Yabancı futbolcular için ülkemiz tam bir cennet diyebilirim.
Oldu bitti, hiç sevmem yabancı hayranlığını.
Bizim insanımızın neyi var da yabancılara kul köle oluyoruz!
Kulüplerin başında bulunan yöneticiler, transfer döneminde bol keseden para harcamayı çok seviyorlar.
Bunu hepsi için söylemek doğru olmaz tabi ki!
Birçok kulüp başkanı ve yönetici kendi iş yerlerinde göstermedikleri bonkörlüğü kulüplerinde yabancı futbolcu transferlerinde oldukça fazla gösteriyorlar.
Peki kendi iş yerlerinde böyle bol keseden para harcarlar mı?
Her transfer döneminde yabancı futbolculara ve teknik direktörlere milyon EURO’lar balya balya harcanıyor.
Sonuç; Ne mi oluyor dersiniz?
Her sezon birkaç yabancı futbolcu transferinin dışında geri kalanlarda çoğunlukta yaşanan hep hüsran!
Transfer edilen yabancı futbolcular ve teknik direktörler, ülkemize ilk ayak bastıkları yer olan hava alanlarında binlerce taraftar karşılıyor.
Hatta isimlerine şarkılar bile söyleniyor!
Ya giderken, bize bıraktıkları ise UEFA’da açılan alacak verecek davası...
Ardından paralar faiziyle ödendiği gibi kulüplerimize verilen transfer yasakları ve cezalar!
Kaç yabancı futbolcu ve teknik direktör, giderken taraftarlarca uğurlandı?
Yüksek ücretlerle transfer edilen ve “yıldız” olarak ifade edilen futbolcular, beklentilerin uzağında kaldıkları zaman “bedelsiz yada düşük ücretle” elden çıkarılıyor.
Maalesef ki yabancı hayranlığımız sadece futbolda değil tüm sektörlerde olduğu gibi hepimize zarar veriyor.
Bizim, değerlerimizi kaybetmemize neden olan en büyük sıkıntılardan bir tanesidir.
Kendi insanımıza vereceğimiz değerleri yabancı ellere sunarak, hem futbolumuzu hem de geleceğimizi karanlıklar içerisine atıyoruz.
Futbolumuzda “yabancı futbol adamlarına” mecburmuşuz gibi söylemlerde bulunanlara da kızmamak mümkün değil!
Soruyorum size?
Süper Lig'de şampiyonluk sevinci yaşayan son yabancı teknik direktörün Fenerbahçe’de 2006-2007 sezonunda “Zico” olduğunu biliyormuydunuz?
Üzerinden geçen 17 sezonda Süper Lig'den onlarca yabancı teknik adam geldi geçti.
Elde var, sıfır!
Milli takımımızda da işler pekte iç açıcı değil!
Özellikle son yıllarda Federasyonumuzda da bir yabancı teknik direktör hayranlığıdır, gidiyor.
Bizde hiç teknik direktör yokmuş gibi önce, Almanya U21 takımının hocası Stefan Kuntz Milli Takım'a reva görüldü.
Daha sonra ise bundan hiç ders almayan Federasyon Montella’yı takımın başına getirdi.
Kuntz ile Montella dönemi arasında ne fark var, Allah aşkına!
Milli takımın başında Aykut Kocaman, Sergen Yalçın veya Abdullah Avcı olsa ne değişir?
Milli takımımız, bulunduğu şu durumdan daha mı kötü olurdu.
Yabancı futbolcu, yabancı teknik direktör derken şimdi sıra yabancı hakemde!
Bol bol yabancı hayranlığımız devam ediyor!
Artık bırakalım yabancı hayranlığını ve kendi özümüze dönelim.
Bize bizden başka dost olmadığını ne zaman anlayacağız?
Kalın sağlıcakla...