Rahmetli Mehmet Niyazi ÖZDEMİR’e
Haziran ayının ikinci günü. Günlerden Salı.Bugün
aşkın, ümidin vecdin dolu olacağı bir gün olmasını çok istiyorum.Güneş sadece doğayı değil, benimde günümü ısıtacağına inanıyorum.
Remzi Oğuz Arık, bütün bir ömrü cephedeymiş gibi geçireceksin derken, savaşmayı değil çalışmayı işaret ediyordu. Benimde hayatımın böyle geçmesini idealim olmuştur ama nafile.Her şey gibi belki durabilir fakat mücadelemin durması benim ölmem demekti. Haşa, ölmemek için mücadele, ölmemek için çalışma aşkı bir fertten bir topluma yansıtılsa kalkınma hareketi başlamış demektir. Kendimi toplumla bütünleştirdiğim bu cümlem bir gurur değil, bireysel bir mensubiyet şuurudur. Ferdin gündüz tesbihatı üretmek, gece tesbihatı, ibadettir.Namaz ruhun, üretmek bedenin ibadetidir. Kafam iktisadi kalkınmanın metafizik temelline bugün niçin girdi ki, anlamadım.
Riya elbisesi giymek yalan elbisesini giymektir.Yalan elbisesini ütülemek ise ahlaksızdır. Ahlaksızlığın hakim olduğu toplum azgelişmiş toplumdur.
Hareket vücudun bir yerden bir yere gitme eylemi değildir. Hareket ruhun seyr-i sülüğüdür. Zamansız ve mekansız ruhun yer değiştirmesidir.Bu gün ruhun hikayesini yazmak istiyor gönlüm.Zaten la-zaman vakti şu an.Saat;05.32.Zaten odam, la-mekan; karanlık.Namazdan sonra uyumak ve uyandığında ruhun, gönlün ve beynin ferahlığını hissetmektir, hareket. O uyku sürecinde bir veliyi, evliyayı veya bir dostu rüyada görmektir, hareket. Ve ben bunu yaşadım işte bu sabah. Saat, 06.32
Artık bu hareket kavramına şöyle bir nokta kayacak şu cümleleri yazalım. Ya Allah, Ya Bismillah;Uyumak için içi titriyordu. Yatağına gitti. Eline dünden kalma kitabı'nı aldı ve açtı; okudukları iyice uykusunu kaçırdı.Hem kitabı hem gözlerini kapattı. Odası zaten karanlıktı.Tıpkı mağarada gibiydi. Gözlerini kapatmasada olurdu.Biliyordu gözleri açık uyuyamazdı ki!Dayanamadı ve kalktı masanın başına geçti. Kalemini aldı. Dertleri vardı, sırları vardı.Birilerine anlatmalıydı.
Kalem çobanın çomağı, kelimeler koyundu onun için.Çomağını sürdükçe kağıda koyunlar otluyordu, sanki.ilk cümlesi şu oldu; ben hayatta haz aramadım, fazilet aradım.Ve devam etti; vefalar ödedim ama onlar beni vesayet altına aldılar. Ne zaman ki zincirlerimi kırdım, işte o an ben haz arayan biri oldum, onlar için.Haz adamı veya onların deyimi ile 'hain' oldum.Benim asil ve faziletli dostlarım, benim size olan sadakatimi, kutsal zekanıza sarsılmaz inancımın hiç bitmeyeceğini sanıyordum.Ben size köle iken kendimi çok mutlu his ediyordum.Şimdi ise mutlu olduğum esaret günlerime üzülerek bahtiyarım. Sizce hangisi doğru?Son yıllarda ki benzimin uçukluğu iç dünyamda çektiğim huzurumdu.Dünyadan el çeken ve halvete çekilen bir sofiye dönmüştü.Hayatının efsane tarafı da onun bu ocaklaşan halvetiydi.Ocakta yandıkça saf bir altın oluyordu.Gönül kuyusuna attığı sonda ise zemzem olarak gözlerinden akıyordu.
