Rahmetli amcam Neşet ve oğulları, rahmetli Mehmet ve Bülent ÖZDEMİR’e ithaf olunur
Bu günlükleri kendimizi kendimizle yüzleştirmek için yazmıyorum. Ben sadece bunları yazarken rahatlıyorum. Belki okurken sizi rahatsız etmiş olabilirimde. Budan dolayı hepinizden özür diliyerek, helallik istiyor ve sizleri sevdiğimi söylüyorum
Bu günlerde en büyük ve güçlü muammalarımızla boğuştuğumuzu çok iyi biliyorum.
Yaşa ve öl değil bu günlerin adı. Bu günlerin adı, yaşa ve yaşat.
Akşamı nasıl yaparım., bilmiyorum. Gerçekten hiç bir şey yazmadım. Hiç bir şey okumadım. Bu gün zarardayım.Hava çok güzel. Nem oranı yüksek.Siteye biraz çıktım. Havuz başında bir saat kadar oturdum. Benden başka hiç kimse olmadığı için bu kadar oturdum. Yoksa oturmazdım.
iftar sonrası Oğulcan beyle dertleştik. Hemde çok uzun dertleştik. Yatsı ezanın okunmasına üç dakika var. Dede koltuğumda oturuyorum. Keyfim güzel ama bu gün çok şey yazamadığım için canım sıkkın. Bu gün evimi pinekleyen insan kokusu sardı.Sağlığımda şükür olsun rabbime, iyi. Dilerim sizinde sağlığınız iyidir.
Gece bakalım uyanınca ne okurum, ne yazarım. Bu arada oturma odam şu an karanlık değil. Biliyorsunuz benim virüs günlerimde en yakın arkadaşım, karanlık.Ezan okunuyor şu an. Bitince namazımı kılıp yatarım.
Bütün bunlara rağmen içimde sebebini bilmediğim ve tahminde edemediğim çok hoş bir heyecan, çok hoş bir ümitle doluydum. Hayret bu gün musikişinazlığımda hiç bir belirti yok.Hayret doğrusu.
Virüs kalp ve dimağımızı çok meşgul ettiği için, son günlerde onunla ilgili çok şey yazmıyorum.
Bu gün yiyenim Elvin’in doğum günü. Akşam hem onun doğum gününü kutlamak hemde iftar etmek için onlara maske takarak gideceğim.Programım şimdilik bu.
Birazda ekonomi; Saat; 12.14. Altın 379 seviyesinde dolarda hafif düşme var.Swap anlaşması Katar’a kayınca piyasalar dinamit yemiş balık gibi sersemledi. Yatırımcıların neye yöne kayacağı tahmin etmek zor.Ancak borsadaki hafif yükselişede kanmamak gerekir. Katar’la yapılan Swap sözleşmesinin sonucu bayram sonrasında belli olur.
Edebiyatımızdan ne kadar koptuğumuzu bu günlerde daha iyi fark ettim. Nabi’ yi, Baki’i Toynbee benden bizden daha iyi biliyor. Toynbee’ye bir gün soruyorlar, 51 yıldır Osmanlı arşivinde ne aradın. O cevap verir; Baki’inin yaşadığı yerde bulunmam yetmez mi?
Ben 40 yıldır İstanbul’dayım halen Osmanlı arşivine girmedim. O nedenle ben Toynbee olamadım, biz Toynbee olamadık.Problem bu?Toynbee belki Baki belki Nabi olmadı ama onları benden ve bizden daha bilmiş olması benim, bizim ayıbımız değil mi?
Kanuni ise şöyle diyor dünyayı yıllarca yönettim acizhane, değdiğimi bu hayatıma diye sorarsanız, derim ki, Baki gibi bir şair, Sinan gibi bir mimar benim devrimde bulundu bu bana yeter.
Cemil Meriç Nabi için şu tespiti yapıyor; sözün ufku şiir, şiirin ufku, Nabi’dir. Şimdi sorsak, aydınlara, kaç tanesi Nabi ve Baki’den birer şiir değil, birer mısra bilir? Bence bir elin parmaklarının sayısını geçmez, şiir okuyacak aydın. Şimdi kendi kültür ve edebiyatını bilmeyene ne kadar aydın denir? Neler kayıp etmişsiniz, dikkat ediyor musunuz?Dilimiz kesilmiş, dilimizi koparmışlar. Konuşuyoruz ama dilimiz yok, dilsizin. Veya dilimiz var ama konuşamıyoruz. Sadece ben değil, hepimiz kayıp olduk. Keşke dedemdem Osmanlıcayı keşke edebiyat öğretmenimden divan edebiyatını öğrenseydim. Şimdi vakit kış benim için ama bu yazıları okuyan gençler bu öğüdümü dikkatte alın. Günlerimi içimde kendi kültürüme ihanetin acısını hissederek geçiriyorum.Hem evde kal hapsi hem kültürümü bilmem için konulduğum, konulduğumuz kafes. Kafesimi ben mi yaptım, toplum mu yaptı bilmiyorum.
Şimdi bir şarkı dinleme vakti; ben gamlı hazan sen taze baharsın.Hicaz makamından bu şarkının hikayesini lütfen okuyunuz.
Ben karanlığı niçin seviyorum biliyor musunuz; avcı ona denir ki, karanlığa kurşun sıkar ve pireyi gözünden vurur. İşte bende karanlıkta kelimelerle kurşun sıkıp fikrin, görüşlerin gözünden vurayım. Geçen yazımın birinde de demiştim, evliyalar gece ( karanlıkta) zikir ederek takvanın gözünü açtılar, alimler gece çalışarak keşf yaptılar. Bu iki husus benim modelim olduğu için, karanlıkta çalışmayı seviyorum. Ben karanlıkta çalışırken aslında karanlıkta olanlara ışık olmak istiyorum. Lütfen sizde bir deneyiniz ve karanlıkta olanlara karanlıkta ışık olunuz.(Rabbim gurur ve nefsten sana sığınarak bunları yazdım)
Bu günlerde kendi kendime soru sormak ve ona cevap vermek galiba hayatımızın her anında vardı ama biz, hepimiz bunu bu günlerde yeni anlıyoruz. Belki önceleri toplumu sorgularken, şimdi hem toplumu hem kendimizi sorguluyoruz ve cevap bulmaya çalışıyoruz. Ne büyük bir değişim yaşıyoruz değil mi?Saat;15.05
Bu virüs rehaveti yalancı bir kurtuluş gibi geliyor bana. Yalvarıyorum, çıkmayınız demek geliyor içimden.Virüsle yaptığımız bu serseri yolculukta unutmamak gerekir ki, şöför kendimiziz.