“Maraş Maraş da derler bu nasıl Maraş Al kızıl kan içinde can veren kardeş Kardeş kalk gidelim yoldaş kalk gidelim Bizim iller kırçıllıdır geçilmez yollar Çamur kurusunda gidelim burdan gidelim Ufak taşınan bina yapılmaz Valla bir ben ölmeyinen Maraş yıkılmaz Kardeş kalk gidelim yoldaş kalk gidelim Yollar çamur kurusun da gidelim Lale sümbül büyüsünde gidelim Kardeş gidelim oy oy…” Sonra on beş yirmi yıl önce dillerden düşmeyen ve benim ağıtlar konusunda yazdığım yazılarda hikayesiyle anlattığım Merik’i anımsadım: “Maraş'tan bir haber geldi Maraş'tan bir haber geldi Dediler ki Merik öldü oy Keşke Merik ölmeseydi Keşke Merik ölmeseydi Kırılaydı elim kolum oy Oy Merik Merik Merik Ben kurbanım sana Merik Ben hayranım sana Merik oy ……..” Ortalık ağardığında, haberler peş peşe geliyor, felaketin boyutları ortaya çıkıyordu. 6 Şubat 2023 saat dokuzda yazımı yazmaya oturduğumda ölü sayısı iki yüzü aşmıştı. Antep’ten, Şanlıurfa’dan, Adana’dan, Hatay’dan Malatya’dan, Elazığ’dan, Adıyaman'dan, Kilis'ten, Osmaniye’den acı haberler, enkaz görüntüleri geliyordu. Sivas, Kayseri, Mersin, Niğde, Ankara sallandık haberleri yolluyordu. Bu yazıyı yazmaya oturduğum 7 Şubat 2023 saat 14.45’de can kaybı 3 bin 549'a ulaşmıştı. 5 bin 775 binanın yıkıldığı kayıtlara geçmiş, yaralı sayısı ise 22 bin 168 olarak açıklanmaktaydı. Enkazdan çıkarılan kişi sayısı ise 8 bini geçmişti. Tuzla’da tipiyle karışık kar yağışı başlamıştı. Kalorifer sonuna kadar açık ve ben evde kat kat giyinmiş üşüyordum. Empati yaptım. Gözlerimden pıtır pıtır yaşlar düştü. Hıçkırdım. Eyy! Burnunu Kafdağı’nda sanan zavallı insanlar. Ne kadar güçsüz ve acizsiniz. Evet, gün bugündür. Bugün empati günüdür. Hiçbir şey elimizden gelmiyorsa, bir paket sigara parasını göndermek günüdür. Bir süre önce karlı türkülerden söz etmiş ve Tuzla’ya lapa lapa kar yağarken karlı şarkılar yazacağım demiştim. Bekliyordum. Şimdi dışarıda kar yağıyor ama, keyfim yok. Hüznümü yaşıyorum dostlarım dokunmayın şimdi.