Anadolu kültürel anlamda zenginliklerini içinde barındırır. İlimiz bu yönüyle şehirlerin başında gelmektedir. Her yörenin kendine özgü yorumları olduğu gibi Sivas’ın da kendine has yorumlarıyla, kelimeleriyle özellikle çoğunu sadece Sivaslıların anlayabileceği kelimeleri sizlerle paylaşalım..
Ağzına ökünmek: dalga geçerek taklit etmek
Ağartı: Süt, yoğurt gibi yiyecekler
Ahıldane: Herkese akıl veren, bilgiçlik satan
Ahraz: Dilsiz (Anadolu’da yaygındır)
Anışdırmak: Anlaşılması için dolaylı yoldan hatırlatmak
Atlı: Edepsiz
Avgun: Su taksimatının yapıldığı oyuk taş
Avuz: Memeli hayvanın doğum sonrası ilk sütü (Bazı bölgelerde ağız olarak geçer)
Aynı gelmek: Mektubun cevabı gelmek
Bad: İnce bulgurla yapılan etli dolma içi
Babalanmak: Zıkkımlanmak anlamında yemek
Bacılık: Ahret kardeşliği
Batal: İri, büyük
Beslek: Hizmetçi, besleme
Bezirgân pilavı: İçine soğan, yağ, kıyma konularak yapılan bulgur pilavı
Belemek: Çocuğu kundaklamak
Bibi: Hala (Anadolu’da yaygındır)
Bir goşam: İki avuç dolusu
Cambaz: Hayvan alıp satan kimse
Camuz: Manda (Anadolu’da bazı bölgelerde camız olarak geçer)
Ciyiş: Yakın akraba veya komşu yaşlı kadın
Çaput: Bez parçası
Çeç: Savrulan samandan ayrılmış buğday yığını
Çecik: Tülbenti başın etrafına sararak bağlama tarzı
Çıngı : Kıvılcım
Çor: Hastalık, dert
Çöçelenmek: Konuşamamak, bir iş yapamamak
Çimmek: Yıkanmak (Anadolu’da yaygındır)
Dadanmak: Alışmak
Darazımak: Elbisenin dikiş yerinden eskiyerek incelmesi ve açılması
Dayak: Destek
Depme: Yünden dokunmuş büyük un çuvalı
Devlik görmek: Kış hazırlığı yapmak
Devrisi gün: Ertesi gün
Donak: Giyim, kuşam, süs
Döşürüksüz: Tertipsiz, iş bilmeyen kadın
Dulda: Güneş ve rüzgâr etkisinden korunan yer
Düve: Bir yaşındaki inek (Anadolu’da yaygındır)
Dummah: Suya dalmak (Anadolu’da bazı yörelerde tummak olarak da kullanılır)
Dekmik: Tekme Eccük: Azıcık
Eke toka: Bilmiş, büyümüş
Ekis nükte yapmak: Alaycı ve kırıcı konuşmak
Eksük görmek: Evin ihtiyacını veya evlenecek kızın ihtiyacını almak
Ekti oğlak: Anası ölen yavru başka bir hayvana alıştırılırsa bu yavruya denir.
Elçim: Yün tararken, bir taramalık için ele alınan yün.
Eme: Babanın kız kardeşi
Emiceklik vermek: Umut vermek, güvendirmek
Erinmek: Üşenmek
Firik: Sapıyla yakılan Buğday başağının pişen daneleri
Farımak: Yaşlanmak, kocamak
Fetil: Taze yemek için yapılan kalın yufka ekmeği
Gabala: Toptan (Anadolu’da yaygındır)
Gadinge: Yenge. Amca, dayı veya yakınların eşleri
Gamga: Odun parçası.
