İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün de katkı sağladığı konser, koro şefi Ömer Dilek Talı yönetiminde ve mûsiki tarihçisi Av.Halûk Çağdaş'ın izahlı sunumuyla gerçekleşti. Solistler-koristler-sazendeler birbirinden güzel icralarda bulundu.
Farklı meslek gruplarından oluşan sivas Kültür ve Sanat Derneği Klasik Türk Müziği Topluluğu musikiseverlerin gönüllülük esasına dayanarak oluşturduğu koro olmakla birlikte musiki tarihimizin önemli eserlerini sanatseverlerle buluşturma gayesi büyük takdir topladı. Konsere müzikseverlerin yanında İl Kültür ve Turizm Müdürü Aziz Erdoğan da katıldı.
Düzenlenen konser ardından gazetemize açıklamada bulunan izleyicilerden Eren Erdoğan, duygu ve düşüncelerini şöyle ifade etti: “Geçtiğimiz gün, bir konser bizlerle buluşturuldu: "Tanbûrî Mustafa Çavuş Besteleri". Bu konser Sivas Kültür Sanat Derneği Klasik Müzik Topluluğu tarafından sahnelendi. Fakat konserin kendine özgü bir formatı vardı. Bu formattan hususen bahsedilmesi gerekir: her bestenin icrasından önce Halûk Çağdaş, bizlere derinliğini kavratacak şekilde hem Klasik Türk Müziği'nin genel hatlarını hem de Tanbûrî Mustafa Çavuş özelinde sanatkârın bakış açısını sundu. Bu formatın asıl üzerinde durulması gereken noktası, bize her icrayı hazmetme ve bestekârı daha yakından tanıma fırsatı sunmuş olmasıdır. Zira her ne kadar hocamızın dili kullanışı ustaca, paylaştığı bilgiler etkili de olsa yekpare bir şekilde bu konuşmayı yapsa, biz seyircinin sunumdan kopması durumu söz konusu olurdu. Bununla beraber sadece besteleri ardı ardına dinleseydik, güftenin ve bestenin zenginliğine karşın tabiri caizse seyircinin "bir kulağından girip ötekinden çıkması" tehlikesi meydana gelirdi. Çünkü bu müzik, tüketilecek değil, hazmedilecek neviden bir müziktir. İşte bu yüzden her şeyden önce formatın özgünlüğü, seyirciyi merkezli oluşu takdire şayandır.
Sanıyoruz ki, bestekâr seçiminde Tanbûrî Mustafa Çavuş üzerinde durulmasının sebepleri daha geniş bir kitleye hitap edecek şekilde, duru ve içten bir şekilde dili kullanması fakat bu duruluğun hiçbir zaman "yavanlığa" kaçmaması, yani zenginliğinden tasarruf etmemesidir. Dinleyicilerin içinde bu müzikle yeni tanışanlar olduğu da düşünülürse bu tercihin ne kadar akla yatkın olduğu fark edilecektir. Buna karşın konserin üzerinde durulması en çok gereken vasıflarından biri icrada tavize yer verilmemiş olmasıdır. Güfteyle bestenin dansı bu sayede asaletinden hiç bir şey yitirmemiş, ahengi hepimizi etkisi altına almıştır.
"En zor olan işler, büyük olanlarıdır." sözünün de işaret ettiği gibi asıl uğraş isteyen etkisi daha yoğun olan şeyleri ortaya koymaktır. Bu bahiste Klasik Türk Müziğinin yüzeysel değil derin, geçici değil, asırlık olduğu da göz önüne alınırsa, yapılan işin, harcanan çabanın büyüklüğü de tahayyül edilebilir. Böylesi bir çabanın seyircisi olmak pek gurur vericidir. Hele ki sahnelenirken onun bir parçası olmak apayrı bir onur kaynağıdır. “Her şeyin değeri emekle ölçülür” meselinin de vurguladığı üzere büyük emek harcanan bu işin değeri de büyük olmuştur.
Her bir sanatçımızın performansı ayrı ayrı anılmaya değer olsa da Şef Ömer Dilek Talı şahsında bir bahis açmak isterim. Hem sahne boyunca yönlendiriciliği hem konser sonunda yaptığı içten konuşması, kibarlığıyla büyümesi yönünde eminim, hepimizin takdirini kazanmıştır. Kendisinin dinleme ve seyircinin sanattaki yerine dair yaptığı yorumu bizlere içten içe ne kadar dinlemeye muhtaç olduğumuzu, hepimizin "profesyonel" dinleyiciler olması gerektiğini hatırlatmış; seyircinin tüketici değil dinleyici olarak sanatın içinde yer aldığının altını çizmesi hem yaptığı işin büyüklüğüne hem de hak ettiği saygıya işaret etmiştir.
Yahya Kemal'in deyişiyle "kendi öz müziğimizin” böylesi bir ustalık, emek ve kudretle sahnelenmesi hepimiz için bir feyiz gözesidir. Bu; manevi, deruni bir huzurun kaynağı olmalıdır. Böylesi bir çalışmayı bizlere sunduğu için Halûk Çağdaş'a, Şef Ömer Dilek Talı'ya, ayrı ayrı her bir sanatçımıza, bu çalışmanın bize ulaştırılmasını sağladığı için İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüze tüm seyirciler adına teşekkür ediyor, istimrarını diliyorum.”
