Bazı kesim sosyal medya hayatlarını özlemiş. İnsanlar evlerini çocuklarını eşlerini özlerken… Meğer ne değerliymiş bir kahve bardağını paylaşmanız. Demiyorum ki hayat devam etmesin edecek, insanız yemek yememiz, su içmemiz, kafamızı toparlamamız gerek ancak bunları göstermemiz ne kadar doğru? Doğruluğu tartışılır ancak zamanımı? Düşünüyorum; evimi kaybetmişim, ailemi kaybetmişim, bir çadırdayım ve sosyal medyaya bakıyorum (sosyal medyaya bakmasın depremzedeyse) insanlar kafede en sevdiğim yemekleri yiyor ben ise gelen yardımlar ile idare etmeliyim çünkü her şeyimi kaybettim… Bakıyorum insanlar doğum günü kutluyor, ben 6 şubatta ölen ailemin cenazesini yeni alabilmişken… Ben cenazemi kefenleyemezken insanlar kombin videoları fotoğrafları atıyor. Gerçi bana yardım için topuklu ayakkabı ve yırtık pantolon göndereceklerdi bu insanlar… “İnsanın evi gibi yok” Ne çok kullanıyoruz bunu değil mi? Yazın sıcaktan daralıp bir eve gitseydim diyoruz. Kışın soğuktan kaçıp sığınıyoruz. Sığındığım o sıcak oda da duvarlar üzerime düşecek diye korkuyorum artık... Çok riskli bir şehirde değilim ama gözümü avizeden alamıyorum. Sonra diyorum, Beyza sen evindesin o insanlar üşüyor. Kim bilir o enkaz altında neler yaşadılar… Çöken binalardı ama enkaz altında kalan vicdanlar görüyorum. Sabır ile saatlerce bir insanı kurtarmak için çalışan ekiplerimiz, onlarca yardım için çabamız gurur duyulası göz yaşartıcı bir durumdaydık. Şimdi görüyorum ki biz çıkardığımız cenazelerin namazını kılmadık. Neden? Normalleşmeliyiz… Normalleşelim diyorlar, depremzede insanların paylaştığı o anlara “Böyle giyindiğiniz için eviniz yıkıldı” diyorlar. Sen açık saçıksın nasıl Bismillah dersin diyorlar. Video çekeceğine dua öğrenseymiş deprem olmazmış… Öyleyse binaları imamların mı yapması gerekiyor? Aklım almıyor evini kaybetmiş bir insana söylenen sözler psikolojik olarak destek vermemiz gerekirken, sıcak evlerimizde yargılar dağıtmak ne kadar kolay… Bir önceki yazımda anlatmam derdimi dertsiz insana demiştim ya tam da burada devreye giriyor. O insanlar birbirlerine sarılıyor, o insanlar birbirini anlıyor. Yaşamayan televizyondan gören ise elinde çayı, sıcacık yatağı “Allah namaz kılmayanların evini yıktı” diyor… Ölen masum küçücük çocuklar, bebekler yeryüzündeki şeytan kılığına bürünmüş insanlardan kurtulmuş ve melek olmuşlardır. Hayatınıza devam ettiğiniz, bunu gösterdiğiniz gibi utanmadan destek olmamız gereken insanlara saldırıyorsunuz. Bundan birkaç gün önce ortalığı ayağa kaldırıyorken şimdi o insanların kalplerine taş atıyorsunuz. Allah namaz kılmayanın kötülük edenin evini yıksaydı dünya yerinden oynardı… Kalp kırmak ah almak ve sonra hashtag(#) deprem yazmak… Gördüm ki herkes iyilik meleği oldu ama defterleri o sosyal medya. Hepsi için demiyorum ancak çoğunun bu durumdan bile prim kasma çabası beni yaraladı… Adreslerle dolu bir sosyal medya vardı, ortalık kıyamet. Gerçi o günlerde bile ünlü markaları nasıl mesaj yayınlamazlar diye linçlediğinizi unutmuşum. Enkaz altındayım sesimi duyan var mı? Hayır bekle bu marka bize geçmiş olsun dememiş… Ben öldüm bir Fatiha okuyan var mı? Elbette var ama önce normalleşmeliyiz… Anormal binaların içinde normalleşelim…