Sürekli aynı şeylerden bahsettiğimi, dönüp dolaşıp aynı yere geldiğimi ve ne mahalle maçlarıymış arkadaş dediğinizi duyar gibiyim.
Bana sorarsanız, futbolda işin özü orada...
Bugün ülkemizde futbola dair tartıştığımız her sorunun temel noktasını orada bulmak mümkün!
Ülke futbolumuzun vergi ve maliye borçlarının dışında genel bütçeleri, hepimizin bildiği gibi artık SOS veriyor.
En baştan şunu söyleyeyim “Yabancı futbolcu sorunu”...
Yabancılar “sınırlı mı olsun sınırsız mı” sözleri ve “kaçı sahada olsun kaçı kenarda beklesin” söylemleri artık tiksindirir duruma geldi.
Yeni TFF yönetimi geldi.
Onlarda ilk önce yabancı kuralına el attılar.
Sonunda serbest bıraktılar desem yeridir.
Takımlar kadrolarında 14 yabancı futbolcu bulundurabilecekleri gibi gerekirse sahaya çıkacak olan 11’de tamamını da oynatabilecekler.
Yabancı futbolcuyu boş verin, alt yapıya önem verin!
Son yıllarda zaten alt yapının adını ağzımıza almaya korkar olduk, çünkü bir dokun bin ah işit!
Kısacası takımlarımızda başarısızlığın, çözümsüzlüğün biri bin para...
Bana, “E bunların mahalle maçlarıyla ne alakası var” diyebilirsiniz, o halde yanıt vereyim.
Tüm kariyerli ve şöhret olmuş futbolcuların söylediği güzel bir söz var, “En iyi futbol eğitimi sokaklarda verilendir” diye.
Hakikaten şöyle bir düşünün “bir dakika” şimdi, hangimiz çocukluk ve gençlik yıllarımızda Sivas’ta bir mahalle maçımız yok?
Ben bile oynadım, hem tekke önünde hem de eski adıyla Köy Hizmetlerinin arkasında bulunan “üçgen” dediğimiz futbol sahalarında...
Ne mahalle maçları oynardık, kıran kırana.
Bir çoğumuzun doğru düzgün, spor yani futbol malzemesi bile yoktu.
Kramponu olan ne ala ya diğerleri...
Neredeyse her mahalle arasında; geniş kot üstüne askılı atlet mi giyen dersiniz, kundurayla oynayan mı?
Atladığı zaman bir yeri ağrımasın diye yün kazak giyip kaleye geçen mi?
Kara lastik ayakkabılar, hele birde içi astarlıysa değme kramponlara taş çıkartırdı.
Üstelik babalarımızın alım gücü o kadar düşüktü ki, spor yapmaya para harcayacak ekstra durumumuz bile yoktu.
Tüm bu yoksulluklar içinde çıkan yıldızlara bakın peki, Rıdvanlar, Hamiler, Ertuğrullar, Aliler, Metinler, Feyyazlar, Sergenler, Rızalar...
Bugün kimler var bu kalitede?
Hiç kimse yok!
Çünkü artık “sokak aralarında” yada “boş arsalarda” mahalle maçı yapan kimse yok.
Biraz yeteneği olan gençleri, şehir baskısı, hoca baskısı, medya baskısı derken yok edip gidiyoruz.
Geriye kalanlar da futbol eğitimini ve saygıyı “sözlü mahalle kurallarını” öğrenmediği için yetenekli de olsa zihinsel ve beyinsel olarak eksik yani sakat geliştiğinden bir yerde çabuk kırılıyor.
Oysa ki, geçmiş yıllarda öyle miydi?
Kendimizce, yaşça büyüklerle oynamak diye şerefli bir yükselişimiz vardı.
Nerde mi?
Mahalle aralarında ve toprak sahalarda oynadığımız “mahalle” maçlarında...
Sadece gazozuna mıydı maçlar?
Elbette hayır.
Hepimizin bir hayali ve isteği vardı.
Birgün, gönül verdiğimiz Sivasspor’da forma giymek.
Kalın sağlıcakla...