Sivasspor’un son oynadığı maçlarda da gördük ki, oyunun nasıl ve ne şekilde oynanacağını artık yavaş yavaş futbolcuların tamamı kabullenmiş durumda.
Bir takım kötü futbol oynarken bile “ben bu maçı kaybetmem” havasını sahaya yansıtıyor.
Takımda özel futbolcuları varsa o maç kaybedilmiyor.
Karşılaşmalarda attığı goller ve yaptığı asistin yanı sıra girdiği mücadelelere bakınca görüyoruz ki Rai Manaj tam bir dava adamı.
Genellikle karşılaşmaların ikinci yarısında şans bulan ve sahneye çıkan Fode Koita da işi bitirmenin ustası haline geldi.
Ama Kaptan Uğur’un sol ayak sihrini sergilemesi ve maçın kilitlenmesi arasındaki ayrıntıya dikkat etmek lazım.
İyi bakmak da gerekir desem, yanlış olmaz.
Aslına bakarsanız, takımda bulunan hiçbir futbolcunun "ben gücümü istediğim biçimde kullanırım" demeye hakkı yoktur.
Hemde, maçı düşünmek gibi bir zorunluluğu ve oyunun gidişatını çözmek gibi bir görevi varken!
Takımı ileri taşımaktaki ustalığını bildiğimiz Emrah Bassan’ında sahadaki yokluğunun bir açıklaması olmalı.
Birde büyük umutlarla alınan Quenssy Menig’in kıpırdanması lazım artık.
Sağ ve sol açıkta oynayan futbolcuların forvetteki rai Manaj’a top taşımlarının zamanı geldi de geçiyor bile..
Takımda son yıllarda birlikte oynamanın da vermiş oldu güven veren bir savunma var.
Özellikle bu sezon Aron ve Caner müthiş bir grafik çiziyorlar.
Her karşılaşmada resmen kalenin önüne duvar örüyorlar.
Hani bir söz var ya “sakız çiğnemek ayrı, tadını çıkartmak ayrı”...
İşte Aron ve Caner, oynadıkları oyunda gösterdikleri mücadele ile “tad almasını” bildiklerini her futbolsevere hisseddiriyorlar.
Takımın son haftalarda aldığı başarılı sonuçlarda da “payları” çok büyük.
Öyle değil mi?
Kalede Ali Şaşal ve defansta Uğur, Azizbek, Caner, Aron birbirlerine müthiş bir uyum sağladılar.
Her maç üstüne koyarak yükseltilen bu uyum ve oyun daha da üst seviyelere çıkacaktır.
Bazı maçlarda hata limitlerini çok aşsakta, defansımızın kalitesi maç başından sonuna kadar görevini layıkıyla yerine getiriyor.
Gördüklerimiz göreceklerimizin garantisi gibi...
Orta sahamız ise İbrahim akdağ’ın tecrübesi ve kalitesiyle yeniden dizayn edildi. Öyle ki, yılların Charisis’i bile artık yedek kalmak zorunda.
Ara transfer döneminde özellikle orta saha menşeli futbolcular Bartuğ, İbrahim ve Çaktaş’ın alınmasının amacı bu değilmiydi.
Yaşatılacak olan forma savaşı ve futbolcuların performansının yükseltilmesi ile kalitenin ortaya çıkması.
Her ne kadar Hırvat futbolcu Çaktaş, beklentimin altında kalmış olsada ileriki haftalarda daha iyi olacaktır.
Forma bu bölgede de adeta aslanın ağzında desem yalan olmaz.
Savunmada ve orta sahada dağınık rüzgarların esmemesi sevindirici.
Forvette ise Rai Manaj’ın attığı goller, önceki takımlarında birlikte oynadığı ustaların öğretmenliğinden nasibini aldığının bir göstergesi...
Her attığı gol ayrı bir vuruş güzelliği taşıyor.
Böyle gollerini önümüzdeki maçlarda da atması tek dileğim.
Son haftalarda alınan güzel sonuçların “futbolun emeğe ödülü” olarak gördüğümü ifade etmek isterim.
Kasımpaşa karşısında yeni transferlerin takıma uyumu kadar, maçın kaybedilmemesi için verdikleri mücadelede harikaydı.
Azizbek takıma çok fayda sağladı.
İbrahim akdağ ise taraftarın gözdesi olma yolunda.
Raı manaj ise külün içindeki ateş gibi, rakip savunmayı heran yakabilir.
Sivassporlu futbolcular, son maçlarda kaybetmemek istedilerini son dakikaya kadar gösteriyorlar.
Bir takım “kaybetmek istemezse, kaybetmez”...
Kalın sağlıcakla...