Bütün toplumlarda, dinlerde toplumun çekirdeğini aile oluşturmaktadır. Aile kurumu dünya genelinde incelendiğinde evli çiftler mutlaka bir bağ ile birbirlerine bağlanmaktadır. Bunun adına dini nikah denmektedir. Hatta Hristiyan Katoliklerde evlilikten sonra aile bağı kesinlikle kopmamaktadır. Boşanma yasaklanmıştır.

Hemen hemen son yüz yıldır aile kurumu ciddi manada yıpratılmış ve çürütülmeye başlanmıştır. Özellikle bizde dini nikaha saldırılar yapılmıştır ve dini nikah çağ dışı imiş gibi gösterilmektedir. Son zamanlarda ise bazı çevrelerce birlikte olmak için dini nikah kıyma modası başladı ve böylece mesele halledilmeye çalışılıyor. Tabi bir süre sonra ayrılmalar devam eder hale gelmiştir. Bu adeta evlilik müessesini oyuncak haline getirmektir. Uzun süre beraber ol sonra işi meşrulaştırmak için bir dini nikah kıy, sonra da canın sıkıldığı zaman boşan, oldu bitti. Hani dini nikaha karşıydınız bu; gericilik, yobazlık, çağ dışı ,tutucu olmaktı ne değişti? İşin şekli değişti. Siz yapınca her şey güzel sizin dışınızdakiler yapınca zinhar olmaz. Buna en basit hali ile iki yüzlülük derler. Mantıkta bir kaide vardır “üçüncü halin imkansızlığı” diye. (Bir şey ya vardır ya yoktur.) Ne güzel bana uyarsa var, bana uymazsa yok; böyle bir çelişkiye kargalar bile güler.

Hele son zamanlarda evlilik kurumu tamamen bitirilmek istenircesine birtakım sapık ve sapkın akımlar ortaya çıkarılmış ve sanki bizim ülkemizde bu akımlar normalmiş de bizim haberimiz yokmuş tarzında bir hava estirilmeye çalışılmıştır. Toplumdaki normal insanlar da adeta çağ dışı, gerici, yobaz insanlarmış gibi lanse edilmek istenmiştir.

Dünyada bu türden akımlar gün geçtikçe çoğalmakta ve bir ahtapotun kolları gibi bütün milletleri ve toplumları sarmakta ve sarsmaktadır. Başını Sigmund Freued’in (yahudi) çektiği daha sonrada Carl Gustav Jung , Alfred Adler (yahudi) gibi kişilerin geliştirdiği bütün dünyayı kasıp kavuran bir akım.

Kısaca cinsel serbesti.

Bu kişilerin hemen hepsi çocukluklarında mutsuz, sorunlu, içe kapanık, kendini ifade edemeyen, çeşitli hastalıklarla boğuşan tipler. Fikirlerinin oluşumunda bu maraz (hastalıklı) halleri ciddi anlamda etki etmiştir. Tabi işin içinde birde Yahudi olma var. Dini bir emir “senden olmayanlar senin kölen ve düşmanın, onlara her şey yapmak senin hakkın, onlarla ilgili yalan yanlış düzmece uydurma, masal, mitoloji her şeyi söyleyebilirsin” bütün insanlığı bunlara inandırabilirsin. Çünkü sermaye, para, ekonomi, siyaset, sinema, tiyatro bilim, sanat her şey şu anda ellerinde. Bunların hepsini istedikleri gibi kullanıyorlar. Nasıl olsa parayı veren düdüğü çalıyor.

Mustafa Mert “Hekaton’la Son Tango” adlı eserinde insanlık ve özellikle aile üzerinde yapılmak istenenleri şöyle özetliyor. İnsanlık, Aile. Bu kavramlar ortada merkezi bir konumda

1-Özellikle baba otoritesini yıkmak.

2-Kadın hakları

3-Terbiyesiz Eğitim

4-Eşcisel hayat tarzının teşviki

5-Toplumsal cinsiyet ideolojisi. Kadın ve erkek farkını ortadan kaldırma.

6-Üstel bir hızla artırılmış hayvan sevgisi.

Bunların hepsi kısaltılmış adı ile LGBT olarak ifade edilen aileyi yıkıp yerle bir etme projesi. Bunların hepsi bu gün gerçekleşmiştir. Baba otoritesi yıkılmıştır. Babasını kara kola şikayet eden ve uzaklaştırma cezası verdiren onu da ballandıra ballandı arkadaşlarına anlatanların sayısı sayılamayacak kadar çoğalmıştır. Kadın hakları diye erkekle kadınlar karşı karşıya getirilmiş, en ufak bir meselede taraflar boşanma yolunu seçmektedirler.

Eğitim o kadar işin içinden çıkılmaz bir hal almıştır ki. Hiç kimseye bir şey söylenemez hale gelinmiştir. En küçük konular hemen şikayet konusu olmuş benim çocuğuma kimse bir şey diyemez lafları ortalığı almış yürümüştür. Öğretmeni de bir anne doğurdu o zaman ona da kimse bir şey diyemez denirse bu sözü söyleyenler ne diyecekler doğrusu merak konusu. Öğrenciler aşırı derecede terbiyesiz, görgüsüz, kuralsız öğretmenini darp eden hatta vurup öldüren hale gelmiştir.

Doğuştan var olan cinsiyet ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Hayvan sevgisi bilinçsiz bir şekilde abartılmaktadır. Bütün bunlara en kısa zamanda çözümler üretilmelidir. Batı’dan dünyaya yayılan şu anda da Batı’nın bunlara ne oluyoruz diyerek çözüm üretmeye başladığı andayız. Malum bütün fikirler Batı’da başlar sonra onlar iyisini kötüsünü inceler araştırır bir sonuca varır, biz bu fikirleri mal bulmuş mağribi gibi alır eğrisine doğrusuna bakmadan savunuruz. Aileyi onun kutsallığını ve vazgeçilmezliğini korumalıyız yoksa Lut kavminin başına gelenler bizim de başımıza gelecektir. Allah muhafaza.

UTANIRDI BURNUNU GÖSTERMEKTEN SÜT NİNEM,

KIZIMIN GÖSTERDİĞİ KEFEN BEZİNE MAHREM !!!

Ey tepetaklak ehram, başı üstünde bina;

Evde cinayet, tramvay arabasında zina!

….

Ve ferman, kumardaki dört kralın buyruğu:

Başkentler haritası, yerde sarhoş kusmuğu!

Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama,

Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma! (N.F.KISAKÜREK )