Garametli: Talihsiz, kadersiz
Gelberi: Tandırdan kül çekmeye yarayan demirden alet
Gejgere: İki kollu küçük sedye
Gicişmek: Kaşınmak
Gıdik: Keçi yavrusu
Gübür: Çöp, pislik
Gümen: Şüphe, bilinmeyen
Gümenli: Hamile
Harar: Yünden dokunmuş çuval
Hasput: Kağnı tekeri
Havflenmek: Korkmak
Hayvah: Eyvah
Hedik: Haşlanmış buğday. Diş hediği: Diş buğdayı
Helki: Su kovası (Bazı yörelerde helke olarak geçer)
Hızan: Yoksul
Horam: Bir elin kavrayacağı ot
Hozan: Ekin biçildikten sonra tarlada kalan kısmı
Ismarıç: Başkası için alınacak şey, sipariş
İşkillenmek: Şüphelenmek
İşmar: Göz kırpma, işaret
İt dirseği: Arpacık (Anadolu’da yaygındır)
Ivga vermek: Kışkırtmak
İyeşmek: Sürtüşmek, zıt gitmek
Kanayak: Kadın
Karış: Beddua
Katık: Ayran (Anadolu’da yaygındır)
Kavum hısım: Akrabalar
Kavurma herlesi: Unu yağda hafif kavurup, tuz ve su konularak yapılan çorba
Kaygana: Koyuca yapılan yumurta herlesinin yağda kızartılmasıyla hazırlanan yiyecek
Keçe delen: Çok kuvvetli ve devamlı yağan yağmur
Kehle: Bit
Kelecoş: Peskütan ile yapılan bir çeşit koyuca çorba
Kelik: Eski ayakkabı
Kemçük: Dişsiz
Kenger: Sütünden sakız yapılan ot
Keşik: Sıra
Kömbe: Eskiden külde pişirilen yağlı kalın çörek
Kürük: Eşek yavrusu
Mahana: Bahane
Malamat: Etrafa rezil olmak
Mısmıl: İyi, temiz
Müzevir: Fitneci
Nâlet: Lânet
Natır: Kadınlar hamamında hizmet eden kadın görevli
Nekes: Cimri
Nemârek: Neyime gerek
Nörüyon: Ne (iş) görüyorsun? Ne yapıyorsun?
Onmak: İyi gün görmek, mutlu ve zengin olmak.
Ovmaç: Yufka ekmeğin parçalanmasıyla yapılan yağlı yemek
Oynaş: Dost
Öndüç: Ödünç
Partalcı: Palavracı
Pehli: Eti kızartılarak yapılan patlıcan yemeği
Peskütan: Yoğurdun az un ile pişirilmesiyle hazırlanan kışlık yiyecek
Pin: Kümes
Puhari: Baca
Rapata: Tandıra hamur yapıştırmaya yarayan tutacak
Seyip: Başıboş
Sınamak: Denemek
Sınıkçı: Kırık, çıkıkçı
Sınmak: Kırmak
Sille: Tokat
Şire: Şıra. Tatlılara ekilen şerbet
Tirit: Yemeğin yağlı suyu
Tummak: Suya batmak
Tutmaç: Kesilmiş hamur, mercimek ve yoğurtla yapılan çorba
Ucun ucun: Azar azar
Uğmaç: Ekmek ovularak yapılan yiyecek
Uğundurma tutturmak: Birini aç bırakmak
Urum: Anadolu
Uruplağ: Eski bir tahıl ölçüsü. (Arpa için yaklaşık 13 kg. Buğday için 16 kg
Üleş: Leş
Ürümek: Havlamak
Variyetli: Zengin, varlığı yerinde olan
Vergili: Evlenmek üzere sözü verilmiş kız
Yağarnı: Sırt
Yal: Köpek yiyeceği
Yarımlağ: Yarım uruplağ
Yaşmak çalmak: Ağzı örtecek şekilde baş bağlamak
Yavan: Yağsız, tatsız, tuzsuz
Yayan: Yürüyerek
Yeğnik: Hafif
Yekinmek: Birden kalkmak
Yemeni: Deriden yapılan hafif ayakkabı
Yumuş: Emir
Yük kemeri: Yüklük. Yatak yorgan konan dolap
Yüz yavuncusu: Yüze gülen
Zelve: Öküzün boyunduruğunun çıkmaması için takılan eğri deynek
Zerze: Halkalı kapı demiri
Zilingir: Uykusunu alamamış
Zürriyet: Döl, soy.
