Bir tarafta vahşi sırtlan sürüsü, bir tarafta aguşunu açmış, şehadete hazırlanan bedenler… Gelibolu, komple Çanakkale savaşı nedir dendiğinde benim aklıma gelen hep budur, Aşırılıkların çağıdır ve aşırılıkların savaşıdır bu savaşlar. Şimdi ise bu aşırılıkların çağının mirasında bizler varız… Güç dengesinin olmadığı dönemlerin hemen ardından güçlünün daha güçlendiği, zayıfın ise daha zayıf olmasının uğraşısında bir mirasın içerisindeyiz, sıkıntı da tam bu işte… 1915’in Şubat ayında başlayan Gelibolu kuşatma çalışmasında dönemin en güçlü demir yığını İngiliz Kraliyet Donanması, her gittiği yerde devasa görünümü ile bir mermi bile atmadan teslim alacağı Çanakkale’yi hayal etmişti. Ama bu hayali daha ilk anda batmış, 1915 yılının 18 Mart gününde İstanbul ve ardından Sivastopol’a uzanacak koridorda mıh gibi çakılıkalmıştı. İşte tam 108 yıl önce bugün deniz harbinde devasa demir yığınları çekilmiş, inanmış bedenler karşısında yenilgiyi kabul etmişti.  Ne müthiş bir olay!  Çanakkale’yi geçememişlerdi, zırh yığını donanma aciz kalmış, insan bedenleri karşısında geri çekilmişti. Bu tarihe düşülen bir dipnottu… İngilizler için utanç vesikası… Bizler için de şükür ve şehadetler vesikası… Ben burada duracağım işte… Taaa Aralık ayına kadar sürecek olan ve batının kara harekatının hezimetini de yaşadığını dile getirmeden, 108 yıl önce bugün ki günün değerlendirmesini yapacağım, acizane… Evet, tarihin dev zırh yığınları insan bedeni karşısında donmuştu, mıh gibi çakılmış ve geri dönmüştü… Koca Yusuf’un 350 kiloluk dev topu sırtlayıp, besmeleyle geminin bacası içinden geçirmesinin ardından 108 yıl geçti, tam 108 yıl… Plan nedir, proje nedir? Peki sonuç nedir? Geçemediler… Karşılarında inanmış insanlardan dolayı geri adım attılar tam 108 yıl önce bugün… Geçemediler… Ve ülkemiz bu 108 yıl içerisinde devrim yaşadı, Cumhuriyet’i kurdu… Cumhuriyet içinde askeri vesayetler yaşadı… Büyük olaylarla acılar yaşadı, insanları birbirine kırdırıldı… Çarpık kentleşmeler yaptı, evleri sellere karıştı, evleri deprem felaketleri ile yıkıldı… Dış düşmana karşı bilinçlendi, kuvvetlendi, vatan toprağına düşman ayağını bastırmadı, geçemediler ama… Kendi içimizdeki cahilleri önleyemedik… Bu vatanda ebedi olarak kalmak isteyen bizler, kendi yaptığımız binaların altında kaldık… Çanakkale’de 57 bini Şehit, 21 bini hastalıktan ölüm, 10 bini kayıp, 100 bini yaralı, 64 bini hasta olmak üzere toplam zayiatı 252 bin kişi olarak belirtiliyor. Kurtuluş Savaşı’nda ise 30 bin şehitten bahsedilir… Ama en son depremde 50 bini bulan ölümüz var, 50 bin can… Şehitlerimizin sorumlularına en ağır bedeli ödeten bizler, deprem felaketiyle yok olan canlarımızın bedelinin ödetilmesini istiyoruz… Evet, Çanakkale geçilmedi ama… Depremlere, sellere, vesayetlere karşı ülkemiz için hala “Geçilmeyecek” diyemiyoruz…