lbert Camus, 20’inci yüzyılı “Teammüden işlenen cinayetler yüzyılı” diye tanımlarken birinci, ikinci cihan savaşlarını, Hitler ve Stalin vahşetlerini kastetmişti. “Teammüden”di ona göre bu vahşetler, tasarlanarak işlenmişti.
Ben onun bu tespitini 20’inci yüzyıl sona ererken “Bosna”da işlenen cinayetler için de hatırladım. Evet o da, hamile kadınların rahimlerindeki ceninlerin süngülenmesine varıncaya kadar “soykırım” amaçlı tasarlanmış cinayetti.
Hitler’in yaptığı, Yahudilere yönelik bir soykırımdı. Lanetlenmesi bir insanlık kriteri idi.
Bugün İsrail’in – Netanyahu’nun yaptığının ondan farkı yoktur.
Ve Bosna’da, Srebrenitsa’da vahşet icra edilirken üç maymunu oynayan dünya gibi, hastane bombalayan, artık binlerce bebek ölümüyle birlikte anılacak olan İsrail vahşetine “kırmızı çizgimiz yok” diye onay veren dünyanın da ondan bir farkı yoktur.
Açık konuşalım:
Amerikan yönetimi bu vahşetle aynileşmiştir.
İngiliz yönetimi, Alman yönetimi, Fransız yönetimi bu vahşetle aynileşmiştir.
Netanyahu ile kucaklaşma görüntüleri unutulmayacak ve Gazze’ye yönelik bombardıma sonrasında enkazlar arasından toplanan bebeklerle birlikte sergilenecektir.
Batılı yönetimler çok kötü sınav verdiler, veriyorlar. “Siyonist” tahakkümün etkisiyle yaman bir akıl tutulması yaşandığı muhakkak.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in bir bakıma her şeyi göze alarak “Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırıları kınıyorum” dedikten sonra seslendirdiği “Ancak Hamas saldırılarının durduk yere ortaya çıkmadığının da bilincinde olmalıyız. Filistin halkı 56 yıldır boğucu bir işgale maruz tutuluyor” gibi bir hakikat kaygısını bile ortaya koyamadılar.
Bir rezerv yahu, bir “Bu kadarı olmaz” çıkışı… Evet bir kırmızı çizgi. Hani “Savuş hukukunun gerektirdiği” bir hassasiyet. Hastaneler vurulmaz. Sivil alanlar vurulmaz…
Oysa her şey gözler önünde…. Netanyahu sınır tanımıyor ki… Gazze’nin ışıklarını söndür ve üzerine bomba kus, İsrail bu… Artık kime rast gelirse… Çünkü dünyanın süper güçleri adeta mumyaya dönmüş ve Netanyahu’nun yaptıklarına baş sallayarak onay veriyor.
Biden, Sunak, Scholz, Macron… kendi ülkelerindeki vahşet karşıtı insani haykırışları da görmüyor.
Hamas’ı “terör örgütü” olarak ilan et, sonra bütün savaş hukuku kurallarının üzerinden tanklarla geç, bombardımanlarla bütün kırmızı çizgileri berhava et. Sen bütün bu vahşetinle terörist değilsin, çünkü devletsin öyle mi? Bu mudur insanlığın geldiği bilinç seviyesi? Burası İslâm coğrafyası… Bunu herkes bilir. İsrail bu coğrafyaya İslâm dünyasının bir zaaf anında İngiliz emperyalizminin monte ettiği bir yapı. Şimdilerde o rol Amerika’nın üstünde… İsrail başlarda İrgun, Haganah gibi terörist örgütlerin cinayetleriyle, ardından devletleşip genişleme siyasetini devlet eliyle sürdürerek, Filistin’i ve Filistinlileri yuta yuta genişlemiş bir yapı…
Batı dünyasının bütün hassasiyeti, İsrail’in bölgedeki varlığını normalleştirmek ve diğer İslam ülkeleri ile “Normal” ilişki kurmasını temin etmek. Çünkü Batı dünyasının bu coğrafya ile ve bu coğrafyadaki İslâm ülkeleri ile de vaz geçemeyeceği çıkar hesapları var.
Ama orada sancılı bir odak var. Filistin’in işgali… İslâm dünyasının evlat acısı gibi…
Kanıyor sır sık o odak…
N’olacak şimdi?
İsrail’in arkasında sıralanan Batılı yönetimler, İslâm dünyası ile nasıl ilişki kuracak?
İsrail bu coğrafyada nasıl bir muameleye maruz kalacak?
Yani bu bebek cesetlerine göz yumar mı İslâm dünyası? Gazze topyekün Hamas olsa, sonuçta bir şehirden ibaret…
Bomba, bomba, bomba!
Hiroşima’ya atılan ve saniyeler içinde bütün şehri buharlaştıran bomba kadar bomba yağmış Gazze’nin üstüne…
Gazze enkaza dönüyor… 7 bini aşmış ölümler…. Yüzde 40’ı çocuk…. Ölümün adı çocuk Gazze’de…
Dünya bir süper gücün başındaki adamın, Biden’ın körlüğüne tanıklık ediyor… İyi ki oralarda sokaklara yansıyan sivil itirazlar hâlâ var. İnsanlığın ölmediğine onlar tanıklık ediyor hiç olmazsa…
İsrail’de, Yahudiler var Netanyahu vahşetine karşı ses yükselten…. Onlar ilkesel “Yahudi karşıtlığı” gibi bir sendromun önüne geçiyorlar.
Gazze çok açık ki bir “insanlık sınavı”nı getiriyor 21’inci yüzyılın gündemine…
Ya Netanyahu’nun muharref Tevrat’tan alınmış kıyamet senaryoları etrafında “Cinayet yüzyılı devam ediyor” diyeceğiz, ya da sokaklarda “Gazze’de katliama hayır” diye çığlık atan insanlara bakıp “Hâlâ umut var” tesellisine yöneleceğiz…
Hamas’ı “terör örgütü” olarak ilan et, sonra bütün savaş hukuku kurallarının üzerinden tanklarla geç, bombardımanlarla bütün kırmızı çizgileri berhava et. Sen bütün bu vahşetinle terörist değilsin, çünkü devletsin öyle mi? Bu mudur insanlığın geldiği bilinç seviyesi? Burası İslâm coğrafyası… Bunu herkes bilir. İsrail bu coğrafyaya İslâm dünyasının bir zaaf anında İngiliz emperyalizminin monte ettiği bir yapı. Şimdilerde o rol Amerika’nın üstünde… İsrail başlarda İrgun, Haganah gibi terörist örgütlerin cinayetleriyle, ardından devletleşip genişleme siyasetini devlet eliyle sürdürerek, Filistin’i ve Filistinlileri yuta yuta genişlemiş bir yapı…