangıç noktası, halkın hoşuna gidecek laflar etmedikleri için ülkelerinden sürülenler, kaçıp canlarını kurtaranlar değil; konuştukları yanlışlarla milyonları peşlerine takanlardır.
Tek örnek vereyim: Bugün Pakistan´da Müslümanlar birbirini tekfir ediyor; içindeki cemaatle birlikte birbirinin camilerini bombalıyorlar. Pakistan´ın bu hale gelmesinin suçlusu, başına on bin rupi ödül konduğu için ülkesinden kaçmak zorunda kalan Fazlurrahman değil, onun öldürülmesine fetva çıkaranlardır. Diğer birçok ülkenin bu hallere düşmesinin sebebi de Pakistan´dakinden farklı değil.
Eğer bugün ?Aman filan efendilerin, hazretlerin, camianın gönlü incinmesin? diyerek konuşursak, icraat yaparsak, -Allah korusun- 15 Temmuz´da uçurumun kenarından dönen ülkemiz, ?bir gecede değil ama- yıllar içinde ayağımızın altından kayar. Örnekler ortada.?
*
?Kadına şiddet´e farklı bir bakış (30.11.16 Karar)
?Eski dünya, savaşan, yurdunu koruyan, ülkeyi yöneten ve bütün bunları da bilek gücü ile yapan erkeğe, bu rollerine uygun haklar vermeyi adaletin gereği sayıyor, bu da kadını değersiz kılıyordu. Mesela Câhiliye Arapları kadına ve çocuğa mirastan pay vermez, bunu da şöyle açıklarlardı: ?Eli kılıç tutmayanın mirastan hakkı olamaz.?
Fakat çağımızda bilginin değeri arttığı, teknoloji sayesinde erkeğin fiziksel gücü giderek önemsizleştiği için, bu yeni dünya, erkekle aynı seviyede zihinsel donanımda olan kadını erkeğe eşit değerde görmeyi yine adaletin gereği saymaktadır. Kadınla ilgili eski telakki eski realitenin sonucuydu; yeni telakki de bu yeni realitenin dikte ettiği bir zorunluluktur. Hatta bu, her şeyi yapıp yaratan Allah´ın kanunudur, ?sünnetullah´tır. İyi kavrandığında görülür ki, Kur´an´ın kanunu da budur.?
*
İlâhiyat öğretimimize dair (Karar 21.12.16)
?İslâm toplumlarında yaşanan din bağlantılı sıkıntıların toplamından çıkardığım sonuca göre, bu dünyada dinî alanlarda verilen eğitim-öğretim artık sorun çözmediği gibi sorun üreten bir zihniyet oluşturuyor. Çünkü bu yapı, sistematiği, metodu ve muhtevası bakımından neredeyse bin yıl önceki Nizamiye medreseleriyle aynı, hatta ondan da geride. O yüzden de eskinin ?kutsal miras´ına tutsak edilmiş olan ilâhiyat eğitimi, sorun çözen insan yetiştiremiyor.?
*
Üniversiteler ve hocalar niye var? [4.1.17 Karar]
?Biz İlâhiyat hocalarının ?hepsi diyemem ama- önemli bir kısmı, akademik kariyer yapmaya başlayınca kendi alanının tarihî birikimiyle bir gönül bağı kuruyor, hatta bazıları o alanı neredeyse kutsuyor ve eleştirel düşünceye kapatıyorlar. FETÖ gibi, DAİŞ gibi sorunlar çıkınca da söyleyecek sözleri olmuyor. Biri çıkıp da ?Bizi buraya getiren şu dinî kültürümüzü gözden geçirelim? dediğinde de ?cemaat düşmanı? veya ?modernist, reformcu? gibi suçlamalara maruz kalıyor.?
*
Medrese nostaljisi [Karar 29.3.17]
?Bir asır önce Şeyhulislam Mustafa Sabri Efendi medreselerin durumunu, ?İstanbul´daki medreselerde ilim sukût etti. İrfan hakeza! ? Medreseler kuru kavil geveleyip duruyorlar? sözleriyle özetlemişti. Bu yüzden modern okullar açılmış, çoğunu da -işimize gelince yere göğe sığdıramadığımız- merhum II. Abdülhamid açtırmıştı.
Bugün İslâm dünyasının çektiği acıların, yıkımların temelinde yine medreseler veya medreseleşmiş okullar var; buralardan yetişen insan tipi var. Ürettikleri terör ve şiddetin ülkemizi ve dünyayı tehdit ettiği, acıların, iç savaşların kol gezdiği ülkelere bakarsanız hepsinde sayısız medreseler, binlerce çeşit medrese icazetleri, türlü türlü din anlayışları görürüsünüz.?
*
?Yeni şeyler söylemek lazım? (19.07.17 Karar)
?Zamanın ve olguların dönüşüm ve değişimine ayak uyduramamış toplumlarda yenileşme ve gelişmenin şartlarıyla donanamayanlar, yeniliklere ve gelişmeye odaklanamayanlar en iyi bildikleri konuya odaklanıyorlar: İlkel menfaat hesapları, ideoloji ve din üzerinden ihtilaf, kavga, hakaret, kaba kuvvet?
Bir özeleştiri niyetiyle dinî camiamızdan örnek vereyim: ?İslâm birlik, barış, kardeşlik dinidir? gibi ifadeleri en çok kullananlar en çok ayrılık, husumet ve kavga üretenlerdir. Bunu nasıl izah etmeliyiz?
İslâm toplumlarını perişan eden ana sorun, ?Hocamız, efendimiz, şeyhimiz, liderimiz, mezhebimiz, ulemamız, büyüklerimiz? ne söylediyse doğrusu odur? anlayışının zihinlerimiz üzerine karabasan gibi çökmesi, aklımızı fikrimizi tıkamasıdır.?
*
Diyanet ve din eğitimimiz [26.7.17 Karar]
?Biz istesek de istemesek de modern çağın gerçekleri, ihtiyaç ve talepleri karşı konulamaz biçimde kendini dikte etmektedir. Bu gerçek karşısında, başta din âlimleri ve din görevlileri olmak üzere, Müslüman toplumların eskisi gibi kalmaları hem yanlış hem tehlikeli hem de boşunadır. Ve İslâm toplumları bu yanlışları dün göremediler; bugün bu tehlikelerle boğuşuyorlar ve yarın bütün direnmelerinin boşuna olduğunu anlayacaklar; bu, ?sünnetullah´ın gereğidir; yani bu düzeni kuran Ulu Kudret böyle kurmuştur. Duamız ve dileğimiz bunu her şey için çok geç olmadan anlamış olalım.?