Yarın Değil Şimdi

            "Elli yıl evvel, bugünün Müslümanları ile bir yere varılamayacağını görüp, bir karar verdim. İleride para makam düşkünlüğü olmayan, Batı ile hesaplaşma derdi olan, çalışma sorunu olmayan, muhayyel bir Müslüman nesil için malzeme hazırlamak üzere yola çıktım." diyor ünlü bilim insanı Fuat Sezgin Hocamız. Ne kadar da haklı bir gerekçesi varmış.

            Derdi olan, geleceğe yönelik ulvî hesaplar yapan insanlara-özellikle yöneticilere- ne çok ihtiyacımız var değil mi? Ülkemizde pek çok alanda çok güzel gelişmeler oluyor. Şükür, diyelim. Lakin yetişmiş insanımız az olduğu için hızlı bir ilerleme gerçekleştiremiyoruz maalesef. Oysa fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeli değil miyiz?

            Eski günler geride kaldı artık. Her türlü imkân var. Yürümek için bütün yollar açık. Bu şartlarda adım atmaktan asla çekinilmemelidir. Hatta mümkünse koşulmalıdır. Bazı alanlarda olduğumuz yerde saymamızın sebebi yol olduğu halde yürümeyen, imkân olduğu halde bunu değerlendirmeyip yerinde sayan yöneticilerdir. Bu haliyle makamları meşgul etmek büyük bir vebaldir. Vazifenin hakkını veremeyen sorumluluk almamalı, yapabileceği başka işlere yönelmelidir. Bu da bir erdemdir.

            Hak, adalet, eşitlik, liyakat... Ne kadar güzel, ne kadar hoş ifadeler. Bir toplumda bu kavramlar layığını bulursa o toplumu hiç kimse durduramaz diye düşünüyorum. Her alanda bunu sağlamalıyız. Zira çarkın bütün dişlileri aynı anda dönmeli ki ortaya güzel şeyler çıksın. 

             Abdullah b. Ömer (ra)'in naklettiği bir hadiste Allah Resulü şöyle buyurdular: "Hepiniz çobansınız ve hepiniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz. Yönetici bir çobandır. Erkek, aile halkının çobanıdır. Kadın, kocasının evi ve çocukları için çobandır. Hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlık yaptıklarınızdan sorumlusunuz." (Buharî)

            Toplumun her bireyinin bulunduğu konum itibariyle bir sorumluluğu mutlaka vardır. Ailede, eğitimde, sağlıkta, emniyette, adalette, diyanette, bürokraside, siyasette, esnaflıkta, çarşıda, pazarda... Her zaman, her yerde...  

            Aldığımız her görevde, bulunduğumuz her makamda ve çıktığımız her yolda elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar güzel şeyler ortaya çıkarmaya, topluma faydalı olmaya gayret göstermeliyiz. Ülkemiz için, geleceğimiz için bu çok mühimdir. Millî-dinî sorumluluğumuz ve vazife şuurumuz da bunu gerektirir. 

Kaybedecek zamanımız hiç yok.

İşimiz çok, vaktimiz az… Yarın değil şimdi...