Onların yanında bir nesne olduğunu yeni yeni kavrıyordum diye yazınca, kağıdın üzerine bir damla düştü. Bu bir damla değil geçen kırk yılın tortulaşmış haliydi ve o nedenle göğsüne çok ağır geldi. Eğildi, diliyle gözyaşını içine aldı ve nesne olan vücudunu ruh manasına dönüştü. Ama gözyaşı dinmiyordu. Kalemini bıraktı ve zangır zangır titredi, hüngür hüngür ağladı.Sonra elilerini yüzüne kapattı ve ağlarken düşündü;işte “Özgürlüğümün nişanesi” diye.Masadan kalktı ve lavaboya gidip abdest aldı, odasına dönüp seccadesini serip o geceki teheccüt namazı kıldı ve meleklere selam verdikten sonra, başladı dua etmeye.'Yarabbi ellerim boş kalbim kara dergahına geldim, izzetine geldim.Ellerimi boş gönlümü izzetsiz, 'faziletsiz' bırakma Yarabbi.Yarabbi ben pişmanım bütün yaptığım günahlarımdan, Habibinin yüzü suyu hürmetine beni bağışla beni af et.”İnşallah bir daha” ben yapmayacağım yüce Tanrı'm.Sen ki alemin şifası, sen ki alemi yaratansın, ne olur Rabbim beni ve alemi yeniden yarat.Nazar kıl, aya bu gece. Ay yarılsın içinden Habibinin mahcemali görünsün.Yarabbi bağışla Yarabbi af et beni, af et annemi, af et babamı, af et alemi islami.Yarabbi sana secde ettikçe, tiksindiğim hayattan kurtuluyor, ölmekten zevk bulan Mevlana'ya dönüyorum. Beni bundan mahrum etme Yarabbi.Yarabbi sana kıyama durunca dergaha eğri odun götürmeyen Yunus oluyorum Yarabbi . Beni bundan da mahrum bırakma, yarabbi.Yarabbi rukiye gidince “dal” oluyorum. Beni bizi alemi İslam'ı bundan da mahrum bırakma Yarabbi.Yarabbi tüyler ürpertici hayatımızda beyaz güvercinler yok yok Tanrı'm ebabil kuşları uçsun, buraklar koşsun.Bizi eşyasız bırak, sensiz bırakma Yarabbi.Yarrabi, bizi riyadan, bizi yalandan, bizi nefsin karanlık çukurlarından, şeytanın her türlü hilesinde sen koru.Biz aciz, biz naçar kullarının kabir çukuruna boş bir kova gibi gitmemize mani ol Yarabbi.Sana ermişlerin, kendinden geçip sen olmuş Hallacı Mansurlarının, Yesevilerin, şah-I Nakşibendilerinin, Abdülkadir'i Geylânilerinin yanına bir tutam Gül'le giden kullardan eyle bizi.Gönlümü, kalbimi senle doldur, deli divane olayım, dağlarda Ferhat çöllerde Mecnun olayım.Yarabbi önüne diz çöktüm, harap halimi, zelil halimi gör diye. Yarabbi çıkar beni bu girdaptan. Boğma beni, koma beni bu balçıkta.
Rabbim sen beni, sen bizi bizden daha iyi tanır bizden daha iyi bilirsin. Gönlümüzden aklımızdan geçenlerin imanımızı lekelememize ruhumuzu kirletmemize engel ol, nurlu ışığın bataklıkları kurutsun, kirleri ak- pak etsin.Rabbim alnımızdan değil kalbimizden öp, Rabbim alın secdesi değil gönül secdesi edenlerden eyle.
Ağlayarak ve içim titriyerek geldiğim bu dünyada seni bulacağımı bilsem hiç ağlarmıydım doğarken, içim korkudan titrermiydi.Issız odalarda seni düşünmek seni zikretmek ve sana secde etmek, şah damarımda olduğunu bilmek, Rabbim ben cennetteyim, başka cennet istemem, istemem, istemem Rabbim. Rabbim, annemin çeyizi olan bu tüylü seccade benim cennetim oldu.Beni bu cennetten çıkarma, Çıkarma Rabbim”. Avuçlarını yüzüne sürdü, seccadesini topladı ve yatağına gitti. Bu kez yatağını mezarı gibi düşündü ve dedi ki, Rabbim bu yatağım Kabe Duvarı'nın dibindeki toprak olsun. Başımı koyduğum yastık peygamberimizin Ayakları olsun. Üzerime örttüğüm yorgan evliyaların hazretlerinin cübbesi olsun.Rüyamı rahmet ışıkların aydınlatsın', dedi ve uyudu bir daha uyanmadı.
