Dünyanın bir dili olsa ben geçiciyim çok da tamah etme dese. Makamın bir dili olsa ben kimse için baki olmadım dese. Şöhretin bir dili olsa bana çok güvenme bir an varım bir an yokum dese. Eşyanın dili olsa ''Malikül mübin olan Allah'a aitim sen sadece emanetçisin'' dese. Oturduğumuz evlerin bir dili olsa çok sahiplenme benimle gururlanma senin asıl evin bura değil dese. Bu sesleri gerçekten işitsek farklı davranır mıydık acaba? Mesela kırmaktan korkar mıydık insanları? “Nasıl olsa bu dünyada misafirim gelip geçeceğim kimsenin ahını almayayım” der miydik? Ah demişken sonunda kimseye kalmayacak ne geçici şeyler için ah çektik.

Şimdi görüş mesafemde balkonumdan uzaklara doğru bakıyorum ve bir daha kendi kendime fısıldıyorum Allah’tan gayrısının değil şu başını soktuğun ev başta olmak üzere yeryüzünde ne görüyorsan Allah’ın ''Malda yalan mülkte yalan var biraz da sen oyalan kabilinden'' bir oyalamacanın içindeyiz. Bunca faniliğin içinde ruhun bir baki arayışında.

 Bediüzzaman Said Nursi buyurur ki bunca faniliğin üstüne;

Acizim, aciz olanı istemem.

Ruhumu Rahman’a teslim eyledim, gayr istemem.

İsterim, fakat bir yâr-ı bâki isterim.

Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim.

Hiç ender hiçim, fakat bu mevcudatı umumen isterim.

 Gönül deryasından bu mısralar sözüldüğün de acaba üstad teskin olabilmiş miydi? Tüm bu hakikatsizliğin üstüne ışıl ışıl inci tanesi gibi sözler aydınlatmış mıydı tüm karanlık çıkmaz sokaklarını. Ezelî ve Ebedî olan Sani-i Zülcelâl’den acziyetini giderilmesini talep ederek. Bunun için de Üstad Hazretleri gibi “Fâniyim fâni olanı istemem. Âcizim âciz olanı istemem” diyerek niyazda bulunmak sanki tüm çaresizliğimize çare gibi. Evinle eşyayla parayla üstünlük taslama diyor üstad hepsi fani gücün yeter mi bir tanesini yanında götürmeye. Öyle aciziz ki ruhumuz bedenimizden ayrıldığında bedenimizi alıp defnetmeseler bedenimizin yanına yaklaşılmaz kokar. Şimdi insan buna rağmen acziyetini fark etmez ve ''BEN'' derse yıkıp dökerse öylesine geçmiş heba edilmiş bir ömürden başka bir şey değil geriye kalan.

Ey can! Faniyim fani olan hiçbir şey de medet yok. Tek çare bakiye kul olmak .

Ya baki entel baki ...

Bir dahaki yazıda buluşmak duası ile.