Önceki yıllar ramazan gelmeden evvel, niyet ederdim, hira dinginliğinde bir ramazan olsun bu ramazan diye. Bunu bütünüyle hiçbir ramazan yakalayamadım tabii ki.
Hayatın kendi içinde çok telaşesi var yaşamı idame ettirmek için ise bunlardan feragat etmek mümkün değil. Şimdi şunu öğrendim hayat çok koşturmalı, ilk bulduğun fırsat da ramazanı da aracı bil ve hirana çekil. Belki beş dakika ama bu huzuru tat. ''Bir dakikalık tefekkür bir senelik nafile ibadet gibidir'' buyuruyor efendimiz.
Ramazan bunun için en iyi arkadaş bizi sevk ediyor arınmaya. Çekmece düzenler gibi gönlümüzü düzeltsek. Tozunu alsak, atılacak bizi yoran ne varsa uğurlasak. Tek taraflı ilişkileri bitirsek, örneğin ben bu ramazan şunu düşünüyorum: Olsan da olur olmasan da olur. Yerlerde olma. Onun yerine aç Fuzuli'den bir mısra gönlün meşke doysun.
''Söylesem tesiri yok. Sussam gönül razı değil'' Sözünüzün önemsenmediği, gönlünüzün bulandığı yerlerde olmayın. Onun yerine seyrü sülük için insana ne lazımsa onunla olalım. Kulluk lazım secde lazım. Bu ramazan kendimize fayda sağlayan bir hâl ile hallenmeden giderse yazık olur bize. Çok az kaldı neresinden yakalarsak kar, kim bilir talihimiz döner de yüreğimizi Ramazanlaştırmadan gitmez belki.
Ramazanla kalbimizin arasında bir alışveriş olursa bundan muhabbet meydana gelir ve bize mukim olan Allah'la dost olma yolunda bir kapı açar. Kalbe aşkın tohumu düşer, dünya işi kolay gelir kaygısı ahiret olana. Düşünüyorum da neden çok dünya telaşımız var. Galiba bu da ahir zaman ümmetinin imtihanı.
Hadi bu geceden itibaren yapmadıysan bunca gece teheccüt alsın gönül kirimizi. Ramazan bizi kendine benzetmeden bizden gitme.
Bir dahaki yazıda buluşmak duası ile.