1932 yılında Ulaş’ın Acıyurt köyünde doğmuştur. Asıl adı İbrahim Çaylak’tır. Allahverdi ve Keziban’ın oğludur. Acıyurt’ta ilkokulu bitirdikten sonra Erzurumlu Vaiz Ahmet Yılmaz’ın yanında hafızlığa başlamış, iki sene ara verdikten sonra Trabzonlu Hafız Ahmet Şimşek’in yanında hafız olmuştur (1947). 1950 senesinde Sivas’ta Hoca İmam Camii’nde vekaleten Ramazan ayında imamlık yapmıştır. 1953’te Gelibolu’da (Bolayır-58. Piyade Alayı) askerlik vazifesine başlamış, otuz ay sonra 1956’da Hatay’da (Kırıkhan- Bölük komutanı şoförlüğü) terhis olmuştur. Terhis sonrası iki sene fırıncılık yapmıştır. 1958’de imamlık imtihanına girip başarılı olmuştur. Sivas Bedirli nahiyesinde yedi sene kadrolu imam olarak çalışmıştır. 20 sene Sivas Şehitler Sanayi Çarşısı Camii İmamlığı yapmıştır. 1983’te emekli olmuştur. Şu anda Sivas’ta Bahtıyarbostan Mahallesinde oturmaktadır. 1953’te Sivas esnafından antikacı Ethem Karaer’in torunu Sevim Hanım’la evlenmiş ve evini Sivas’a taşımıştır. Bu evlilikten sekiz çocuğu (Şengül, Canip, Tevfik, Serpil, Hatice, Allahverdi, Keziban, Rabia) olmuştur. 6 Aralık 2004’te vefat etmiştir. Mezarı Sivas’tadır.
Gençliğinde sık sık Emrah’ın kitabını okumasının ve Ruhsatî’nin şiirlerini dinlemesinin âşıklığa yönelmesinde önemli rolü olmuştur. Bunun yanı sıra dayısı Mehmed’in saz çaldığı ve şiirlerinin bulunduğunu ifade etmesine dayanarak, âşıklığa yönelmesini irsi bir sebebe de bağlayabiliriz. Mehmet, seferberlikte Rus cephesinde savaşa katılmış, bir daha geri dönmemiştir. İbrahim’in çocuklarından Canip, Allahverdi, Hatice, Rabia’nın ve torunlarından Aynur (Canib’in kızı) da şiirleri bulunduğunu burada belirtelim.
İbrahim, şiirlerinde Aciz Hafız, Hafız mahlaslarını kullanmaktadır. 50 kadar şiiri vardır. Şiirlerinde hem döner ayağı hem de tek ayağı başarıyla kullanmış, ölçü ve kafiye hususunda titiz davranmıştır. Sivaslı âşıklar içinde kendisini en fazla Karasarlı Seyit Yalçın etkilemiştir. Şiirleri genellikle dini konudadır. İlk şiiri “Beklersin”dir. Bunu, Eski Sivas Müftüsü Mehmet Özlen’in, bütün ısrarlarına rağmen kendisini Hacc’a göndermemesi, Hac kafilesinin Sivas’tan ayrılırken kalbinde bıraktığı derin hüzün üzerine duygulanarak yazmıştır. Kaynakça: Doğan Kaya, Acıyurtlu Halk Şairleri, Sivas, 1999, s. 19-32. Yârim Muhammed
Aziz iştiyakın kâr etti cana
Yüz sürebilseydim güzel ravzana
Bir daha kavuşmak nasip mi bana
Kurbanım ben sana yârim Muhammed
Yurdunun kutsaldır toprağı taşı
Sana erenlerin durmaz gözyaşı
Sensin canım bütün Peygamber başı
Feda olsun sana varım Muhammed Hacılar Revza’nda ağlar dolaşır
Mescidini gören gözler kamaşır
Gelmezse âşıkın içinde taşır
Gece gündüz hep efkârım Muhammed Âşıkın aşkından mecnundur her an
Dil seni anar da titremez mi can
Habibim demiştir zatına Sübhan
Ümmetin olmaktır kârım Muhammed Bir gidenler gidiyorlar bir daha
Hiç kul usanır mı varmakla Şah’a
