Araştırmacılar, yıllar süren çalışmalarıyla Türkler ’in 15 bin yıl boyunca muhteşem medeniyetler inşa ettiklerini; bu duruma kanıt olarak da Sibirya’dan, Avrupa ve Afrika’ya kadar, kaya üzeri resimlerin gösterileceğini söylerler. İslamiyet’ten önce ecdada kılavuzluk eden, ona hedef olan “Cihan Hâkimiyeti” anlayışı, İslamiyet’in kabulü ile “Nizam-ı Âlem Yolunda İlay-ı Kelimetullah için Cihat” anlayışla birleşerek, toplum adına daha anlamlı bir hedef kaynağı haline geldi. İki hâkim anlayışın bütünleşerek, tek vücut halinde Türk milletinde hayat bulması, ecdadı tabiri caizse “kabına sığdırmaz” bir boyuta ulaştırdı. Bu inanç ve anlayışın Müslüman Türklere en büyük getirisi şu iki hususta olmuştur. Birincisi var olduğu dönemsel süreçler içerisinde çağının en müreffeh, en güçlü, en muazzam, en barışçıl ve güvenilir medeniyetlerinin oluşmasını ve bunların sürekliliğini sağlamıştır. İkincisi ise Türkler; sahip olduğu mallarını, canlarını, evlatlarını, topraklarını, yurtlarını her şeylerini dahi kaybetmiş olsalar -tarih bu durumun örnekleriyle doludur- nihayetinde küllerinden yeniden doğup devlet olabilmeyi başarmışlardır.
Ecdadımız dünya yaşamını gelip geçici bir faniliğe dayandırarak her şeyi boş verip hayatını, gününü gün etme anlayışına indirgemeden İslami ilkelere göre belirlemiş ve bu inanç ve anlayış çerçevesinde yaşam ölçünlerini biçimlendirmiştir. Hayatlarına nüfus eden her alanda ölçüt olarak “helal ve haram” kriterlerini merkeze almış ve bu bakış açısıyla yaşamı değerlendirmiştir. İslam’ın ışığında nesillerini ahlaki ve insani faziletlerle donatarak devrinin ve geleceğinin örnek insanlarını ve örnek toplumlarını oluşturmuştur. Yine İslam’ın değer verdiği emrettiği ölçüde insanı merkeze alan ecdat, döneminin en huzurlu, en barışçıl uzun soluklu devresi olan “Pax Ottomana” yu yaşamış ve tebaasına da yaşatmıştır. Pax Ottomana, “Osmanlı Barışı” anlamına gelmektedir. Büyük Barış. Osmanlı’nın döneminde tebaası ile olan mevcut istikrarı ve hâkim düzeni demek istemektedir. Etnik yapıları, dini inançları birbirlerinden farklı birçok insan topluluğunun bir arada, özgürce ve güven içerisinde Devlet-i Aliyye’ce oluşturulmuş bir üst kültür ışığında yaşayabilmenin adıdır Pax Ottomana. Devletin yaşaması adına gerekli olan hak, hukuk, adalet sistemlerinin oluşturulmasının yanı sıra; tebaasındaki insanlara dil, din, renk, ırk farkı gözetilmeksizin herkesin kendi öz kültürünü yaşayabilme imkânını da verebilmiştir. Fethedilen yerlerde başta halkın ihtiyaçları karşılanıp güvenlikleri sağlandıktan sonra, kendi değerlerini ve topraklarını özgürce işleyebilmeleri sözü verilmek suretiyle halk gönül rahatlığıyla devlete tabi olmuştur. Adaletin ve hoşgörü ikliminin hâkim olduğu bu dönemlerde Müslüman ve gayrimüslim halk bu kudretin egemenliğinde beraberce yaşamaktan hem huzur bulmuş, hem de kendini güvende hissetmiştir.
“Devamı Haftaya”
KÖŞE YAZILARI
Yayınlanma: 15 Ekim 2023 - 09:02
MİRAS BIRAKILANLAR VE UNUTTUKLARIMIZ
Araştırmacılar, yıllar süren çalışmalarıyla Türkler ’in 15 bin yıl boyunca muhteşem medeniyetler inşa ettiklerini; bu duruma kanıt olarak da Sibirya’dan, Avrupa ve Afrika’ya kadar, kaya üzeri resimler
KÖŞE YAZILARI
15 Ekim 2023 - 09:02