İşiniz yazı yazmak ise insanları normalinden fazla gözlemliyorsunuz? Kalabalık bir ortamda ses tonunu yükseltmiş telefonla konuşan bir beyefendinin sesi size kadar geliyor. “Ben elimden geleni yaptım! Ne biçim insanmış! Ona söyle...” Öfke ile kurulmuş cümleler ne kadar da incitici, yaralayıcı. Kim bilir konu ne, kim haklı kim haksız. Bunu bilmemiz mümkün değil elbette ama o anı gözlemlerken düşündüğüm şey ''İnsanın imtihanı yine insanla.''

Sonra tabiata bakıyorsunuz, ağaçlar, çiçekler kasım ayı ile birlikde nasılda değişip dönüşüyor. Son baharı kabul etmiş tekrar yeşereceği günü bekliyor, çiçekler bahar da renk renk tekrar açacak ama zerrelerine kadar bir teslimiyet! Tabiat insanın hizmetinde insanla hiç kavgası yok, son bahar turuncunun en coşkulu hali sanki yeşile bakarak huzur duyan kalp, şimdi turuncunun Rabbine şükrediyor. Niyeti şükretmek ise...

Sonra hayvanları seyre dalıyorsunuz hepsinin bir görevi var, hepsi insana hizmette adeta yarışıyor. Her şey öylesine muazzam, taze ki hiç inekden aldığınız süt bozulmuş olarak çıkıyor mu? Toprağa attığınız her şey hayat buluyor.

Pazardan yeşillik diye tek bir sınıf gibi adlandırdığınız yeşillikleri düşünün. Roka, tere, dereotu, nane, semiz otu, fesleğen, maydanoz, hepsinin tadı aroması ne kadar farklı hiçbiri birine benzemiyor. Hepsi ayrı bir ahenk ya reyhan kokusu, rengi... Tazeliğini çok uzun süre muhafaza edemiyorsunuz. Hassas olmanız lazım bu güzel bitkiye karşı. Tıpkı insan gibi o yüzden Nebi ''Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin'i severken reyhanlarım'' diye seviyordu anlaşılan. Ne soğuğu ne sıcağı seven bu bitki insanın ruh halini mi temsil ediyor. Yaratılış hikayesi aynı olan, hemen hemen yaşamdan beklentisi aynı olan insan kardeşlerimize muamele ederken biraz hassas davranmak. Belki de toplumsal huzuru sağlayacak. Pazardan aldığımız reyhana bile daha itinalıyız. Hak etmiyor mu dünyayı, yaşamı, havayı, güneşi, paylaştığımız insana biraz daha insan insana bir ilişki kurmanın yolunu aramak. Bu kadar mı zor?

Bakın arılar balmumunu nasıl yapıyor:

Peteklerin temel inşaat malzemesi bal mumudur. Arılar balmumunu, karınlarının altında yer alan 4 çift salgı bezinden salgılarlar. Salgıladıkları balmumlarını, salgı bezlerinin arasından bacakları yardımıyla alırlar. Arılar petek yaparken çok kalabalık olurlar, çünkü birbirlerine kenetlenerek balmumu için yeterli sıcaklığı sağlamaya çalışırlar. Yeterli sıcaklık sağlandığında balmumu salgılanır. Ürettikleri balmumu ile binlerce altıgen hücre üretir ve ürettikleri hücreleri birleştirerek petekleri oluştururlar. Petek hücrelerinin genişliğini ve kalınlığını da hassas algılayıcı tüyleri sayesinde ölçerler. Bu nedenle bu şekiller tamamen kusursuzdur. Arılar, ballarını bu kusursuz peteklerin içine bırakır.

Ekip çalışması ortaya koyuyorlar. Balmumu için kenetleniyorlar ilk adım güçlü olması lazım bunu biliyorlar. Sırt sırta veriyorlar. Yaşam dostluktan iyilikten yana. Tüm güzel anlarımız sanki eflatun. O güzel anları bozan tüm kötü sözler sanki gri.

Eflatun'un rengi ile temaşa ettiğimiz anlarımız grinin karamsarlığı ile bozulmasın hiçbir zaman.

Her yaşam bir renktir. Herkesin rengine saygı duyarak yola devam.