Suriye ve Emperyalizm

Siz kendi saltanatınızı sürdürmek istiyorsunuz. Siz kendi şaşalı debdebeli,gösterişli hayatınızı sürdürmek istiyorsunuz. İnsanlar üzerinde silahlar, baskı ,zülüm ve işkencelerle kurduğunuz korku imparatorluğunun devam etmesini istiyorsunuz. Yanınıza da almışsınız kendiniz gibileri, ne idüğü belli olmayanları, onlarla adına siyaset dediğiniz ne olduğu belli olmayan ucube bir iş yapıyorsunuz.

Siz nereden bileceksiniz evladı kendinden koparılan yüreği yanan ananın neler çektiğini? Çocuğum belki geri döner gelir umuduyla ve ümidiyle bekleyen anneleri ve babaları?

Siz nereden bileceksiniz Suriye’de yıllardır Esad zulmünün altında inim inim inleyen, “Ben kaç yıl olduğunu unuttum,evimden çocuklarımdan ,yuvamdan ayrıyım . Haleb’e gitmem yasaktı” diye ağlayan ve toprağı öpüp secde eden babanın içinde kopan fırtınanın neler anlattığını?

Siz nereden bileceksiniz vatanından uzak kalmanın ne demek olduğunu, gurbette hiçbir şeyini bilmediği insanların içinde yaşamanın ne kadar ağır olduğunu? Bir göz odada bütün bir ailenin yaşamak zorunda kaldığını, hayatlarını devam ettirmek için utana sıkıla dilenmek zorunda kaldığında nasıl bir psikoloji yaşadığını siz nereden bileceksiniz?

Siz nereden bileceksiniz, Suriye’den göçüp Türkiye’ye sığınan, doktorun ,öğretmenin, mimarın ,mühendisin ,matematikçinin, fizikçinin biyoloğun,iktisatçının , âlimin ,gündelikçi olarak orada burada bir iş bulayım da akşam eve bir ekmek götüreyim derdiyle acziyet içinde çırpınanların iç dünyalarında neler yaşadığını, nereden bileceksiniz?

Sizler tutturmuşsunuz bir PKK,YPG,PYD . Bu Suriye halkı için bir umuttur. Bir dönüm noktasıdır. Amerikanın, Batı’nın,bütün emperyalist ülkelerin leş kargaları gibi üşüşmeye başladığı bir ortamda biz nereye yaslanalım derdi gütmeye başladınız.

Tarih ders alınsa tekerrür etmezmiş.

“Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? (M.A.Ersoy)

Siz şimdiye kadar yaşananlardan hiç mi ders almazsınız. Dün kiminiz “PKK ‘ye kiminiz PYD’ye kiminiz YPG ‘ye sırtınızı dayıyordunuz. Hele biriniz “PKK öyle bir güç ki sizi tükürüğü ile boğar” diyor ve boyundan büyük laflar ediyordu. Gördük oynanan oyunu, sizi ortada bıraktılar.

Biz sizinle etle tırnak gibiyiz tarih içerisinde hep böyle olduk olmaya devam ediyoruz, edeceğiz. Bizim ayrımız gayrımız yoktur. Kaşanelerde lüks içerisinde gününü gün edenler de var .Yağ içinde böbrek misali yaşamayı kendinde vazgeçilmez hak görenler var. Bizimle sizin aramızda duvar örenler işte onlar asıl bize düşmanlık edenler onlardır.

Ben 1982’ de ilk öğretmenliğime Bitlis/Tatvan Atatürk Lisesi’nde başladım ve 5 yıla yakın görev yaptım. Öğrencilerimle hep birlikte hiçbir ayrılık gütmeden çalıştım . Aradan 42 yıl geçti hala öğrencilerimle görüşüyorum,mesajlaşıyorum, konuşuyorum. Ne onlar beni kendilerinden ayrı gördüler ne de ben onları. Hatta bir defasında solcu öğretmenler okul müdürüne beni şikayete gitmişler. ”Hocam biz bu çocuklara not veriyoruz,yazılıda kopya çekmelerine göz yumuyoruz,akşamları gelin yiyelim, içelim diyoruz ama bir türlü yaranamıyoruz ne yapalım?” O da “Siz onun gibi olamazsınız çünkü o bu toprakların insanı, siz çocukları küçük görüyorsunuz farklı biriymiş gibi bakıyorsunuz onlar da bunun farkında” demişti .

Bu ülkede Başbakan, Bakanlar, üst düzey bürokratlar, iş adamları, tüccarlar seçimlere hep birlikte katılıyoruz hepimiz bu ülkenin çocuklarıyız, vatandaşıyız.

Mevlana bir hikayesinde şöyle der: “Üç kişi yolculuk yapıyordu. Bir hana indiler. hancıdan su istediler. Biri mâün dedi diğeri; âbün dedi üçüncüsü de -sudedi. Üçünün de muradı birdi ve su istemişlerdi.”

Hepimizin muradı aynı söyleyişlerimiz farklı.