Ramazan ayının gelmesiyle birlikte milyonlarca Müslüman, oruç tutarak dini vecibelerini yerine getiriyor. Oruç, sadece bedensel bir ibadet olmanın ötesinde, psikolojik bir denge aracı olarak da öne çıkıyor. Özellikle Ramazan ayının ilk haftasında öfke kontrolü anlamında sorun yaşayabilen vatandaşlar, özel ve sosyal yaşantılarında çeşitli sorunlarla baş başa kalabiliyor.
Ramazan ayında insanların birçok nedenden dolayı öfkelenebildiğini ifade eden Uzm. Klinik Psikolog Kerime Begüm Özkaya, “Öfke, kontrol altına alınmadığı zaman veya sağlıklı bir şekilde dışarıya yöneltilmediği zaman kişinin hem özel hayatında hem toplumsal hayatta hem de iş hayatında bedenen ve ruhsal olarak olumsuz birçok etkisini görebiliyoruz. Oruç; her ne kadar bedensel bir ibadetmiş gibi görünse de aynı zamanda psikolojik bir ibadettir, sadece aç kalmaktan ibaret değildir. Kişinin kendi nefsini kontrol etmek suretiyle kontrol altına alması, yaptığı ve yapacağı işlerde daha temkinli davranması, aslında burada yapacağı en önemli şey sabretmeyi öğrenmesi öfkeyi kontrol altına almada en güzel etkenlerden birisidir. Biz burada oruç tutmayı aç, susuz kalmak, kan şekerinin düşmesi olarak düşünüyoruz ama insanlar normal hayatlarında yaptıklarının engellendiğini düşündükleri ve hissettikleri an öfkelenirler. Oruç olduğumuz zaman da aç kalıyoruz, susuz kalıyoruz, kan şekerimiz düşüyor. Böylelikle insanlar yemek yiyip su içmek istiyorlar. Yiyip içemedikleri zamanda öfkeleniyorlar. Aslında buradaki tepki oruca değil, hayatlarındaki rutinin önüne bir set çektiklerinde başlıyor. Aç, susuz kalmak ve kan şekerinin düşmesi de öfkede büyük etken” dedi.
RUH VE BEDEN ORUÇ TUTMALI
Ramazan aynının ilk haftasının çok önemli olduğuna dikkat çeken Özkaya, “Burada sadece bedene oruç tutturun önerisinde bulunmuyoruz. Kin, nefret, öfke gibi bütün olumsuz duygulara da oruç tutturmamız gerekiyor. Oruca ilk adaptasyon sürecini kısa sürede atlattığımız zaman hiçbir sorun ve sıkıntı olmadan bir ayı geçirebiliyoruz. Öfke bir yangın gibi. Öfkemizi kontrol altına almaya çalışacağız. İlk günler çok önemli, adaptasyon sürecinin en kısa sürede aşmamız gerekiyor. İlk günler vücudu yormamamız lazım, uykumuzu alıp sağlıklı beslenmemiz lazım. Sağlıklı besinler tüketmek çok çok iyi gelir. Eğer çok öfkeleniyorsak gevşeme teknikleri ve nefes egzersizlerini hayatımıza katmamız lazım” şeklinde konuştu.
Haber Merkezi
Ramazan ayında insanların birçok nedenden dolayı öfkelenebildiğini ifade eden Uzm. Klinik Psikolog Kerime Begüm Özkaya, “Öfke, kontrol altına alınmadığı zaman veya sağlıklı bir şekilde dışarıya yöneltilmediği zaman kişinin hem özel hayatında hem toplumsal hayatta hem de iş hayatında bedenen ve ruhsal olarak olumsuz birçok etkisini görebiliyoruz. Oruç; her ne kadar bedensel bir ibadetmiş gibi görünse de aynı zamanda psikolojik bir ibadettir, sadece aç kalmaktan ibaret değildir. Kişinin kendi nefsini kontrol etmek suretiyle kontrol altına alması, yaptığı ve yapacağı işlerde daha temkinli davranması, aslında burada yapacağı en önemli şey sabretmeyi öğrenmesi öfkeyi kontrol altına almada en güzel etkenlerden birisidir. Biz burada oruç tutmayı aç, susuz kalmak, kan şekerinin düşmesi olarak düşünüyoruz ama insanlar normal hayatlarında yaptıklarının engellendiğini düşündükleri ve hissettikleri an öfkelenirler. Oruç olduğumuz zaman da aç kalıyoruz, susuz kalıyoruz, kan şekerimiz düşüyor. Böylelikle insanlar yemek yiyip su içmek istiyorlar. Yiyip içemedikleri zamanda öfkeleniyorlar. Aslında buradaki tepki oruca değil, hayatlarındaki rutinin önüne bir set çektiklerinde başlıyor. Aç, susuz kalmak ve kan şekerinin düşmesi de öfkede büyük etken” dedi.
RUH VE BEDEN ORUÇ TUTMALI