Futbolda köşe yazarlığı yapabilmek için öncelikle iyi bir gözlemci olmak gerekir. 
Futbolseverlerin yani taraftarların dilinden anlamalıdır. 
Futbolseverlerin nabzını tutmalı ve onların dile getiremediklerini dile getirmelidir. 
Gerek gazetesinde yazdığı köşesinde gerekse hazırladığı televizyon programında yumuşak bir dille gündemden bahsetmelidir. 
Okuyucusu ile kurduğu sıcak iletişimini “köşe” yazılarında sürdürme becerisini göstermelidir. 
Yazdığı yazılarında siyasetçisinden sanatçısına, büyüğünden küçüğüne herkesin en merak ettiği ve en duyarlı olduğu konuların başında gelen “futbol” ön plana çıkmaktadır. 
Futbol başlığı altında daha fazladır köşe yazarlığı... 
Konusu futbol olan ya da futbol penceresinden baktığı başka konulara da gönderme yapan yazılar elbette daha fazla ilgi çekmektedir. 
Benim, futbol yazılarım da genelde bu tarz olsa da “yerel” bazda kalmaktadır. 
Her ne kadar kolay gibi gözükse de çok zordur aslında, kendi şehrinde kendi şehrinin takımını ya da takımlarını yorumlamak. 
Şehir senin, takım senin, şehrinin futbolseveri senin... 
İşte bu nedenle yazılarında kimseye zarar vermemek için ince eleyip sık dokumak zorunda kalırsın. 
Aslında hayatımızda ki, geleneklerimize-göreneklerimize, siyasete-demokrasiye daha da önemlisi toplumsal olaylara “futbolun” bakış açısından yaklaşıyorum, diye bilirim. 
Bu nedenle seni beğenende çıkar, beğenmeyende... 
Yazdığım yazılar birer kuru futbol yazısı değildir; en önemlisi koyu bir Sivaslı ve Sivasspor sevdalısının görüşleridir. 
Buna bir futbolseverin düşünceleri ya da gözlemleri de desem, yanlış olmaz.  
Futbol, sadece futbol değildir... 
Hayatımızda yaşadığımız çoğu olayları, yaşantımız üzerinde normalleştirmeyi çok sevdiğimiz için genelde futbolu da bu gözle yorumluyoruz. 
Mesela; size bir örnek vereyim “futbolda şiddet!”... 
Kural koyucular stadyumların tribünlerini kapatarak şiddeti ortadan kaldıracaklarını sandılar. 
Hatta istemediğimiz taraftarları stadyumun dışında bırakarak, sorunu kökten çözebileceğimizi zannettik. 
Yıllardır, kuralları kendimize göre eğip bükerek futbolseverleri caaanım oyundan soğuttuk. 
Futbol, kuralları oyun bir oyun ve bu oyunun birçok paydaşı olduğunu hep unuttuk. 
Son yıllarda teknolojinin de daha fazla işin içerisine girmesinden dolayı, oyunun havası bozulmaya başladı. 
Bunun da arkasına “adalet” adı altında saklandık. 
Kısacası, futbolu oyunluktan bizleri de taraftarlıktan sahanın dışına bıraktılar. 
Öyle değil mi? 
Kalın sağlıcakla...