İşte bunu teşbihlerde aramak gerek…

***

Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kan dikenle karışınca bu tat devenin daha çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve. Devenin sahibi eğer deveyi zapteder, kaktüs yemeden kurtarırsa, “Hareseden kurtardım!” der, yani hırstan… Hırsın insanı öldürdüğünü de bilmeyen yoktur her halde…

***

Bir İngiliz gazeteci, Sina Çölü’nü geçerken rastladığı bir bedeviye sorar:

“Sence lider kimdir?”

Bedevi bu soruya bir öykü ile cevap vermek istediğini söyler ve öyküyü anlatır:

Bedevinin biri kızgın güneş altında Sina Çölü’nde ilerlerken birden hava kararmaya başlar. Gökyüzünde tek tük görülen kuşlar da kararan ufkun aksi istikametine doğru uçarak gözden kaybolurlar. Tecrübe sahibi olan bedevi bu işaretlerin kum fırtınasının habercisi olduğunu anlar. Devesini çökertir. Heybeden çıkardığı kazıkları kumlara çakıverir. Deveyi de bu kazıklardan birine bağlar. Sonra heybesinden katlı hâlde bulunan çadır bezini çıkartır, bu kazıklara tutturur ve fırtına gelmeden çadırın içine girer. Derken fırtına bütün şiddetiyle yaklaşır. Çadırı sökercesine sallamaya başlar. Kızgın kumlar, çadırı delecekmiş gibi fırtınanın önünde savrulmakta, çadırın yüzeyine çarpmaktadır. Bu arada kum tanelerinin birer kurşun gibi bedenine saplanmasından canı iyice yanan deve dile gelip sahibine seslenir:

‘Efendi, canım çok yanıyor. Hiç olmazsa başımı çadırın içine sokmama izin verir misin?’

Bu kum fırtınasında dışarıda kalmanın ne demek olduğunu iyi bilen bedevi, zavallı devenin bu küçük dileğini kabul eder.

‘Peki, sadece başını çadırdan içeri sokabilirsin!’ diyerek kapıyı bağlayan düğümleri çözer. Deve de başını çadırın içine sokar. Dışarıda fırtına gittikçe şiddetini arttırmaktadır. Canı yanan deve yine seslenir:

‘Efendi, derimin en ince olduğu bölgem boyun kısmımdır. Kumlar boynuma çarptıkça canım çok yanıyor. İzin ver boynumu da sokayım.’

Bedevi buna da ‘Peki’ der. Fırtına daha da şiddetlenir. Deve bu kez iniltili bir sesle ‘Efendi ne olur, hörgücümü de çadıra sokmaya izin ver!’ der. Bedevi devenin bu isteğini de kerhen kabul eder. Deve çadıra girer. Bu defa da çadırda yer kalmaz. Bu duruma bedeviden önce deve tepki gösterir.

‘Efendi bu çadır ikimize birden dar geliyor. Sen dışarı çıkıp başının çaresine bakar mısın?’

Siz bana, ‘Lider kimdir?’ demiştiniz değil mi?

Şimdi cevap veriyorum: Lider devenin başını bile çadırın içine sokmasına izin vermeyen kimsedir.”

Yani hırsını içeri almayan, kollektif olarak bunu kullanandır…

***

Kıssadan hisse: lider odur ki, kendini tehlikeye atmaz, halkını tehlikeye atmaz, devleti tehlikeye atmaz…

İnsanları hırs bitirir, mal hırsı bitirir, makam hırsı bitirir…

Dikkatli olmak lazım, şahsi hırs dizginlenmeli, kollektif ruha hayat verdirmelidir…