Post modern darbe en ciddi biçimde ilk bizim üzerimizde denendi. Sonra
geliştirilerek mağrip ülkelerinde gerçekleştirdiler ve sonuç aldılar. Arap Baharı
namıyla kanlı darbeler yerine ülkeleri kanamalı hastaya çeviren darbeler
gerçekleştirildi. D. Trump’ın DEAŞ ve PKK ile ilgili itirafları tek başına terörün nasıl
kullanıldığını anlamamıza yeter ama içimizdeki Amerikalıdan kurtulmayı göze
alamayan entelektüel ve politik sefalet hâlâ kol gezmektedir.
Amerika aslında Post Modern terörü ikiz kuleler vakasından sonra öncelikle
Müslüman ülkelerde, sonra bütün dünyada kullanmaya başladı. Bugün ise:
profesyonel terörizm, sosyal medyayı da tekelinde tutarak hem darbelerde hem
savaşlarda etkin biçimde rol oynamaktadır.
Post modern kelimesine farklı ve insanı teşevvüşe sürükleyen anlamlar
yüklenmektedir. Bu hal, “lehimci sosyoloji”nin İngilizce düşünen hizmetkârları
sayesinde kavrayışa değil, bulanıklığa yol açmaktadır. Bu laf kalabalığı arasında post
modernliğin rüştünü tamamlamış modernlik olduğuna dair geliştirilen bir ciddi görüş
de vardır. Zalim bir uygarlık, rüştünü tamamlayınca, yeni zulüm araçları geliştirmek
suretiyle ömrünü uzatmaya çalışmaktadır. Elbette bu çabanın içinde yeni politik din
de geliştirilmektedir. Batı ve ABD tarihleri itibariyle adı Hıristiyanlık olan pek çok din
geliştirmiştir. Roma Hıristiyanlığı başlangıç, Protestan Hıristiyanlık aynı zihniyetin
devamıdır, bugün de bu zihniyet zemininde yaygın bir öğreti hayalet gibi
gezinmektedir.
Post modern terör; hem kiralık askerlerle teröristin ve hem resmî ordularla
kiralık teröristi aynı safta birleştirilmesi suretiyle günümüzde hibrit savaş adı verilen
savaşların mahiyeti de netlik kazanmıştır. PKK, YPG vasıtasıyla post modern
dönüşüme uğramıştır ve bu dönüşüm sırf Türkiye içindir. Bir PKK’lı Ermenistan’da ve
bugün olduğu gibi Ukrayna’da düzenli ordular yanında kan dökebilmektedir. Askeriye
bozması yahut özel güvenlik şirketlerinde askeri eğitim almış profesyoneller, süper
güçler tarafından leş kargası gibi kullanılmaktadırlar.
An itibariyle terör yuvaları bir bir imha ediliyor ama terör de bir yandan kılık
değiştiriyor. Irak’ın PKK’ya takındığı tavır ilk kez olan ve rahatlatan bir tavırdır.
Suriye’nin terör karşısında ikircikli durmasının sebebi, terör örgütlerinin hamiliğni ABD
ve sair batılı devletlerin yapıyor oluşudur. Haşdi Şabi-PKK işbirliği İran’ın karakterini
yansıtmaya yetmektedir. İran-Rusya ilişkilerinde şahsiyetsizlik, İran-ABD ilişkilerinde
sinsilik yatmaktadır. ABD, Türkiye’ye karşı daha düşmanca bir tutum, daha
operasyonel bir akla sahiptir; Türkiye’ye karşı terör örgütü donatan bir ülkeden söz
ediyoruz.
Terörle mücadelede elinden geleni yapan ordumuzun başarısı her türlü takdirin
üstündedir. Ama terörü besleyen ve koruyan zemin ülkemizdedir; meclisinde terör
örgütünün şehir kadrosunun temsil edildiği bir ülkede yaşıyoruz. Dünya ölçeğinde en
yetenekli post modern teröristlerden birinin ceza alması ana muhalefet partisini
zıvanadan çıkarmıştır. Medya tam bir fikri sefalet içerisinde, satılmışlıkla vasfetmek
istemem ama bu medya “karar”lı bir şekilde PKK’nın bültenine dönmüştür.