Her gün neredeyse toplanmaya başlayan ve ülke futbolu için çeşitli kararlar alan Kulüpler Birliği’nin tarihçesine, göz atmakla başlayalım isterseniz.
Elbet, benim de bu yapıya ve çalışma mekanizmasına bir çift sözüm olacak!
Kulüpler Birliği veya resmî olarak tam adıyla Türkiye Süper Lig Profesyonel Futbol Kulüpleri Vakfı’nın kuruluşu 2000 yılına dayanıyor.
Birliğin kuruluş amacı ise, Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav'ın öncülüğü ile Süper Lig'deki takımların birlik ve beraberliklerini sağlamak ve meydana gelen sorunlara ortak bir çözüm bulma gayesiydi.
Evet, Kulüpler Birliği’nin ilk oluşumunda Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş takımları bulunmazken, sadece Anadolu takımları vardı.
Futbol maçlarının yayınlanması için ihalede “Havuz Sistemi”nin getirilmesi ve yayıncı kuruluşlarında devreye girmesiyle (O dönemki Lig Tv) Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş kulüpleri de birliğine dahil edildi.
Böylelikle, Süper Lig'deki tüm takımları kapsayan bir vakıf olma statüsüne kavuşmuştur.
Kulüplerin, çoğunlukla başkanlar düzeyinde katıldığı toplantılara kimi zaman kulüp başkanlarının vekâlet verdiği kulüp yöneticileri de katılmaktadır.
Her ne kadar, kuruluş gayesi ilk yıllarda Anadolu takımlarının çıkarlarını korumak ve gözetmek üzerine olsa da son yıllarda Süper Lig kulüplerinin tamamının menfaatlerini gözetmeye başlamıştır.
Güncel futbol sorunlarını tartışıp, Süper Lig kulüpleri olarak sorunlara çözüm getirmek veya ortak görüş bildirmek üzerine çalışmalar da yapmaktadır.
Kulüpler Birliğine katılma statüsü ise şu şeklide; her sezon küme düşme ve küme çıkma durumlarına göre değişir. Takımlar Süper Lig'den düştükleri takdirde aynı zamanda Kulüpler Birliğine de veda etmiş olurlar.
Buraya kadar her şey normal!
Gelelim bir çift sözümüze...
Peki soruyorum size; Asıl amacı “Türk futbolunu ve spor kulüplerini geliştirmek, Türkiye futbol liglerinin asli unsurları olan spor kulüpleri arasında dayanışmayı ve dostluğu sağlamak.” olmasına rağmen, bunu başarabildi mi?
Bence hayır...
Evet, TFF Başkanı’nı seçecek oy oranına ve potansiyele sahip durum da Kulüpler Birliği...
Yani futbolun asıl sahibi “Kulüpler Birliği” oldu.
Amaç çok basitti aslında...
Türk futbolunu ileriye ve başarılara taşımak birinci öncelik olsa da kaynak yaratmak ve eldeki bulunan mevcut kaynakları çeşitlendirmekti.
Bu yapıldığı takdir de kulüplerin mevcut gelirlerinde artış olacak ve daha iyi imkanlara sahip olunacaktı.
Amma ve lakin, günümüzde gelir kaynağının peşinde koşmuyor Kulüpler Birliği!
Keşke kuruluşunda tanımlanan ve bizim bildiğimiz görevini yerine getirse...
Ama, hep birilerinin çıkarına hizmet ettirildi.
Geçmiş yıllarda yaşanan bir örnek vereyim size; Bazı başkanlar, çoğu kulübün haberi bile olmadığı bir bildiri yayımlayıp, yine birlik içindeki bir başka kulüple öteki camiaları karşı karşıya getirecek zemin bile hazırladılar.
Kayıkçı kavgasına bile çanak tuttular...
Peki, Amacı kulüpleri maddi krizden kurtarmak olan bu yapı, bunu başara bildi mi?
Tabi ki yine “hayır” diyeceğim.
Kulüplerin, birçoğu borç batağında ve bu kimsenin umurunda değil.
Öyle değil mi?
Kalın sağlıcakla...