Elbette Türkiye gibi farklı etnik, mezhebi, coğrafi, toplumsal, sınıfsal kimlik katmanlarının karşılıklı kesişimleri, örtüşmeleri ve karşıtlıkları ile oluşan 90 milyonluk bir ülkede sadece iki parti üzerinden siyasetin ilerlemesi mümkün değil.

Ama 31 Mart sonrasında iktidar ve muhalefette nispeten daha konsolide olmuş ve göz hizasına gelmiş iki siyasi aktörün belirginleşmiş olması bazı sorunların daha ciddi ele alınmasını sağlayabilir.

Seçimlerin üzerinden daha bir ay bile geçmedi ama ulusal siyasetin dili de dinamikleri de hissedilir bir değişime uğradı.

Makalenin devamını karar.com'dan okuyabilirsiniz.