Sivasspor, futbol olarak çok beğenmesek de topladığı puan olarak iyi bir sezon geçirdi. 

Kadro kalitesi ve maddi değer olarak ligin ortalamasının çok altında olmasına rağmen sezonu 54 puanla 7. sırada bitirmeyi başardı. 

Yıllardır tek bir hocayla çalışan Sivasspor, bu sezon alışılmışın dışında “iki hocayla” sezonu tamamladı. 

Sezona Teknik Direktör Servet Çetin ile başlayan Sivasspor, ligin ilk haftalarından itibaren taraftarlarla arasındaki buzları bir türlü eritemedi. 

Karşılaşmalarda oynattığı futbol ve saha kenarındaki duruşu ile sürekli eleştirildi. 

O zamanlar bu tarz eleştirilerin belki de en büyüğünü ben yaptım. 

Neden, “kendi sahamızda olsun deplasmanda olsun” bütün karşılaşmalarda defansif bir oyun sergilediğimize anlam veremiyordum.   

Bu sorunun cevabını aradım! 

Servet hoca’da sürekli “geçiş oyunu” oynadığımızı ifade etmeye başladı. 

Bilmeyen arkadaşlar için açıklayayım. 

Geçmiş yıllarda “kontra atak” olarak bildiğimiz oyunun bu yılki adı “geçiş oyunu”... 

 Servet hoca’nın oynattığı futbol göze hoş gelmese de çoğu maçta istediğini aldı. 

Biraz şansı yaver gitse daha da fazla puan toplayabilirdi. 

Ama değişmeyen bir şey vardı. 

Taraftarın bitmeyen tepkisi! 

Ve, o kaçınılmaz son geldi çattı. 

Her maç sonrasında taraftarlarla polemik yaşayan Servet hoca, devre arasında takımdan ayrılmak zorunda kaldı. 

Ligin ikinci yarsında takımın başına Bülent Uygun getirildi. 

Bülent hoca, daha önceki yıllarda Sivasspor’un yaşadığı birçok başarılarda kulübün içerisinde olan bir futbol adamıydı. 

Şehir onu seviyor, o da şehri seviyordu. 

Bülent Hoca ile Sivasspor camiası arasında güçlü bir bağ var desem, pekte yanlış söylemiş olmam. 

Takımın başına geçer geçmez, taraftarlarla takımın arasındaki küskünlüğü gidermek için harekete geçti.   

Bir nebzede olsa bunda başarılı oldu. 

Artık, karşılaşmalara daha fazla taraftar gelmeye başladı. 

Tabii, tribüne gelen taraftarlarında beklentisi Sivasspor’un güzel futbol sergilemesiydi. 

Fakat, birkaç maç sonra gördük ki takımın sadece hocası değişmiş. 

Oynanan kötü futbol yada şöyle ifade etsem daha doğru olacak; Bülent Hoca tarafından oynatılan futbolun ve sistemin Servet hocanın kinden pek farkı yoktu. 

Hatta diyebilirim ki Servet Hoca, daha iyi futbol oynatıyordu. 

Elbette, bunda kadro kalitesinin de çok büyük önemi var. 

Bülent Hocanın elinde inanıyorum ki sadece “Samu Saiz” olsa, oynattığı futbol daha farklı olurdu. 

Öyle değil mi? 

Neyse bakalım, bu yaşananların hepsi geride kaldı. 

Eğrisiyle- doğrusuyla bir sezon daha tamamlandı. 

İki hocada elinden geldiğini yaptı diye, düşünüyorum. 

Her ikisine de gösterdikleri katkıdan ve bizlere yaşattıklarından dolayı teşekkür ederim. 

Bakalım, Bülent Hoca yeni sezona nasıl bir takım kuracak ve hazırlayacak! 

Bekleyip göreceğiz. 

Kalın sağlıcakla...