Ağartı: Süt, yoğurt gibi yiyecekler
Ahıldane: Herkese akıl veren, bilgiçlik satan
Ahraz: Dilsiz (Anadolu’da yaygındır)
Anışdırmak: Anlaşılması için dolaylı yoldan hatırlatmak
Atlı: Edepsiz
Avgun: Su taksimatının yapıldığı oyuk taş
Avuz: Memeli hayvanın doğum sonrası ilk sütü (Bazı bölgelerde ağız olarak geçer)
Aynı gelmek: Mektubun cevabı gelmek
Bad: İnce bulgurla yapılan etli dolma içi
Babalanmak: Zıkkımlanmak anlamında yemek
Bacılık: Ahret kardeşliği
Batal: İri, büyük
Beslek: Hizmetçi, besleme
Bezirgân pilavı: İçine soğan, yağ, kıyma konularak yapılan bulgur pilavı
Belemek: Çocuğu kundaklamak
Bibi: Hala (Anadolu’da yaygındır)
Bir goşam: İki avuç dolusu
Cambaz: Hayvan alıp satan kimse
Camuz: Manda (Anadolu’da bazı bölgelerde camız olarak geçer)
Ciyiş: Yakın akraba veya komşu yaşlı kadın
Çaput: Bez parçası
Çeç: Savrulan samandan ayrılmış buğday yığını
Çecik: Tülbenti başın etrafına sararak bağlama tarzı
Çıngı : Kıvılcım
Çor: Hastalık, dert
Çöçelenmek: Konuşamamak, bir iş yapamamak
Çimmek: Yıkanmak (Anadolu’da yaygındır)
Dadanmak: Alışmak
Darazımak: Elbisenin dikiş yerinden eskiyerek incelmesi ve açılması
Dayak: Destek
Depme: Yünden dokunmuş büyük un çuvalı
Devlik görmek: Kış hazırlığı yapmak
Devrisi gün: Ertesi gün
Donak: Giyim, kuşam, süs
Döşürüksüz: Tertipsiz, iş bilmeyen kadın
Dulda: Güneş ve rüzgâr etkisinden korunan yer
Düve: Bir yaşındaki inek (Anadolu’da yaygındır)
Dummah: Suya dalmak (Anadolu’da bazı yörelerde tummak olarak da kullanılır)
Dekmik: Tekme Eccük: Azıcık
Eke toka: Bilmiş, büyümüş
Ekis nükte yapmak: Alaycı ve kırıcı konuşmak
Eksük görmek: Evin ihtiyacını veya evlenecek kızın ihtiyacını almak
Ekti oğlak: Anası ölen yavru başka bir hayvana alıştırılırsa bu yavruya denir.
Elçim: Yün tararken, bir taramalık için ele alınan yün.
Eme: Babanın kız kardeşi
Emiceklik vermek: Umut vermek, güvendirmek
Erinmek: Üşenmek
Firik: Sapıyla yakılan Buğday başağının pişen daneleri
Farımak: Yaşlanmak, kocamak
Fetil: Taze yemek için yapılan kalın yufka ekmeği
Gabala: Toptan (Anadolu’da yaygındır)
Gadinge: Yenge. Amca, dayı veya yakınların eşleri
Gamga: Odun parçası.