Not;Cenaze töreni yapmayın.Cami cemaati bu kağıtta yazılan duayı okusun.
Milliyetçi Hareket Partisi içerindeki milliyetçilik kavramı çok ama çok yazıldı çizildi. Bende onun içindeki “ hareket” kavramını galiba bu gün yazdım.Bir başka ve geniş anlatımla yukardaki yazım benim Milliyetçi Hareket Partisi içerindeki “hareket” kavramını anlayışımdır.Hareketin bendeki mana buluşunun öyküsünü yazdım.
Gelecek her saldırıya göğsümü siper ede ede yazdım.
Uykum geldi. Uyumalıyım. Fonda kanun, saz ve mey üçlüsü eşliğinde “Belalım” var. Tavsiye ederim çok güzel icra edilmiş.
Bugün iki dostu rüyamda gördüm biri rahmetli Fikret Özdil, diğeri Prof. Yaşar Kaya.Allah hayırlara yazsın. Sanırım gün doğdu. İsterse gün batsın. Hiç önemli değil. Karanlığımda aydınca yaşıyorum. Fon müziğinde şimdi yine kanunla “eğilmez başın yere, efem” ege türküsü var.Ha, buda çok güzel.
Saat, 09.57.Yatağımdan çıkmadım. Acıktım ama. Birazdan kalkarım, yatağımı düzenler, kendime sade bir kahvaltı hazırlarım; haşlanmış yumurta, peynir, zeytin ve çay. Sonra sıcak bir bardak suya limon, zerdeçal, keçiboynuzu tozu koyup içme. Ve böylece güne başlama. Bu gün evden çıkmayı düşünmüyorum. Hayırlısı bakalım. Haydi ya Allah...
Ofise gittim. 3 saat kadar oturup eve geldim. Yemek ısıtıp yiyeceğim. Sonra ya kitap ya da film izlerim.
İçerde sıkıldım. Sitenin havuzuna gelip oturdum. Biraz kalp çarpıntım çıktı. Artık yaş 61 bu kadar olsun. Fakat yirmi dakikadır hızlı atıyor.Korkmayın, korkmayın.Terleme yok. Sırt, göğüs ve sol kol ağrım yoktur. Belki hızlı yemek yedim ondan olabilir. Birde sulu köfte yedim. O da şişkinlik yapıp kalbimi zorlayabilir. Neyse. Günlerdir hastalık konuşuyoruz. Bugünde konuşmayalım ya. Bitti hastalık sohbeti.
Akşam güneşi çok çok güzel. Havuz başında benden başka kimse yok.Rüzgar yok, ses yok. Arada martılar vıyaklıyor ama o kadarda olsun.
Ablam yazlığına gideceği için onu ziyarete gittim. Hemde kafamı dağıttım. Yiyenim puaça getirdik diye telefon edince evime geldim. İnşallah kırmızı ışıkta geçmemişimdir.
Şu an saat, 22.40. Namazımı kılıp, yatağıma girdim. Bu geceyi nasıl geçireceğim düşünmek istemiyorum. Survivor izlemeye çalışıyorum. İlk kez bu yıl virüsün yüzünden Survivor izliyorum ama takip etmiyorum.birazdan kapatır uyumaya çalışırım.Bu gece gergin olduğum için yalnızlığımla ilgili bir şey yazmayacağım.Hiç uykum yok, haberiniz olsun. Bu nedenle yazım uzun olabilir.Uzun yazdığım için bana sitem eden arkadaşlarım artık kızmıyorlar.Yatıyorum. İyi geceler.23.35
02/06/2020
Rahmetli Mehmet Niyazi ÖZDEMİR’e
Zeki Özdemir
Yorumlar