Bahar Hızar
Farklı meslek gruplarından oluşan sivas Kültür ve Sanat Derneği Klasik Türk Müziği Topluluğu musikiseverlerin gönüllülük esasına dayanarak oluşturduğu koro olmakla birlikte musiki tarihimizin önemli eserlerini sanatseverlerle buluşturma gayesi büyük takdir topladı. Konsere müzikseverlerin yanında İl Kültür ve Turizm Müdürü Aziz Erdoğan da katıldı.
Tanbûrî Mustafa Çavuş Besteleri Konseri’ne Dair
Düzenlenen konser ardından gazetemize açıklamada bulunan izleyicilerden Eren Erdoğan, duygu ve düşüncelerini şöyle ifade etti: “Geçtiğimiz gün, bir konser bizlerle buluşturuldu: "Tanbûrî Mustafa Çavuş Besteleri". Bu konser Sivas Kültür Sanat Derneği Klasik Müzik Topluluğu tarafından sahnelendi. Fakat konserin kendine özgü bir formatı vardı. Bu formattan hususen bahsedilmesi gerekir: her bestenin icrasından önce Halûk Çağdaş, bizlere derinliğini kavratacak şekilde hem Klasik Türk Müziği'nin genel hatlarını hem de Tanbûrî Mustafa Çavuş özelinde sanatkârın bakış açısını sundu. Bu formatın asıl üzerinde durulması gereken noktası, bize her icrayı hazmetme ve bestekârı daha yakından tanıma fırsatı sunmuş olmasıdır. Zira her ne kadar hocamızın dili kullanışı ustaca, paylaştığı bilgiler etkili de olsa yekpare bir şekilde bu konuşmayı yapsa, biz seyircinin sunumdan kopması durumu söz konusu olurdu. Bununla beraber sadece besteleri ardı ardına dinleseydik, güftenin ve bestenin zenginliğine karşın tabiri caizse seyircinin "bir kulağından girip ötekinden çıkması" tehlikesi meydana gelirdi. Çünkü bu müzik, tüketilecek değil, hazmedilecek neviden bir müziktir. İşte bu yüzden her şeyden önce formatın özgünlüğü, seyirciyi merkezli oluşu takdire şayandır.
Sanıyoruz ki, bestekâr seçiminde Tanbûrî Mustafa Çavuş üzerinde durulmasının sebepleri daha geniş bir kitleye hitap edecek şekilde, duru ve içten bir şekilde dili kullanması fakat bu duruluğun hiçbir zaman "yavanlığa" kaçmaması, yani zenginliğinden tasarruf etmemesidir. Dinleyicilerin içinde bu müzikle yeni tanışanlar olduğu da düşünülürse bu tercihin ne kadar akla yatkın olduğu fark edilecektir. Buna karşın konserin üzerinde durulması en çok gereken vasıflarından biri icrada tavize yer verilmemiş olmasıdır. Güfteyle bestenin dansı bu sayede asaletinden hiç bir şey yitirmemiş, ahengi hepimizi etkisi altına almıştır.
"En zor olan işler, büyük olanlarıdır." sözünün de işaret ettiği gibi asıl uğraş isteyen etkisi daha yoğun olan şeyleri ortaya koymaktır. Bu bahiste Klasik Türk Müziğinin yüzeysel değil derin, geçici değil, asırlık olduğu da göz önüne alınırsa, yapılan işin, harcanan çabanın büyüklüğü de tahayyül edilebilir. Böylesi bir çabanın seyircisi olmak pek gurur vericidir. Hele ki sahnelenirken onun bir parçası olmak apayrı bir onur kaynağıdır. “Her şeyin değeri emekle ölçülür” meselinin de vurguladığı üzere büyük emek harcanan bu işin değeri de büyük olmuştur.
Her bir sanatçımızın performansı ayrı ayrı anılmaya değer olsa da Şef Ömer Dilek Talı şahsında bir bahis açmak isterim. Hem sahne boyunca yönlendiriciliği hem konser sonunda yaptığı içten konuşması, kibarlığıyla büyümesi yönünde eminim, hepimizin takdirini kazanmıştır. Kendisinin dinleme ve seyircinin sanattaki yerine dair yaptığı yorumu bizlere içten içe ne kadar dinlemeye muhtaç olduğumuzu, hepimizin "profesyonel" dinleyiciler olması gerektiğini hatırlatmış; seyircinin tüketici değil dinleyici olarak sanatın içinde yer aldığının altını çizmesi hem yaptığı işin büyüklüğüne hem de hak ettiği saygıya işaret etmiştir.
Yahya Kemal'in deyişiyle "kendi öz müziğimizin” böylesi bir ustalık, emek ve kudretle sahnelenmesi hepimiz için bir feyiz gözesidir. Bu; manevi, deruni bir huzurun kaynağı olmalıdır. Böylesi bir çalışmayı bizlere sunduğu için Halûk Çağdaş'a, Şef Ömer Dilek Talı'ya, ayrı ayrı her bir sanatçımıza, bu çalışmanın bize ulaştırılmasını sağladığı için İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüze tüm seyirciler adına teşekkür ediyor, istimrarını diliyorum.”
Bahar Hızar