Gelenek ve görenekler kültürü meydana getiren öğeler içerisinde eylemsel tabanda oldukça etkin ve önemlidirler. Özellikle toplumda bağdaştırıcı, kaynaştırıcı etkiye sahiptir. İnsanların birlik, beraberlik, yardımlaşma ve dayanışma duyguları içerisinde yaşamalarına büyük anlamda destek olur. Milli kültürün yaşatılması, gelecek kuşaklara aktarımı ve muhafaza edilmesi noktasında bu değerlerin kıymeti harbiyesi büyüktür. Milli şuurdan asgari düzeyde nasibini almış kimi zevatlar, gelenekler ve görenekler için “artık bunlar çağ dışı, günümüze hitap etmeyen uygulamalar, yeniliğe kapalı, gelişme karşıtı” tarzı yakıştırmaları yaparak; bu yönde meydana getirilecek suni bir algı ile toplumda farkındalık oluşturmak istemektedirler. Bu tarz yaklaşımlar son derece yanlıştır. Çünkü bu değerler; bir anlık, oldu-bitti ile günü kurtarma adına, bireysel keyfiyetlere dayanılarak oluşturulmuş uygulamalar kesinlikle değillerdir. Her biri köklü bir tarihten beslenerek bünyesinde yılların tecrübesini barındıran ve her dönemde tema aynı kalmak kaydıyla kendilerini yenileyebilme özelliğine sahip olan değerlerdir. Bunun en güzel ispatını Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan ve günümüzde hala uygulanmakta olan geleneklerimizin varlığı gösterecektir.
Tarih görebilene ve onu okuyup anlamlandırabilene çok büyük dersler vermektedir. Çünkü tekerrürden ibarettir. Tarih sahnesindeki kadim milletler, her daim kültürlerini ve değerlerini muhafaza edebilmeyi başarabilmişlerdir. Milletlerin başka milletlerle etkileşime girmeleri gayet doğaldır. Bu doğallık içerisinde kültürel alanda alış verişler de yapılır. Önemli olan gerekli olanların alınması ve mevcut milli kültüre uyarlanmasıdır. Bugün bir özenti uğruna güzel Türkçemize –hiç de ihtiyaç hâsıl olmadığı halde- yabancı kelime girdilerinin yapılması. Dünya ülkeleri arasında ilklerde yer alan “Türk Mutfağımız”ın, ne idüğü belirsiz hazır yiyeceklere feda edilmesi. Her biri bir yaşam eseri olan türkülerimizin, ninnilerimizin, ağıtlarımızın kısacası folklorik ürünlerimizin gün geçtikçe ve kuşak değiştikçe daha az kişinin hafızasında yer bulabilmesi kültürümüz adına acı verici durumlardır.
Yüce Yaratıcı, insanı yaratılmışların en şereflisi meziyetinde ve en donanımlısı kabiliyetinde yaratmıştır. Onu hayatın merkezine alarak canlı ve cansız bütün mahlûkatı da emrine vermiştir. Akabinde de insanoğlundan, kendisini bilerek ve yaratılış gayesine uygun olarak davranmasını, yaşamasını istemiştir. Bundan dolayı “Akıllı insan”, öncelikle kendisini bilen ve yaratılış gayesinin farkında olarak yaşayan insandır. Bu gerçekliğin bilincinde olan ecdat; gerek kültürel değerlerin oluşma ve yaşama aşamasında gerekse yaşatma ve devamlılık süreçlerinde insana olan saygıyı her daim esas almıştır. Bundan dolayı gelenek ve göreneklerimizin temelleri sevgiye, saygıya, hoşgörüye, samimiyete, adalete ve nezaket kurallarına dayanır. “Devamı Haftaya”
KÖŞE YAZILARI
Yayınlanma: 29 Ekim 2023 - 11:51
MİRAS BIRAKILANLAR VE UNUTTUKLARIMIZ
Gelenek ve görenekler kültürü meydana getiren öğeler içerisinde eylemsel tabanda oldukça etkin ve önemlidirler
KÖŞE YAZILARI
29 Ekim 2023 - 11:51