Âciz Hafız sana varsa bir daha
Bu can feda olsun pirim Muhammed Kelime-İ Tevhid
Ne güzel bir lezzeti var
Hak’tan gelme kuvveti var
Akıl almaz hikmeti var
Canım Kelime-i tevhid Aklı olan ona koşar
Tüm kalbin pasını açar
Tevhitsiz kalp hasıl yaşar
Tenim Kelime-i tevhid
Kapı açık herkes girsin
Sohbetimizde otursun
Bilmeyenler gelsin görsün
Yönüm Kelime-i tevhid Çekinme görmezsin zarar
Hastalığa ilacı var
Müslümana tevhid yarar
Şanım Kelime-i tevhid Âciz Hafız kusur etme
Yakındır yol uzak gitme
Sakın tevhidi terk etme
Dinim Kelime-i tevhid Gülmedim Kardaş
Çok cefalar çektim olmadım kardaş
Cihanda yaşadım gülmedim kardaş
Ömür boşa geçmiş bilmedim kardaş
Gitti altın yıllar geri gelir mi Bütün dostlar seni varlıkta sever
İster de vermezsen yüzünü eğer
Varlık çok iyiymiş bilmedim meğer
Sürüp savurmada varlık olur mu Ne müşkül bir hale düştün bilmedin
Bu dünyadan muradı almadın
Ağlamayı seçtin neden gülmedin
Daim ağlamaktan sağlık kalır mı Aciz Hafız acep neden ağlarsın
Herkes tatlı sen acıyı söylersin
Elli beşten sonra malı neylersin
Kazansa da bundan fayda olur mu Uyan Gönül
Uyan deli gönül nedir bu gaflet
Etrafını sarmış bütün rezalet
Gaflet ile bulunur mu fazilet
Eli boş meydanda kalabilirsin Çalışan yol aldı yok mu haberin
Gaflet uykusuna çok dalma derin
Gitti öndekiler hani pederin
Rüzgâr vurur her an solabilirsin
Sıkı sarıl ibadetin çok eyle
Dünyayı koy ahiretin tok eyle
Kendine gel masivayı yok eyle
Ş’ol yüce divanı bulabilirsin Söyler Aciz Hafız uyanamazsan
Varıp kapısına dayanamazsan
Aşk-ı ilahiye boyanamazsan
Şeytana oyuncak olabilirsin Azmışlara
İnsanı sömüren bütün soysuzlar
Yüzüne tükürsem rahmet zanneder
Allah için kılmaz bir vakit namaz
Onu vücuduna zahmet zanneder Batıla meyleder gerçekten kaçar
Babanın yanında sigara içer
Arsızca en mahrem yerini açar
Yaptığı bu işi iffet zanneder Tespih ile dua gelmez diline
Çay olup karışmaz rahmet seline
Fikrini bağlamış dünya malına
Bu mülkü ebedî servet zanneder Alamamış gerçek aşkın sesini
Silememiş kalbin kirle pasını
Biz çekerken müminlerin yasını
O bunu bir günlük hasret zanneder İnançsızca olmuş bağlı bir uşak
Ondan daha iyidir yük çeken eşek
İpek pijamayla kalın bir döşek
Yattığı bu yeri cennet zanneder Aciz Hafız eder cahili tarif
Hakk’ı bulamayan olur mu arif
İnanç ibadetten habersiz herif
Kendini dünyada şevket zanneder
Gençliğinde sık sık Emrah’ın kitabını okumasının ve Ruhsatî’nin şiirlerini dinlemesinin âşıklığa yönelmesinde önemli rolü olmuştur. Bunun yanı sıra dayısı Mehmed’in saz çaldığı ve şiirlerinin bulunduğunu ifade etmesine dayanarak, âşıklığa yönelmesini irsi bir sebebe de bağlayabiliriz. Mehmet, seferberlikte Rus cephesinde savaşa katılmış, bir daha geri dönmemiştir. İbrahim’in çocuklarından Canip, Allahverdi, Hatice, Rabia’nın ve torunlarından Aynur (Canib’in kızı) da şiirleri bulunduğunu burada belirtelim.
