Sivas’ın yöresel sözlüğü, birçok farklı kaynaktan beslenmiştir. Sivas, tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, Anadolu’nun kültür mozaiğinin bir parçası olmuştur. Bu nedenle, Sivas’ın yöresel sözlüğünde Türkçe, Farsça, Arapça, Kürtçe, Ermenice, Rumca, Çerkezce gibi dillerden izler bulunmaktadır. Ayrıca, Sivas’ın coğrafi konumu, iklimi, bitki örtüsü, hayvancılığı, tarımı, el sanatları, yemek kültürü, inançları, töreleri, eğlenceleri gibi unsurlar da yöresel sözlüğü etkilemiştir.
Sivas’ın yöresel sözlüğünde, annelerin kullandığı eski kelimeler ve şiveler, özellikle ev hayatı, aile ilişkileri, sağlık, yemek yapma, giyim kuşam, çocuk bakımı, düğün, cenaze, bayram gibi konularla ilgilidir. Bu kelimeler ve şifeler, annelerin yaşadıkları deneyimleri, bilgilerini, duygularını, beklentilerini, tavsiyelerini, eleştirilerini, dualarını, beddualarını ifade etmelerine yardımcı olmuştur. Bu kelimeler ve şiveler, aynı zamanda annelerin çocuklarına, torunlarına, gelinlerine, damatlarına, komşularına, akrabalarına, dostlarına, düşmanlarına nasıl davrandıklarını, nasıl hitap ettiklerini, nasıl öğüt verdiklerini, nasıl şaka yaptıklarını, nasıl alay ettiklerini, nasıl kızdıklarını, nasıl sevindiklerini göstermiştir.
Sivas’ın yöresel sözlüğünde, annelerin kullandığı eski kelimeler ve şiveler, bazı örneklerle şöyle sıralanabilir:
Aba: Abla, büyük kız kardeş; anne; üvey anne, analık.
Ağartı: Daha çok harman zamanındaki yoğurt, ayran ve sütten yapılan yiyecek ve içecekler.
Ahıldane: Herkese akıl veren, bilgiçlik satan.
Belemek: Çocuğu kundaklamak.
Bibi: Hala.
Çalhama: Ayran.
Çeltek: Çoban yamağı.
Çöğlenmek: Bir tarafı eğilip devrilmek.
Dahanah: Kadınların ziynet eşyası (altın).
Ekeleşmek: Vücutça kuvvetlenmek, olgunlaşmak.
Folluk: Tavukların yumurtladığı yer.
Galah: Tezek yığınlarının her birine verilen ad; tandırın havalandırma yeri.
Hedik: Haşlanmış buğday, bulgur, mısır, nohut vb. şeyler; taze fasulye.
İyeşmek: Tartışmak; geçimsizlik etmek.
Lalık: Tembel; kekeme.
Malamat olmak: Utanılacak durumda olmak.
Ohuntu: Düğün çağrısı ile birlikte gönderilen armağan.
Öcbe: Geveze, çok konuşan; bilgiçlik taslayan, her şeye karışan; inatçı.
Puhari: Ocak ve soba bacası.
Sırımak: Sağlam ve sıkıca dikmek, çitimek.
Bu kelimeler ve şiveler, Sivas’ın yöresel sözlüğünün küçük bir bölümünü oluşturmaktadır. Sivas’ın yöresel sözlüğü, çok daha zengin ve kapsamlıdır. Bu sözlüğü kaybetmemek, gelecek nesillere aktarmak, Sivas’ın kültürel kimliğini korumak ve tanıtmak için, bu kelimeler ve şivelerin derlenmesi, kaydedilmesi, araştırılması, yayınlanması ve öğretilmesi gerekmektedir. Bu konuda, Sivaslı yazarlar, araştırmacılar, öğretmenler, öğrenciler, dernekler, kurumlar, medya organları ve tüm Sivaslılar sorumluluk almalıdır. Sivas’ın yöresel sözlüğü, Sivas’ın kültürel mirasının önemli bir parçasıdır.
Musa Demir