Her seçimde partiler ve adaylar, ölçüsüz ve hesapsızca harcamalar yaparlar. Bunlar israftır. İsraf ise kim tarafından ve hangi gerekçe ile yapılırsa yapılsın haramdır.

Peygamberimiz (a.s.m): “Akan bir nehrin kenarında bile olsan normal bir miktarın üzerinde su kullanman israf olur,” buyurur.

Kur’an’ ise, “Yiyiniz, içiniz, ama israf etmeyiniz,” der.
“A’râf suresi 31.ayet”

Partilere, milyonlarca liralık hazine yardımı yapılmakta ve her seçimde, halkın bin bir zahmetle ödediği vergilerin bir kısmı, partilerin bu abartılı seçim masraflarına gitmekte.

Demokrasinin gereği olan seçime elbette karşı değiliz. Karşı olduğumuz husus; abartılı seçim harcamaları yapılması ve bunun milletin ödediği vergilerden karşılanmasıdır. Ayrıca bu yapılan afiş, pankart, promosyon gibi seçim kampanyası çalışmalarının, halk üzerinde etkisi olduğuna da inanmıyoruz. 

Partilerin ve adayların yapacakları propaganda masraflarını, kendi gelirlerinden karşılamaları gerekmez mi? Çünkü devlet tarafından ödenen bu meblağlarda, tüyü bitmedik yetimlerin hakkı ve halkın alın teri vardır. Vergi mükelleflerinin bu harcamalara rızası var mıdır? Aksi halde bu meblağları devlet adına veren, onları seve seve alıp israfla harcayanların, Ahiretteki manevî mesuliyetleri büyük olacaktır. Onlar bunun hesabını öbür dünyada İlahî adalete nasıl verecekler? 

Türkiye’de Batı standartlarında bir demokrasi uygulanıyor olsaydı, bu işlerin hesabı yapanlardan sorulurdu. Ama ülkemizde gerçek demokratik şuur ve hesap sorma alışkanlığı olmadığı için idareciler hesap verme endişesi taşımadan haksız hukuksuz icraat yapıyorlar.

İktisat der ki; istekler sonsuz, kaynaklar kıttır.
Kısacası: Yanlışlar karşısında duyarsız ve tepkisiz kalmaya, hakkını ve hukukunu bilip aramayarak sessiz kalmaya devam ettikçe, daha çok yanlış işler yapılır daha çok seçimde ülke kaynakları çar-çur edilir. Kur'an ve hadisler çizgisinde müslümanca yaşayarak kaynaklarımızı israf etmeyelim.