İbrahim, şiirlerinde Aciz Hafız, Hafız mahlaslarını kullanmaktadır. 50 kadar şiiri vardır. Şiirlerinde hem döner ayağı hem de tek ayağı başarıyla kullanmış, ölçü ve kafiye hususunda titiz davranmıştır. Sivaslı âşıklar içinde kendisini en fazla Karasarlı Seyit Yalçın etkilemiştir. Şiirleri genellikle dini konudadır. İlk şiiri “Beklersin”dir. Bunu, Eski Sivas Müftüsü Mehmet Özlen’in, bütün ısrarlarına rağmen kendisini Hacc’a göndermemesi, Hac kafilesinin Sivas’tan ayrılırken kalbinde bıraktığı derin hüzün üzerine duygulanarak yazmıştır. Kaynakça: Doğan Kaya, Acıyurtlu Halk Şairleri, Sivas, 1999, s. 19-32. Yârim Muhammed
Aziz iştiyakın kâr etti cana
Yüz sürebilseydim güzel ravzana
Bir daha kavuşmak nasip mi bana
Kurbanım ben sana yârim Muhammed
Sana erenlerin durmaz gözyaşı
Sensin canım bütün Peygamber başı
Feda olsun sana varım Muhammed Hacılar Revza’nda ağlar dolaşır
Mescidini gören gözler kamaşır
Gelmezse âşıkın içinde taşır
Gece gündüz hep efkârım Muhammed Âşıkın aşkından mecnundur her an
Dil seni anar da titremez mi can
Habibim demiştir zatına Sübhan
Ümmetin olmaktır kârım Muhammed Bir gidenler gidiyorlar bir daha
Hiç kul usanır mı varmakla Şah’a
Âciz Hafız sana varsa bir daha
Bu can feda olsun pirim Muhammed Kelime-İ Tevhid
Ne güzel bir lezzeti var
Hak’tan gelme kuvveti var
Akıl almaz hikmeti var
Canım Kelime-i tevhid Aklı olan ona koşar
Tüm kalbin pasını açar
Tevhitsiz kalp hasıl yaşar
Tenim Kelime-i tevhid
Sohbetimizde otursun
Bilmeyenler gelsin görsün
Yönüm Kelime-i tevhid Çekinme görmezsin zarar
Hastalığa ilacı var
Müslümana tevhid yarar
Şanım Kelime-i tevhid Âciz Hafız kusur etme
Yakındır yol uzak gitme
Sakın tevhidi terk etme
Dinim Kelime-i tevhid Gülmedim Kardaş
Çok cefalar çektim olmadım kardaş
Cihanda yaşadım gülmedim kardaş
Ömür boşa geçmiş bilmedim kardaş
Gitti altın yıllar geri gelir mi Bütün dostlar seni varlıkta sever
İster de vermezsen yüzünü eğer
Varlık çok iyiymiş bilmedim meğer
Sürüp savurmada varlık olur mu Ne müşkül bir hale düştün bilmedin
Bu dünyadan muradı almadın
Ağlamayı seçtin neden gülmedin
Daim ağlamaktan sağlık kalır mı Aciz Hafız acep neden ağlarsın
Herkes tatlı sen acıyı söylersin
Elli beşten sonra malı neylersin
Kazansa da bundan fayda olur mu Uyan Gönül
Uyan deli gönül nedir bu gaflet
Etrafını sarmış bütün rezalet
Gaflet ile bulunur mu fazilet
Eli boş meydanda kalabilirsin Çalışan yol aldı yok mu haberin
Gaflet uykusuna çok dalma derin
Gitti öndekiler hani pederin
Rüzgâr vurur her an solabilirsin
Dünyayı koy ahiretin tok eyle
Kendine gel masivayı yok eyle
Ş’ol yüce divanı bulabilirsin Söyler Aciz Hafız uyanamazsan
Varıp kapısına dayanamazsan
Aşk-ı ilahiye boyanamazsan
Şeytana oyuncak olabilirsin Azmışlara
İnsanı sömüren bütün soysuzlar
Yüzüne tükürsem rahmet zanneder
Allah için kılmaz bir vakit namaz
Onu vücuduna zahmet zanneder Batıla meyleder gerçekten kaçar
Babanın yanında sigara içer
Arsızca en mahrem yerini açar
Yaptığı bu işi iffet zanneder Tespih ile dua gelmez diline
Çay olup karışmaz rahmet seline
Fikrini bağlamış dünya malına
Bu mülkü ebedî servet zanneder Alamamış gerçek aşkın sesini
Silememiş kalbin kirle pasını
Biz çekerken müminlerin yasını
O bunu bir günlük hasret zanneder İnançsızca olmuş bağlı bir uşak
Ondan daha iyidir yük çeken eşek
İpek pijamayla kalın bir döşek
Yattığı bu yeri cennet zanneder Aciz Hafız eder cahili tarif
Hakk’ı bulamayan olur mu arif
İnanç ibadetten habersiz herif
Kendini dünyada şevket zanneder