Garametli: Talihsiz, kadersiz
Gelberi: Tandırdan kül çekmeye yarayan demirden alet
Gejgere: İki kollu küçük sedye
Gicişmek: Kaşınmak
Gıdik: Keçi yavrusu
Gübür: Çöp, pislik
Gümen: Şüphe, bilinmeyen
Gümenli: Hamile
Harar: Yünden dokunmuş çuval
Hasput: Kağnı tekeri
Havflenmek: Korkmak
Hayvah: Eyvah
Hedik: Haşlanmış buğday. Diş hediği: Diş buğdayı
Helki: Su kovası (Bazı yörelerde helke olarak geçer)
Hızan: Yoksul
Horam: Bir elin kavrayacağı ot
Hozan: Ekin biçildikten sonra tarlada kalan kısmı
Ismarıç: Başkası için alınacak şey, sipariş
İşkillenmek: Şüphelenmek
İşmar: Göz kırpma, işaret
İt dirseği: Arpacık (Anadolu’da yaygındır)
Ivga vermek: Kışkırtmak
İyeşmek: Sürtüşmek, zıt gitmek
Kanayak: Kadın
Karış: Beddua
Katık: Ayran (Anadolu’da yaygındır)
Kavum hısım: Akrabalar
Kavurma herlesi: Unu yağda hafif kavurup, tuz ve su konularak yapılan çorba
Kaygana: Koyuca yapılan yumurta herlesinin yağda kızartılmasıyla hazırlanan yiyecek
Keçe delen: Çok kuvvetli ve devamlı yağan yağmur
Kehle: Bit
Kelecoş: Peskütan ile yapılan bir çeşit koyuca çorba
Kelik: Eski ayakkabı
Kemçük: Dişsiz
Kenger: Sütünden sakız yapılan ot
Keşik: Sıra
Kömbe: Eskiden külde pişirilen yağlı kalın çörek
Kürük: Eşek yavrusu
Mahana: Bahane
Malamat: Etrafa rezil olmak
Mısmıl: İyi, temiz
Müzevir: Fitneci
Nâlet: Lânet
Natır: Kadınlar hamamında hizmet eden kadın görevli
Nekes: Cimri
Nemârek: Neyime gerek
Nörüyon: Ne (iş) görüyorsun? Ne yapıyorsun?
Onmak: İyi gün görmek, mutlu ve zengin olmak.
Ovmaç: Yufka ekmeğin parçalanmasıyla yapılan yağlı yemek
Oynaş: Dost
Öndüç: Ödünç
Partalcı: Palavracı
Pehli: Eti kızartılarak yapılan patlıcan yemeği
Peskütan: Yoğurdun az un ile pişirilmesiyle hazırlanan kışlık yiyecek
Pin: Kümes
Puhari: Baca
Rapata: Tandıra hamur yapıştırmaya yarayan tutacak
Seyip: Başıboş
Sınamak: Denemek
Sınıkçı: Kırık, çıkıkçı
Sınmak: Kırmak
Sille: Tokat
Şire: Şıra. Tatlılara ekilen şerbet
Tirit: Yemeğin yağlı suyu
Tummak: Suya batmak
Tutmaç: Kesilmiş hamur, mercimek ve yoğurtla yapılan çorba
Ucun ucun: Azar azar
Uğmaç: Ekmek ovularak yapılan yiyecek
Uğundurma tutturmak: Birini aç bırakmak
Urum: Anadolu
Uruplağ: Eski bir tahıl ölçüsü. (Arpa için yaklaşık 13 kg. Buğday için 16 kg
Üleş: Leş
Ürümek: Havlamak
Variyetli: Zengin, varlığı yerinde olan
Vergili: Evlenmek üzere sözü verilmiş kız
Yağarnı: Sırt
Yal: Köpek yiyeceği
Yarımlağ: Yarım uruplağ
Yaşmak çalmak: Ağzı örtecek şekilde baş bağlamak
Yavan: Yağsız, tatsız, tuzsuz
Yayan: Yürüyerek
Yeğnik: Hafif
Yekinmek: Birden kalkmak
Yemeni: Deriden yapılan hafif ayakkabı
Yumuş: Emir
Yük kemeri: Yüklük. Yatak yorgan konan dolap
Yüz yavuncusu: Yüze gülen
Zelve: Öküzün boyunduruğunun çıkmaması için takılan eğri deynek
Zerze: Halkalı kapı demiri
Zilingir: Uykusunu alamamış
Zürriyet: Döl, soy.