Canım sıkıldı, eskilerin müzik ritmi beni 90’ların gençlik iksirini aşıladı, lise yıllarımın o dar ve cazip sokaklarında kendimi buldum. Bezirci, çocukluk ve gençlik sevdam… Sanki o delikanlılık çağlarımı bulmaya çalıştım, adımlarım o güzelim mahallede eski günleri bulamadı, teneffüs ettim, o toprak kokusunu bile alamadım… Çoğu güzelim o binalar yerle bir olmuş, beton yığınları yerlerinde eğreti olarak boy gösterirken işte o ev yoluna düştüm… 35 yılına gittim, tam 35 yıl öncesine… Kasım ayının o kasvetli gününe… Yağmurdan sırılsıklam olduğum, havanın etkisiyle üşüdüğüm ve o güzelim konak evin küçücük camındaki perdeden yansıyan loş ışıkla sanki ısınmaya çalışan beni hatırladım… Loş ışığın kalın perdeden dışarıya yansıması sanki içimi ısındırmıştı… Ama o ev yoktu, yerle yeksan olan evi bile görmek istedim, yerini beton bir binanın janjanlı cephesiyle buz gibi bir bina vardı… Işıklarının hepsi yanmış, sanki ışıklarıyla da etrafını ısıtmaya çalışan bir beton bina… Hüzünlendim… Yıkmışlar o güzelim binayı, o binadan süzülen loş ışığı da alıp götürmüşlerdi… Beton uğruna… Yıkarak yapan zihniyetlerin geleceğe bıraktığı en büyük darbe bu olsa gerek… Geçmişten hiçbir şey bırakmamak… Geleceğe beton gibi soğuk anlar bırakmak… Lamba artık ledli, aha parlak, rengarenk… Ama o eski sarı, mat, donuk lambanın verdiği sıcaklığı, aydınlığı vermekten çok ama çok uzak… Lamba eski gücünü, sıcaklığını, ışığını vermiyor… Ve İmam Hatip yoluna döndüm, taş sokaklar artık asfalt sokaklar. Yağan yağmurdan alınan o toprak kokusu yok, simsiyah ve kokusuzluk… Evet, okulumun arkasındayım, sınıfımın penceresini gördüm, bana bakan beni gördüm, akşam saatleriydi, gülümsedim, el salladım, sınıfın penceresindeki ben beni görmedi. Tıpkı benim o güzelim konağı göremediğim gibi… *** Nasıl yıkıldı o güzelim evler, nasıl yok edildi o yol taşları? Akıl erdiremedim, sanki bu zamana kadar yıkıldıklarını görmemişim gibi… Geçmişimi bu anlamda arayan ben yine hüsrana uğramıştım… Yazık ettiler geçmişimize… Yazık ettiler delikanlılık, gençlik yıllarımıza… Yazık ettiler Sivas’ın asırlık evlerine, asırlık insanlarına, hayallerimize, geleceklerimize… Yok artık Bezirci’de o güzelim konakların görüntüleri, kalanlar da güya elden geçmiş ama ruhu yok edilmiş şekliyle arz-ı endam ediyorlar… Tıpkı Çayırağzı’nda, Pulur’da, Çavuşbaşı’nda olduğu gibi… Yoklar o güzelim konaklar, evler… Kalın perdelerinden loş olarak sızan o ışıklar artık yok… Sivas’ın gözlerinin feri gibi hepsi sönmüş, gitmiş… Yazık olmuş…
KÖŞE YAZILARI
Yayınlanma: 27 Temmuz 2023 - 13:31
Loş bir şekilde yansır lamba ışıkları!
Canım sıkıldı, eskilerin müzik ritmi beni 90’ların gençlik iksirini aşıladı, lise yıllarımın o dar ve cazip sokaklarında kendimi buldum
KÖŞE YAZILARI
27 Temmuz 2023 - 13:31