Kaç yıl oldu hatırlamıyorum. Oruçtan engelliyim. Bu halde iftarlara gitmeyi, yalandan iftar açmayı kendime yediremiyorum. Her yıl günlerce ramazan ayının anlamını, güzelliklerini, nostaljisini, folklorunu, ille de Bektaşi fıkralarını yazmaktan da eskilerin deyimiyle farıdım gayrı.  

Eğer yazmış olsaydım, bugün yazıma bir mâni ile başlardım:

“On dört günlük Oruç

Derdimi aldı gitti,

Rızık için endişe;

Artık beynimde bitti”

Bu da yalan. Vallahi de yalan, billahi de yalan. Rızık için endişe hiç bitmiyor. Günden güne, yıldan yıla zamlana zamlana artıyor. Haydi diyelim, beyninde bitti. Midemizde ki gurultuyu ne yapalım.

Makalenin devamını istanbulgazetesi.com.tr'den okuyabilirsiniz.